Bir Hristiyan mezhebi olarak ortaya çıkan Protestanlık ve Reform hareketleri Modern Avrupa’nın oluşum aşamasında ve teoloji alanında çok önemli bir yer edinmektedir. 16. yy’dan, yani Protestanlığın ortaya çıkışından sonra, Avrupa’ya baktığımız zaman, önceki asırlardan farklı bir manzara görmeye başlıyoruz.  Avrupa için  evrensel Katolik değerleri giderek önemini kaybetmeye başlıyor, Katolik mezhebine dayalı Hristiyan birliği parçalanıyor, kiliseler artık devletin üstünde bir kurum olmaktan çıkıyor; devlet ve toplum daha seküler bir yapı kazanıyor, üretime ve çalışma ahlakına bakış değişiyor.  Protestanlığın etkileri bir tek Avrupa’nın sosyal yapısı ile sınırlı kalmıyor, ayrıca devlet kavramını da tamamen farklı bir yörüngeye sokuyor. ‘Egemenlik’, ‘Devletin menfaatleri’, ‘Laiklik’, ‘ İçişleri’ ve ‘Dışişleri’ gibi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkilerle bağlantılı bütün kavramlar yeniden okunmaya mecbur bırakılıyor.

Leonardo-Da-Vinci-Wallpaper

Leonardo da Vinci

Protestanlığı ortaya çıkaran en büyük unsurun Katolik Ruhban Sınıfı ve Katolik öğretileri olduğu rahatlıkla söylenebilir, Protestanlığın çıkış noktası 1517 yılında küçük bir Alman şehri olan Wittenberg’tedir. Luther’in  Endülüjans, yani günah çıkarma, üzerine sorgulamaya başlamasıyla Protestanlığın temeli atılmıştır. Luther günah çıkartma, cennetten toprak satma, ruhban sınıfın üstünlüğü gibi konular üzerine tartışmaya ve bunlara teolojik açıdan cevaplar bulmaya çalışmıştır. Luther’e göre Katolik Kilisesi İncil’in öğretisinden uzaklaşmıştır ve yeniden düzenlemeye ihtiyaç duyuyordu. Aslında Martin Luther bu savları ortaya atarken bir mezhep, ekol kurma girişiminde bulunmamıştır, Protestanlığı bir yol haline getiren ve ona sosyal bir içerik yükleyen daha çok Jean Calvin ve Huldyrch Zwingli olmuştur. Protestanlık mezhebi Zwingli’nin İsviçre’deki çalışmalarından sonra irili ufaklı Alman beylikleri arasında hızlı bir şekilde yayılmaya başlamıştır. İngiltere’de de Luthercilik’in 16.’yy’de Anne Boleyn ve Thamos Cromwell çabaları sayesinde kayda değer bir artış göstermiştir.Genel olarak baktığımız zaman Protestanlık ve Reform rüzgarı Kuzey Avrupa’nın önemli bir kısmını etkisi altına almıştı. Devlet bazında Protestanlığın ve Reformun destek görmesinin en önemli sebebi bu yeni akımlar sayesinde Krallar ve yöneticiler Katolik Kilisesini kendi güç alanlarından çıkarıp ‘milli kiliselerini’ kurabileceklerdi.  Bu yolla evrensel bir niteliğe sahip Katolik Kiliseleri yavaş yavaş yerini devlet kontrolü altında olan bir kilise modeline bırakmış ve ruhani otorite siyasal iktidara tabi olmak zorunda kalmıştır.

Her ne kadar Reform hareketleri ve Protestanlık herhangi bir ‘aydınlanmacı’ slogan içermese de Avrupa’nın modernleşmesinde doğrudan rol oynamıştır, Protestanlık çoğu yönden Orta Çağ Katolik mantığıyla örtüşmekteydi fakat ortaya koyduğu din mantığı dünyevileşmeye ve bireyselciliğe daha yatkındı. Örneğin, Weber’in ortaya attığı Protestanlığın dünyevileşmeye ve bu şekilde de Kapitalizm’in ahlaki mantığını oluşturmaya sebep olduğu tezini 16. yy’de yaşayan hiçbir Reformist düşünmemiş ve bu amaçla hareket etmemişti. Alev Alatlı reformların ister istemez Modernleşme’nin önünü açmasını bir ‘ironi’ olarak yorumluyor ve şöyle diyor: ”

Reformcular, hiçbiri modern anlamda bireyci olmamasına rağmen bireyciliğe, Hristiyan bütünlüğünü yenileştirmeyi ummalarına rağmen milliyetçiliğe, neredeyse hiçbiri demokrat olmamasına rağmen demokrasiye, kapitalistlerden oldukça kuşkulanmalarına rağmen ”kapitalist ruha”, yani amaçlarının tam tersi yönde olmasına rağmen toplumun laikleşmesine katkıda bulunmuştur.”

nm_D29_03_0034

 

Sonuç olarak, Avrupa’daki Reform süreci, Katolik kilisesinin sorguya tutulup yeniden düzenlenmesi, Protestanlığın ve onun alt kollarının çıkışı gibi konular çok daha derin bir okuma ve analiz gerek duymaktadır. Konu üzerinde binlerce makale yazılmış ve yorum yapılmıştır, genel olarak ortaya çıkan yorum, reform hareketleri ve Protestanlığın Avrupa’da bir çok sosyal kurumu, doğrudan olmasa da, değişmesine sebep olduğu ve Modern Avrupa’nın oluşumunda önemli basamaklardan birini oluşturduğu yönündedir.

 

[box_dark]KAYNAKÇA[/box_dark]

Alatlı, Alev, Batı’ya Yön Veren Metinler 2. Cilt, 2010, Melisa Matbaacılık Mark Kisklansky, Patrick Geary, Patricia O’Brien. Civilization In The West. New York: Pearson Longman, 2008. Weber, Max, Protestan Ahlakı ve Kaptalizmin Ruhu,İstanbul: Alter Yayıncılık, 2009 Çetin, Halis, Liberalizm’in Tarihi Kökenleri, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 1, 2002

Leave a Reply

2 comments

  1. emircan

    bu reformun avrupaya etkileri olurmu acil cevap nolurrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

    -1
  2. nameless

    etki demek zayıf, cılız kalır emircan. gidişatı değiştirmiştir tamamen. algılar, düşünceler ve yaşantılar süreç içerisinde keskin çizgilerle değişmiştir.