2016 Avrupa Şampiyonası elemeleri… Mucize. Yine çılgın hesaplar… Matematik.
2016 Avrupa Şampiyonası… Hüsran… Prim tartışmaları… Ruhsuzluk.
2018 Dünya Kupası Elemeleri… Facia. Hele İzlanda maçı… Rezillik.
Uluslar Ligi… Işık yok.
SIFIR
Tüm Türkiye’nin izlemediği milli maç olur mu? Olur. Oldu. Hatta kimsenin umurunda olmadığı milli takım bile oldu. Her takım taraftarının ortak olması gereken milli takım herkesin nefret ettiği bir takım olabilir mi? Olabilir pekâlâ . Oldu da. Çok eski de değil sadece 1.5 sene önce.
Dönüp bakınca nereden nereye diyor insan. Bir taraf Allah’ın lütfu, diğer taraf Allah’ın cezası. Peki, hocam, ne oldu da değiştik böyle? Bazen içimden diyorum, nerede bir tuhaflık varsa biz oradayız, belki de biz böyleyiz diyorum. Çünkü nerede bir kaos, nerede bir tutarsızlık, nerede bir eyyam varsa biz oradayız, kimyamız bu diyorum. Ama bu sefer öyle değil. Bu başarı tesadüf değil.
Şenol Güneş
Bir insan bir takımın kaderinin bu kadar değiştirir mi diye soruyorum da, cevabı çok net: Değiştirir. Sağolsun Lucescu Hocam öyle kötü bir performans gösterdi ki, kanıta gerek bırakmadı. Şenol Güneş de öyle bir şov sundu ki bize, siyah donların arasındaki beyaz atlet gibi fark ettirdi bu büyük değişimi ve hatırlattı kendisini bize. Daha hazırlık maçlarında umut dolmaya başladık. Zaten taraftar da bağrına basıp kucakladı hemen, trip attığı sevgilisine sarılmayı bekleyen sevgili gibi. Şenol Hocam da mahcup etmedi kimseyi. Başarıya aç gençleri, takıma liderlik, abilik edecek kişilerle birleştirip yeni bir takım sundu bize. Ve Fransa maçı ile bizim gördüğümüz bu coşkulu yolculuğu, tüm dünyaya izletti. Son Dünya şampiyonunu pozisyon vermeden 2-0’la dize getirdi. Gerisi de şanımıza yakışır şekilde geldi zaten.
Altın Nesil
Ne olursa olsun, futbol oyuncularla oynanıyor. Şenol Hocam sap samanla da iş yapar ama bu takım işini çok kolaylaştırdı hocamın. Sarpa saran yabancı kurallarından sonra oluşan, belki de Milli takım tarihinin en yetenekli, en kaliteli kadrosuna sahibiz şuan. Takımımızın yarısı Avrupa’nın çeşitli takımlarından geliyor, tam 14 kişi. Avrupa’dan geliyor dediğim de 5 büyük Avrupa ülkesinden. Kaldı ki bu kadrodaki 15 kişi 25 yaşının altında. En önemli tarafı da öyle başarıya aç ki takım, sanki hepsi ülkesi için canını verecek gibi oynuyor, sanırsın savunmacılar Çanakkale’yi savunuyor, hücumcular İstanbul’un surlarına saldırıyor. Ülkemizin de içinde bulunduğu bu kötü günlerde, Türkiye’nin yüzünü güldürmek için yırtıyorlar kendini adeta.
2020 Avrupa Şampiyonası
Muhtemelen takımımızın önünde parlak bir gelecek var. Fakat bir anda o kadar şey değişiyor ki ne olur bilinmez. Hocamızın da dediği gibi asıl hedefimiz Dünya Kupası ama önümüzde kendimizi göstereceğimiz ve genç oyuncularımızın vitrine çıkacağı büyük bir turnuva var. Umarım bu başarıyı, zor geçecek olan bu turnuvayla devam ettiririz. Öncelikle özveriyle mücadele eden bu takıma ve hem bu takımı destekleyen hem de bu takımın oluşmasını sağlayan herkese içtenlikle minnetlerimi sunuyorum.