Futbol bazısına göre en küçük detayının bile kaçırılamayacağı bir spor iken bazılarına göre sadece 22 kişinin bir topun peşinden koştuğu basit bir eğlencedir. Kimine göre bir ideolojidir, kimine göre hayatının kurtuluş yolu. Kimine göre para, kimine göre bir mücadele arenasıdır. Ama şu bir gerçek ki; futbola nereden bakarsanız bakın kazanmak istersiniz, her zaman, her an. Oynarken üstün olmak istersiniz ya da tuttuğunuz takımın üstün olup, kazanmasını istersiniz. Peki futbol arenasında kazanmanın altın kuralları neler?
Üretken Altyapılar
Temel olarak birkaç farklı yolu var kazanmanın. Fakat hem saha içinde hem de finansal anlamda kazanmak istiyorsanız ( ki bu “sürekli başarının” anahtarlarından birisi) en temel yol tabii ki de kaliteli, donanımlı, değer gören altyapılar.
Altyapı Mantığı
Futbol altyapıları, en basit ifadeyle, gelecekte büyük yaş kategorisinde oynama potansiyeli olan 8-15 yaş arası çocuklara saha ve saha dışı eğitim verildiği, genç sporcuların fiziksel ve mental olarak A takımlara hazırlandığı futbolcu fabrikalarıdır. Bu amaç doğrultusunda belli bir ideolojiye de sahip olan bu altyapılar temel olarak 4 esas üzerine kurulur. İlk olarak futbolun görünen yüzleri oyuncular, yani bu potansiyele sahip çocuklar. İkincisi bu oyuncuları seçme ve yetiştirme kabiliyetine sahip eğitmenler. Üçüncü ayak bu eğitimin gerçekleşebilmesi için gerekli fiziki altyapı (tesisler ve eğitime uygun ortamlar) ve son olarak belli bir felsefe yani fikir.
Altyapının işlerlik kazanması
Gerekli asgari şartların sağlanması, üretken bir altyapı için en temel gereksinimlerden biridir. Ama bu altyapıların işlerlik kazanması o kadar da kolay değil.
1-Her şeyden önce iyi bir altyapıya sahip olmak isteyen bir kulüp, sağlam temellendirilmiş bir felsefeye sahip olmalıdır. Bunun nedeni her gelen başkanın ya da teknik direktörün altyapı için farklı düşünceler içinde olması ve bu farklılığın kulüp felsefesine zarar vermesi. Bazı kulüp başkanları altyapının önemini daima hatırlayıp, altyapılara desteği esirgemezken; bazı başkanlar günlük başarı yakalamak için altyapıları ihmal etmektedir. Kuşku yok ki bu da altyapıdaki sürekliliği ve kaliteyi etkileyen en büyük faktörlerden birisi.
2- Kulüp felsefisine sahip olan teknik direktörlerin ve başkanların kulüpte görev alması diğer bir kritik etken. Çünkü ne kadar iyi bir altyapınız da olsa A takım ile altyapının geçiş evresinde en büyük etkiye sahip kişiler onlar. Bundan dolayı sabırlı ve kulüple fikir ortaklığı bulunan yöneticiler ve teknik adamlar altyapının işlerlik kazanmasında gerçekten tahmin edilenden daha fazla öneme sahipler.
İşte en iyi örnek: La Masia Barcelona’nın belli bir ideolojiye sahip efsaneleşmiş altyapısı. Johan Cryuff liderliğinde farklı bir kimliğe bürünen bu üretken yapı, Guardiola’nın Barcelona’nın başına geçmesiyle adeta parlamaya başladı ve altyapının bir takım için ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Başını Messi, Xavi ve Inıesta’nın çektiği bu oyuncular Barcelona’ya adeta altın çağlarından birini yaşattı. Guardiola’nın yardımcısı Tito Vilanova ile devam eden bu ekol adeta bir zirve gösterdi ve 11 kişinin tamamını altyapıdan yetişen oyunculardan oluşturulabilen bir takım oldu. Fakat takımın başına Luis Henrique’nin geçmesiyle Barcelona’da Le Masia’ya verilen önem azaldı ve görevi değişmeye başladı. A takıma çıkan oyuncular takıma monte edilmek yerine kiralandı. Sonuç olarak Barcelona’yı tekrar güzel günlere döndürmek için çok yüksek bedellerle oyuncu transfer edilmeye başlandı.
“https://scoutium.com/blog/2017/11/09/barcelona-la-masia/”