Sivil itaatsizlik , tarihin başlangıcından beri süregelen engellenemez çıkar çatışmasının bir neticesi olarak ortaya çıkan, belki de en akıllıca mücadele tekniğidir.Bu kavram çok değil, özgürlük ve demokrasi kavramlarının ortaya çıkmasından yaklaşık bir asır sonra, 1845 yılında Henry David Thoreau tarafından yazılan aynı isimli bir makale ile dünyaya yayıldı. Thoreau, 1817 yılında Concord/Massachusetss ‘de doğdu. Harvard üniversitesi yıllarında transandantalizme (deney üstücülük) yöneldi.
Bu akıma göre; toplumsal kurumlar bireyin kendi içindeki iyiliği fark etmesine engel oluyordu. Bu sebeple transandantalistler, kişinin kendi benliğini keşfe çıkmasına çok büyük önem veriyordu.1849 yılında Thoreau, ona göre köleliğin geliştirilmesine hizmet eden Meksika Savaşı döneminde ödemeyi reddettiği birikmiş vergi borcunu almaya gelen görevlilerle tartıştı ve bir geceyi hapishanede geçirdi. Çıktıktan sonra “Sivil İtaatsizlik” başlıklı meşhur makalesini kaleme aldı. Sivil ittaatsizlik; hükümetin politikalarını değiştirmesini hedefleyen, yasaların özüne uyup yasalara riayet etmeden, alenen yapılan eylemler anlamına gelmektedir. Şiddetsizlik, hukuk devletine verilen önem ve yapılanın cezasını kabul etmek ana unsurlardandır. Thoreau’ya göre; bir kimsenin ülkesinin yasasından daha yüce bir yasa vardır, bu vicdanın yasasıdır. Eğer bu yasayla ülkenin yasası birbiriyle çatışır duruma gelirse kişi “yüceyasaya” uymalıdır. Kişi ülkenin yasasına karşı çıkma yoluna girerken, bunun bütün sonuçlarını, hatta hapishaneye kapatılmayı bile göze almalıdır. Kaldı ki hapishane; iyi niyetli kişilerin dikkatini kötü yasaya çekmeye yarayacak, bu yasanın kaldırılması sonucuna katkıda bulunacaktır; ya da yeterince kişi hapishaneye girdiğinde, devlet mekanizması etkisiz kalacak, dolayısıyla kötü yasa uygulanamaz duruma gelecektir. Oturma eylemi, ölüm orucu, insandan halı, işgal ve imza toplamak bazı sivil itaatsizlik eylem teknikleridir.
Bu konsepti geliştiren bir diğer önemli isim de Mahatma Gandhi’dir. Gandhi, Hindistan’ın özgürlüğü için İngilizlere karşı giriştiği zorlu mücedelede, ”Ahimsa” yani tüm canlılara saygı duyup onlara hiçbir şekilde zarar vermemeyi benimsemişti. Gandhi’nin bir diğer ilkesiyse ”Satyagrahan” yani insanın inandığı gerçeği ilan etmesi ve kimseye şiddet göstermeksizin hem kendi içinde nefsine hem de dış düşmanlara karşı ölümü göze alarak mücadeleye girişmesiydi.
Hindistan’ın Bağımsızlık mücadelesinden ziyade, Amerika’da Marthin Luther King‘in Yurttaş Hakları Hareketi, 1989 yılındaki Tiannanmen Meydanı olayları, 2000’deki Sırp Devrimi, 2004’teki Ukrayna Devrimi, 2011 yılındaki Ocuppy Wallstreet (Wallstreet ‘i İşgal Et!) hareketi ve hatta Arap Baharı sivil itaatsizlik örneklerinden sayılmaktadır.
Ayrıca çeşitli iddialara göre sivil itaatsizlik konsepti, ülkelerin mevcut çıkar çatışmaları neticesinde oluşan bir tür soğuk savaşın, bir enstrümanı olarak kullanılmaktadır. Buna göre sivil itaatsizlik; ülkelerin mevcut ekonomik, sosyal ya da politik sorunlarının bahane edilerek halkın sokağa çıkmaya teşvik edilmesi ve yürütmenin işlemez hale getirilerek, ülkede ani politik değişimlerin yaratılmaya çalışılmasıdır.