Sandıkta kazanan insanların darbeyle devrildikleri zaman, otoritenin radikalleştiği bir genellemedir. Fakat bu genellemenin dışında kalan bir istisna var: şarkılarla, çiçeklerle gelen bir darbe. Batı Avrupa’nın en uzun süreli diktasını alaşağı eden sıkıyönetimi bitiren, zinde güçlerin sahip olduğu değil halkın tüme yakınının destek verdiği askerin kaba kuvvet kullanmadığı bir darbe. Peki, neydi Portekiz’i ileriye götüren, otoriter diktatörlükten demokrasiye geçiren bu “Karanfil Devrimi”?
Devrime Giderken Siyasal Ortam
Portekiz’ de 1930’ lu yıllardan itibaren Estado Novo (Yeni Devlet) adı verilen faşist bir rejim sürmekteydi. Ayrıca tüm dünyadaki sömürge topraklarındaki karışıklıklardan Portekiz’de nasibini almış, Portekiz Hint kıyılarındaki sömürgelerini kaybetmiş ve bilhassa Afrika’daki sömürgelerde karışıklıklar çıkmıştı.
Şubat 1965’te muhalefet lideri Humberto Delgado’nun öldürülmesi gibi olaylar gergin bir siyasal ortam doğurmuştu. Bununla birlikte ülkeyi yarım asra yakın bir süre boyunca otoriter şekilde yönetmiş olan başbakan António de Oliveira Salazar, 16 Şubat 1968’de sağlık nedenleriyle iktidarı bırakmak zorunda kaldı. Yerine Marcelo Caetano geçti. Daha ılımlı bir yol izlenmesine rağmen demokratikleşmede herhangi bir gelişme görülmedi. Eski geleneksel faşist yönetim yolunu o da izledi.
Üstüne üstlük 1970’lere gelindiğinde sömürgelerdeki karışıklıklar başa çıkılamaz hale gelmişti. Gine, Angola ve Mozambik’te Portekiz kontrolünü kaybediyordu. Sömürgeleri elinde tutabilmek için bütçesinin yarısını orduya ayıran yönetim, bunla da yetinmeyerek gençleri 4 seneliğine askere almaktaydı. Bunların üzerine 1973 sonuna doğru, öğrenci hareketi izinsiz gösteriler ve mitinglerle sokaklara damgasını vurmaya başlamıştı. Ayrıca Katolik kilisesinin faşist yönetime cephe alması ve Birleşmiş Milletler ’inde ülkeyi iki kez kınaması faşist yönetimi bir yalnızlık içine sürüklüyordu.
Devrim Şarkılarla Geldi
Şubat 1974’te General António de Spínola‘nın, sömürge sorunlarına yalnız askeri değil, siyasal bir çözüm de bulunması gerektiğini ileri sürdüğü bir yapıtının yayımlanması, generalin görevden uzaklaştırılmasına yol açtı. Bu andan itibaren mevcut rejimin ancak bir askeri darbeyle sona erebileceğini düşünen ordu içindeki sömürge savaşlarına karşı olan pek çok sol görüşlü asker, Silahlı Kuvvetler Hareketi (Movimento das Forças Armadas, MFA) adlı gizli örgütü kurdu.
Devrim ise şarkılarla gelmişti. 24 Nisan 1974’ te Portekiz’i Eurovision’da temsil eden Paulo de Carvalho’nun “E depoi do adeus” isimli eseriyle devrim başlatılmıştı. 25 Nisan 1974 saat 12.15 de Zeca Afonso’nun Ulusal radyo kanalında seslendirdiği “Grandola, Villa Morena” adlı şarkısının çalınmasıyla verilen gizli parolayla da “Mavimento das Forcas Armadas” hareketi başlatılmıştı.
Tüm darbelerdeki olduğu gibi stratejik noktalar ele geçirilmiş ve sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Lakin halk darbecilere destek olmak için sokaklara döküldü. Ele geçirilen stratejik noktalardan birisi Lizbon Çiçek Pazarı’ydı ve burada bulunan çiçekler ve karanfiller halk tarafından tank ve silahların namlularına konulmaya başlandı. Buna karşılık asker de güç kullanmadı. Bu eylem büyük yankı bulacak ve Nisan Devrimi’nin adının bir anda, Karanfil Devrim’i olarak hatırlanmasına neden olacaktı. Darbe ayrıca düşük rütbeli subaylar ve sol görüşlü askerlerin rol almasından dolayı “Yüzbaşılar Hareketi” olarak da bilinir.
Darbe Sonrası
Darbeden hemen sonra göreve başlayan Ulusal Kurtuluş Cuntası (Junta de Salvação Nacional) yurttaşlık haklarını ve demokratik hakları güçlendirmek, temsili bir parlamentonun yeni bir anayasa hazırlaması için tüm yurttaşlara tanınan tek dereceli oy hakkıyla özgür seçimler düzenlemek ve sömürgeleri yeniden barışa kavuşturmak görevini üzerine aldı. Eski rejim döneminin tek yasal siyasi partisi olan Ulusal Halk Eylem Partisi ile siyasi polis teşkilatı (Direcção-Geral de Segurança-DGS) dağıtıldı, siyasal tutuklular serbest bırakıldı ve sansür kaldırıldı.
Bunlara ek olarak Portekiz Afrika’daki sömürgelerinden çekildi. Gine Portekiz’den ilk olarak ayrılarak bağımsız ülke oldu ve bunu diğer sömürgeler izledi.
Karanfil Devrimi’nin Farkları
Karanfil Devrim’ini diğer darbelerden özellikle Türkiye’dekilerden ayıran birçok önemli husus var. Öncelikle Karanfil Devrimi’nin gerçekleştiği gün Portekiz’de hala “Özgürlük Günü” olarak kutlanmakta. Fakat günümüzde 27 Mayıs’ ı, 12 Eylül’ü özlemle anan kişi sayısının az olacağını düşünüyorum. Belki de birçok kişinin ailesi direkt olarak etkilenmişti 27 Mayıs’tan .”Bir sağdan bir soldan astık” diyerek adaleti farklı yollardan sağlayan bir 12 Eylül yaşadık ayrıca. Fakat Karanfil Devrim’inde işçiler ve namlularında karanfil olan askerler hapishaneleri basıp mahkumları serbest bırakıyordu.
Karanfil Devrim’inde bir süreklilikte vardı. Darbe ile başlayan büyük devrimci işçi hareketine 2 yıl içinde 3 darbe girişimi daha ekleniyor ta ki devrim nihai sonuca ulaşana kadar.
Bu darbe ile 40 yıllık faşist Salazar diktatörlüğü yıkılmış, sömürgeler özgürleştirilmiş, siyasi af çıkarılmış, işkenceciler ve generallerin büyük bir bölümü tutuklanmış, parlamenter demokratik bir rejim kurulmuş ve bu darbenin ardından komünistler büyük bir güç olarak siyaset sahnesine çıkmıştır. Bugünkü Portekiz demokrasisini ”darbe” denilen 1974 Karanfil Devrimi kurmuştur.
Kısacası Karanfil Devrimi “egemen güçlerin” kendilerine sınırsız özgürlük yaratmak için tasarladığı değil, ülkeye yeniden can vermek sefaletten sonra refah getiren bir sosyalizm için yapılmıştı ve bunun sonucunda “kuşkulu azınlıklar” halk çoğunluğuna dönüşerek toplum tarafından kabul gören büyük bir reforma imza atılmıştı.
Kaynakça:
- https://line.do/tr/sarkilar-ve-ciceklerle-karanfil-devrimi/hj6/vertical
- Portekiz dün-bugün: Joelle Kuntz
- Devrim Provaları 1974-Portekiz : Colin Barker