Terzi Fikri öyle bir giysi dikti ki Fatsa’ya

O Gürcü öyle bir gürledi ki arkadaşlarıyla

Noktalar, noktalı virgüller, askeri operasyonlar

Kimseler çıkaramaz Fatsa’nın sırtından!

Emek hakkının sımsıcak çıplaklığını

 “Belediye’nin aldığı tüm kararlar halkla tartışılmıştır; halkın onayı olmayan hiçbir iş belediye tarafından yapılmamıştır. Tek cümleyle halk belediyede söz ve karar sahibi kılınmıştır. Demokrasinin gereği budur” dedi Terzi Fikri mahkeme tutanaklarındaki savunmasında.  11 Temmuz 1980’de tutuklanan Terzi Fikri, 4 Mayıs 1985’de, cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğinde, ardında bıraktığı sosyalist yerel yönetim deneyimi, yerli yabancı pek çok araştırmacının çalışmalarına konu olmuştu, ama o ne yazık ki görememişti başarısını.  Peki, kimdi, nasıl biriydi Can Yücel’in şiirine konu olan, kurmuş olduğu yerel yönetimle, ülkesinde ilk olmayı başaran Terzi Fikri?

Terzi Fikri, elinde küreğiyle, sokaktaki çamurları temizlerken

Terzi Fikri, elinde küreğiyle, sokaktaki çamurları temizlerken

 Fikri Sönmez, nam-ı diğer Terzi Fikri, 1938 yılında Ordu’da dünyaya gelir. Maddi imkansızlıklar yüzünden, ilkokuldan sonra bir terzinin yanında çırak olarak çalışmaya başlar. 60’lı yılların ortalarına doğru,  hareketlenmeye başlayan Türkiye solu, Terzi Fikri’yi de etkilemiş, Terzi Fikri kendini Türkiye İşçi Partisi’nde, aktif siyaset yaparken bulmuştur. 1970’li yılların ortalarında ise Mahir Çayan’ın görüşlerinden etkilenmiş, THKP-C saflarında yerini almıştır. Terzi Fikri’nin belediye başkanlığına giden öyküsü ise, 1978-1979 yıllarında Giresun ve Ordu’da yapılan “Fındıkta Sömürüye Son”  mitinglerinde köylünün yanında yer almasıyla başladı.  Halk onun dürüstlüğünden ve cesaretinden etkilenmişti. 1979 yılında Ordu-Fatsa Belediye Başkanı’nın hayatını kaybetmesinden sonra, Terzi Fikri başkan olmak için adaylığını koydu. Ordu’da devrimcilerin, daha önce, yüksek faizle fındık ve yağ satan tüccarların elinden ürünlerini alarak halka ulaştırması, halkın devrimcilere sempatiyle bakmasını sağladı.  Terzi Fikri ve bin civarında kişinin mahallelerde yaptığı aktif seçim çalışmasının sonucunda da, belediye başkanlığı yolu Terzi Fikri’ye, yani halka açılmış oldu.

 Terzi Fikri seçilir seçilmez, halkla ilişkiler birimi kurdu, amaç halkın geniş katılımıyla Halk Komitelerini kurmaktı. Kurulan Halk Komitelerine, Adalet Partili, Milli Selamet Partili üyeler bile aday olabildi. Sadece siyasi parti üyeleri yer almadı komitelerde, isteyen her vatandaş komite çalışmalarında yer aldı. Halk Komitelerini takiben, mahalle komiteleri de oluşturuldu. 5 veya 7 kişiyle oluşturulan komitelerin amacı; mahallenin sorunlarını tespit edip, çözüme kavuşturulması için belediye meclislerine ulaştırılmasını sağlamaktı. 20 bin nüfuslu Fatsa’da 3500 kişi aktif olarak toplantılara katıldı, katılamayanlar için ise Terzi Fikri ilginç bir yöntem geliştirdi. Halk Meclisi’nin oturumlarını hoparlörlerle halka dinletti. Ordu’nun Fatsa ilçesi,  belediyede yapılan her çalışmadan haberdardı artık ve Fatsa halkı kendi geleceğini ellerine aldı. Önlerinde halletmeleri gereken, daha önceki belediyeler tarafından çözülememiş ciddi bir sorun vardı. Kanalizasyondan dolayı yollardan hiç eksik olmayan çamur, halkı rahatsız ediyordu. Fen İşlerinin 5 yılda bitmez dediği çamur, halkın kazmasıyla, küreğiyle, çevre ilçelerden yardım için gelen iş makineleriyle, 4 ay gibi bir sürede yok edildi. En büyük sorun halledildikten sonra sıra, kültür-sanat etkinliklerine gelmişti. Düzenlenen Fatsa Halk Kültür Şenliği’ne, Türkiye’nin pek çok yerinden aydınlar ve sanatçılar katılmış, paneller düzenlenmişti.  Altı gün süren şenlikte, panellerin yanında, halk korosu ve çocuk korosunun gösterileri olmuş, bisiklet ve koşu yarışları düzenlenmişti. Tiyatro gösterileri yapılırken, ilginç bir olay yaşanmış, köylüler oyunu basmıştı.  Nedeni ise, tiyatronun köylerinde de oynanmasını istemeleriydi. Bu güzel istekten sonra, tiyatro oyunları kahvehanelerde bile oynandı. Biten şenlik, katılımcıların hafızalarında, unutulmayacak hatıralar bıraktı.

 

 Fatsa, insanlığın hayallerini süsleyen, dayanışmacı bir yapıda hızla güçlenirken, kurulmuş olan    köy komiteleri ailevi sorunları bile çözüyordu. Kahvehanelerde sorunlar konuşuluyor, eşlerine  şiddet uygulamayı bırakan ve kumardan vazgeçen erkekler oluyordu. Kadınlar için önemli olan  doğum kontrol uygulaması yaygınlaştırılıyor, okuma yazma çalışmaları yapılıyordu. Fatsa’da  herkes için hayat, insana en yakışır şekilde akıp gidiyordu, ta ki birileri rahatsızlığını dile getirene  kadar. 1980’nin Nisan’ında, Ordu’ya vali olan Reşat Akkaya şehre ülkücüleri çağırdı. Fatsa ve Gürgentepe belediyelerine faşistler tarafından saldırılar yapıldı. Yaşananlar protesto edilirken,  askerler halkın üzerine ateş açtı ve bir kişi hayatını kaybetti.  AP, CHP ve MSP ilçe başkanları ise, her  yerde kan var ama biz Fatsa’da huzur içindeydik diyerek, faşist saldırıları kınadılar, fakat 11  Temmuz 1980’de Fatsa’ya Nokta Operasyonu adıyla askeri bir operasyon düzenlendi ve sadece  Fatsa’da 5000 kişi gözaltına alındı, 1500’ü yargılandı, 200 kişi hakkında idam cezası verildi. Terzi  Fikri aynı gün tutuklandı ve beş yıl ömrünü geçirebildiği cezaevinde, hayata gözlerini yumdu.

 Fatsa’dan geriye kalanları ise, yaşananların tanığı, Fatsa-Kılıçlı Köyü’nden Sultan ana özetliyor:

“Yok, devrimciler neden zarar versin ki bize, ama devlet bize hep zarar verdi…”

 

 

[box_dark]Kaynakça[/box_dark]

 

Leave a Reply