Yazının bir önceki kısmını okumak için tıklayınız.
[box_dark]REFAHYOL Hükümeti[/box_dark]
ANAYOL hükümetinin düşmesinin ardından Cumhurbaşkanı, Erbakan’a ikinci kez hükümet kurma görevini verdi. Görüşmelerin ardından Çiller ile anlaşan Erbakan, RP ile DYP arasındaki REFAHYOL koalisyon hükümetini kurdu. Bu hükümetle beraber ikinci kez devlet politikasında “dönüşümlü başbakanlık” üzerinde anlaşılmıştı. ANAYOL hükümetinin aksine 278 kabul oyu ile anayasa için gerekli oy alınarak hükümet devlet yönetiminin başına geçti. TOFAŞ davasında Çiller’in Yüce Divan’a sevk edilmesi ve olayların mecliste görüşülmesi RP’nin desteği ile reddedildi ve hükümetin iki tarafı arasındaki ilişkileri kuvvetlendirdi. Laik ve modern bir Türk kadınını temsil ettiğini söyleyerek seçim propagandası yapan Çiller’in laiklikle taban tabana zıt bir parti ile koalisyon yapması dışarıdaki ilişkisi iyi olan DYP için içeride deprem yarattı. Hüsamettin Cindoruk başkanlığında DYP vekilleri DTP’yi (Demokratik Türkiye Partisi) kurdu. Türk siyasi tarihindeki ilk İslamcı başbakan sıfatında olan Erbakan’ın ekonomiden dış politikaya kadar aldığı kararlar, anti-laik tavır ve tutumları, Türkiye’nin egemen sınıflarına uzak ve yabancı görüşlere sahip olması, basın, TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) ve laik kesimde tepki toplaması hükümet karşıtı bir hareketin başlamasına sebep oldu.
[box_dark]28 Şubat Süreci[/box_dark]
REFAHYOL hükümetinin irticai ve laiklik karşıtı tutum ve kararları hükümetin iki kanadı olan RP ve DYP’ye karşı ülke içerisinde önemli bir hareketin doğmasına neden oldu; üstelik hareketin temelinde TSK bulundu. 1997 yılının henüz başları RP ile TSK arasındaki mücadelenin doruk noktası olarak görülmekteydi. Bu kızışmanın en bariz örneği Sincan Belediyesi’nin yaptığı Kudüs Gecesi Kutlamaları’nda cihad konulu bir piyesin gösterilmesi ve bunun ardından TSK tank ve askeri araçlarının sabah saatlerinde Sincan’dan geçirilmesi idi. Bu atmosferde, 28 Şubat 1997 tarihinde Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplanarak bir dizi kararın altına imza attı ve alınan kararların bir tavsiyeden çok bir yaptırım gücü veya muhtıra olduğu ortadaydı. O döneme kadar TSK ile iyi geçinen Çiller, REFAHYOL hükümeti karşısındaki askerin kararlılığını görünce yaptırdığı kararname ile genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarını emekliye sevk etmeyi amaçlasa da Erbakan tarafından durduruldu. Askeri darbe kokularının iyice yayıldığı Ankara’da, DYP’de büyük çözülmeler yaşandı ve istifa dalgası yayılmaya başladı. Bunun üzerine Çiller’in baskısıyla “dönüşümlü başbakanlık” adına Erbakan istifa etti ve yerine Tansu Çiller’in geçmesi beklendi. Ancak Ankara’daki havayı iyi teneffüs etmiş ve daha önce askeri müdahale tecrübesi olmuş Cumhurbaşkanı Demirel duruma müdahale ederek protokolü yoksaydı ve yetkiyi Mesut Yılmaz’a verdi. Böylelikle 28 Şubat süreci, REFAHYOL hükümetinin sonunu oluşturdu ve seçim olmadan yeni bir hükümet kurulması için koalisyon girişimlerine başlandı.
[box_dark]ANASOL-D Hükümeti[/box_dark]
Mesut Yılmaz, hükümet kurma yetkisini almasının ardından yapılacak yeni koalisyon için görüşmelerine önceki iktidarda pay sahibi olmayan DSP ve DTP ile görüştü ve bu partilerle beraber üç iddianın peşinde bir hükümet kuruldu. Bu iddialar şunlardı: Susurluk Davası çözülecek, enflasyon düşürülecek ve irtica durdurulacak. Bu temel ideallerle kurulan ANASOL-D hükümeti, bir seneyi aşkın bir süre yönetimde kalarak ANAP, DSP ve DTP iktidarında devleti 1999 tarihine kadar yönetti. Bu üç partinin anlaşmasının yanı sıra CHP’nin de dışarıdan desteği 281 oy ile güvenoyu alınmasını sağladı. Hükümet, Türkbank ihalesindeki yolsuzluk iddiaları ile sarsılmışken CHP de hükümete verdiği desteği geri çekti ve gensoru önergesi verdi. İhalede yapıldığı iddia edilen yolsuzluk, son dönem siyasetinde de aktif rol oynayan kaset skandalı vakalarından biriydi. Bu kaset hükümetin devrilmesine yetti ve önerge kabul edilince güvenoyu alamayan hükümet Ocak 1999’da düştü. En uzun süreli azınlık hükümeti olan ANASOL-D hükümeti ANAP ve CHP’nin koalisyon öncesi görüşmelerde kabul ettiği ön şart olan genel seçimlerin 1999’a alınmasının ardından seçime yalnızca 6 ay kala düşmüş oldu
[box_dark]56 . Hükümet (4. Ecevit Hükümeti)[/box_dark]
Çankaya, hükümeti kurma görevini FP lideri Recai Kutan ve DYP lideri Çiller‘den önce DSP lideri Ecevit‘e verdi. Uzun görüşmeler hükümet kurmayı imkansız hale getirince bu kez Yalım Erez ismi ortaya çıktı. Onun çabaları da sonuçsuz kalınca Çiller’in bir manevrası bütün planları tersine çevirdi. Çiller, Ecevit’in kuracağı azınlık hükümetine destek vereceklerini açıklayarak Türkiye’yi seçimlere kadar hükümetsiz bırakmayacaklarını ifade etti. Bu hükümet yalnızca altı ay süresince devlet başında kalarak planlandığı ve destek verildiği üzere ülkeyi genel seçimlere taşımıştır.
[box_dark]99 Genel Seçimleri ve DSP-MHP-ANAP[/box_dark]
ANASOL-D hükümetinin kurulmasında anlaşırken ANAP ve CHP liderleri 2000 yılındaki genel seçimlerin 1999’a alınarak yerel seçimlerle beraber yapılması konusunda anlaşmışlardı, daha doğrusu CHP’nin ANASOL-D hükümetini desteklemek için ortaya koyduğu ön şartlardan biri buydu. Bunun üzerine 99 yılı ülkenin yerel ve genel idaresinin belirlenmesinde önemli bir yıl oldu. Genel seçim sonuçlarında 22 yıl sonra ilk defa sol görüşlü bir parti liste başında yer alırken, öbür tarafta oylarını son genel seçimin iki katının üzerine çıkaran MHP ikinci sırada yer alıyordu. DSP 136, MHP 129, FP (Fazilet Partisi) 111, ANAP 86 ve DYP 85 milletvekili çıkardı. FP, RP’nin halefliğini yaptığı seçimde meclisteki yerini korurken bu sefer ilk ikiye giremedi. Bu seçimlerinin tarihe geçtiği bir nokta ise seçim barajını aşamayan CHP’nin ilk defa TBMM dışında kalmasıydı. Seçim sonuçlarının açıklanması ile DSP 22,2%, MHP 18,0%, FP 15,4%, ANAP 13,2%, DYP 12,0% ve CHP 8,7% oy aldı.
Aynı gün yapılan yerel seçimlerde MHP ipi göğüsleyen parti oldu. MHP 21, FP 16, ANAP 13, CHP 11, DSP 9, HADEP 7 ve DYP 3 ilde seçimleri kazandı. İl genel meclis seçimleri oranlarına bakıldığında DSP 18,7%, MHP 17,2%, FP 16,5%, ANAP 15,0%, DYP 13,2% ve CHP 11,1% oy aldı. Bu seçimin sonuçlarının yorumlanmasında dönemin siyasetçileri CHP’den DSP’ye kayan oyların CHP tarihinde ilk kez seçim barajının geçilememesine neden olduğunu savundu.
18 Nisan 1999 genel seçimlerinin sonrasında Demirel, hükümet kurma yetkisini DSP lideri Bülent Ecevit’e verdi ve koalisyon görüşmelerinin sonucunda DSP, MHP ve ANAP üçlü koalisyon hükümetini kurdu ve MHP böylelikle 21 yıl sonra hükümete girdi. Hükümet henüz iş başı yapmışken 17 Ağustos Depremi gibi büyük bir facia yaşandı. Yalnızca millet değil, devletin de büyük yaralar aldığı bu faciada 20 binden fazla kişi öldü ve ardından Kasım ayındaki Düzce Depreminde bin kişiden fazla kişi hayatını kaybetmişti. Tüm bunların üstesinden gelmeye çalışan hükümet bir taraftan da Bakü-Ceylan-Tiflis Petrol Boru Hattı Projesi gibi ülkenin geleceğini garanti altına alan projeler imzaladı. Avrupa Birliği uyum paketinin ilk üçünün çıkarıldığı, Tarımsal veritabanı oluşturulduğu ve özellikle terörle mücadelenin etkin bir biçimde yapıldığı bu hükümet döneminde koalisyonun ilk büyük çatlağı terör örgütü başı Öcalan’ın yakalanmasının ardından yaşandı. Dönemin MHP lideri Devlet Bahçeli‘nin uzun uğraşları, masadan defalarca kalkması ve MHP milletvekillerinin Öcalan’ın idamını destekleyen oylarına rağmen Öcalan’ın idam edilmemesi yalnızca o dönemi değil, ileriki tarihleri de derinden etkiledi. Bu olayın dışında ihalelerin saydamlaştırılması ve işsizlik sigortası gibi önemli uygulamalara adım atan hükümet, memur alımında merkezi sınav uygulaması, bankacılık sisteminde düzenlemeler, medeni kanun yenilenmesi ve deprem sigortası zorunluluğu gibi sosyal ve ekonomik değişimlerin içinde bulunduğu 384 yasa çıkarıldı.
2001 Şubat’a kadar kredi notunun artırıldığı, devlet ekonomisinin düzene oturtulduğu, dengeli bir hükümet profili çizilmesine rağmen Şubat ayında ilk kriz patlak verdi ve borsa 14,6% düştü, REPO faizleri tavan yaptı, inanılmaz bir döviz çıkışı oldu. “Kara Çarşamba” olarak da adlandırılan 2001 Türkiye Ekonomik Krizi hükümetin sonu oldu ve yavaş yavaş eriyen DSP milletvekili sayısı da bunun üzerine eklendi. DSP, Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’ın da ayrılması ile 128’den 64’e düşerek TBMM’de 4. parti olmuştu. Bir de Bülent Ecevit’in ilerleyen yaşı ile yaşadığı sağlık sorunları basın tarafından iyice eleştirilmeye başlanınca MHP lideri Bahçeli erken seçimlerin yapılmasını istedi. 2002 genel seçimlerine kadar krizle boğuşan ve bu ekonomik krizin zararlarını azami oranda düşürmeye çalışan hükümet birçok önlem ve yaptırımda bulundu. Ülke 2002 genel seçimlerine ve koalisyonun ikinci devrinin sonuna doğru ilerliyordu.
KAYNAKÇA
http://www.cnnturk.com/turkiye/iste-turkiyede-bugune-kadar-kurulan-koalisyon-hukumetleri
http://www.beyaztarih.com/resimlerle-tarih/detay/cumhuriyet-tarihimizdeki-koalisyon-hukumetleri
TÜRK SİYASAL YAŞAMINDA İLK KOALİSYON HÜKÛMETİ: CHP-AP KOALİSYONU (1961-1962), Derya Şimşek
TÜRKlYE’DE POLİTİK KONJONKTÜREL DALGALANMALAR:1950-2003 DÖNEMİ, Şennur Sezgin
https://www.youtube.com/watch?v=g-vms9UTSH0
https://www.youtube.com/watch?v=IEXad9aFQ7I