Uzay Yarışında Amerika Birleşik Devletleri:
2. Dünya Savaşı, ardında çok sayıda ölü, terk edilmiş aileler, yerle bir olmuş şehirler ve belki de en önemlisi tüm dünyaya ideolojilerini yaymayı hedefleyen iki dev bırakmıştı: Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği. Tüm dünyanın nükleer bir savaş tehdidiyle diken üstünde durduğu o zamanlarda, Rusya’nın dünyanın hiç beklemediği bir anda, 4 Ekim 1957’de dünya yörüngesine ilk yapay uydu Sputnik 1’i fırlatması devam eden Soğuk Savaş’ın dünya sınırları dışına taşmasına yol açtı. Böylece Sovyetler ile Amerika arasında ‘Uzay Yarışı’ olarak anılacak ve ancak 1975 yılında yapılacak olan Amerikan-Sovyet ortak görevine dek sürecek dönem başlamış oldu.
İlk yapay uydu Sputnik, sadece Sovyetler Birliği’nde değil; Amerikan toplumunda ve tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. 1949 yılında Sovyetler, ilk başarılı nükleer silah denemesini yaptığında iki dünya gücünün eşitlendiği düşünülmüştü. Fakat Sputnik’in ardından, bir zamanlar ülkesinin Sovyetler’den daha iyi bir durumda olduğundan emin olan Amerikanlar bile dünya üzerindeki en iyi ülke olduklarından şüpheliydiler. Birçok ilke imza atmış, çok sayıda bilim insanına ev sahipliği yapmış Amerika; gerçekten teknolojide, bilimde Sovyetler’in gerisine düşebilir miydi? İlerleyen yıllarda Uzay Yarışı ve Sputnik’in önemi üzerine yazacak olan Roger Launius, o dönemde Sputnik’in Amerika halkı üzerindeki etkisini, ‘Pearl Harbor’a benzetecekti. Bu kadar büyük bir etki oluşmasının sebebi belki de o yıllarda bir yapay uydunun neler yapabileceğinin bilinmemesinden kaynaklanıyordu: Casusluk yapabilir miydi, dünyaya uzak yerlerden insanlığın- özellikle Soğuk Savaş’ın bir diğer süper gücü Amerika’nın- üzerine bomba atabilir mi ya da uzaydan fotoğraflar çekebilir miydi?
Henüz Amerika ve dünya Sputnik 1’in etkilerini üzerinden atamamışken yaklaşık bir ay sonra, 3 Kasım 1957’de Sputnik 2 uzaya giden ilk canlılardan biri, köpek Laika ile Sovyetler tarafından fırlatıldı. Laika, fırlatmayı takip eden birkaç saat içerisinde öldü. Sputnik 2 ise yaklaşık 200 gün sonra, nisan 1959’da uzayda kendi kendine yandı.
Amerika, yarışa geriden başlamıştı ve belki de katetmesi gereken çok mesafe vardı. Ayrıca, Sputnik ile hem ülke içinde hem de ülke dışında Amerika’ya büyük bir prestij kaybı yaşanmasına sebep oluyordu. Bu yüzden, ilk yapay uydu Sputnik ile bir adım önde olan Sovyetler’i geçmek için Amerika tedbirler almalıydı.
NASA’nın Kuruluşu:
Amerikan yetkililer, Sputnik ile Rusya’nın attığı bu büyük adımı ve gerek uluslararası arenada gerekse ülke içerisinde kaybettikleri prestiji yeniden kazanmak için harekete geçmeye karar verdiler. Ayrıca, dönemin Amerika Başkanı Eisenhower da Sovyetlerin Amerika’dan daha iyi olmasına izin vermekle suçlanıyordu. Amerika’nın bu yarışta yer aldığını göstermek, uzay bilimi alanında Sovyetler ile açılan farkın kapatılması amacıyla Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi ya da orijinal ismiyle NASA (National Aeronautics and Space Administration), 1 Ekim 1958 tarihinde göreve başladı.
Uzay Yarışı ve Amerika’nın bu süreçte takındığı tutum birçok kişi tarafından gerek o dönemde gerekse günümüzde eleştirildi. Vatandaşlar, ülke gelirinin büyük bir bölümünün kendilerine belki de hiç faydası dokunmayacak bir şekilde, yüz binlerce kilometre uzaktaki bambaşka bir gezegene gitmek için harcanmasının ne kadar mantıklı olduğunu sorguluyordu. Tüm bu tepkilerin haklı sebepleri olsa dahi dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Jimmy Doolittle’ın “Uzaya hakim olup Dünya’ya da hakim olabilirler. Buna izin veremeyiz.” şeklinde çevrilebilecek açıklaması, Uzay Yarışı esnasında yaşanan gelişmelerin bir ülke ve o ülkenin güvenliği açısından nasıl yorumlandığını anlamak için büyük önem taşıyor.
NASA’nın Uzay Yarışı içerisinde en önemli projeleri olarak insanların uzaya dayanabilirliğini test etmek için hazırlanmış Mercury Projesi, onu takip eden Gemini Projesi ve her iki projenin temelini oluşturduğu Apollo Projesi’ni anabiliriz.
Mercury Programı: 1958-1963
Atmosfer dışına yapılan ilk insanlı uçuşlar, adını hızlı Roma tanrısı ‘Mercury’den alan Mercury Projesi ile başladı. Bu programla, 1961 ve 1963 yılları arasında altı başarılı ve insanlı uçuş yapıldı. Mercury ile fazla mesafe katedilmiş olmamasına rağmen, Mercury Projesi’nin başlangıç için sağlam bir adım olduğu söylenebilir.
Gemini Programı: 1965-1966
Gemini Programı’nın, insanların uzay mekikleri dışında da yaşayabileceğini kanıtlaması ve Amerika’ya ‘Uzayda yürüyen ilk Amerikan’ gibi bazı ilkleri yaşatması göz önünde bulundurulduğunda, Uzay Yarışı’nın bir sonraki adımı olan Apollo Programı için büyük bir öneme sahip olduğu anlaşılabilir. Ayrıca Gemini, o dönemde uzayda ilkleri ancak Sovyetler’in ardından yaşayan ABD için bu yarışta umut kaynağı olmuştur.
Apollo Programı: 1968-1972
27 Ocak 1967 “Ateş!”- Apollo 1
Apollo programının ilk insanlı uçuşu olması hedeflenen Apollo 1, planlanan uçuş tarihinden yaklaşık bir ay önce tatbikat esnasında %100 saf oksijenle dolu uzay mekiğinin içerisinde çıkan yangın sonucunda üç astronotun yanarak hayatını kaybetmesi ile son buldu. Dönemin NASA Direktörü Eugene KRANZ’a göre Apollo 1 için hala tamamlanması gereken çok şey vardı, fırlatmaya hazır değillerdi fakat belki de omuzlarına yüklenen büyük yüklerden dolayı kimse çıkıp ‘Hayır, hazır değiliz!’ demedi. Ve gerçek bir trajedi meydana geldi. Apollo 1’in ardından yaklaşık iki yıl boyunca insanlı uçuşlar yapılmadı.Bu, Apollo programı için trajik bir başlangıçtı. Fakat NASA yetkilileri pes etmeden Apollo programını devam ettirerek Apollo 1’den bütün dünya tarafından ismi duyulacak olan Apollo 11’e ulaşmayı başardı.
Apollo 8: Uzaydan gelen Christmas mesajı
Apollo Programı’nın ikinci insanlı uçuşu olan Apollo 8; içerisinde başka bir gezegenin uydusunda dolaşan ilk insan olma sıfatını taşıyan astronot Frank Borman, Bill Anders ve Jim Lovell’ı taşıyordu. 21 Aralık 1968’de fırlatılan uzay aracı, 3 gün içerisinde tam Amerika’da Christmas’ın kutlanıldığı bir zamanda, Ay’ın yörüngesine ulaştı. Televizyonlardan canlı yayımlanan görüntülerde, insanlık ilk defa kendisini Ay’ın yakınından görüyordu. ‘Earthrise’ (Dünya’nın doğuşu) ismiyle dönemin teknolojisi ile siyah- beyaz yayımlanan bu fotoğraf, birkaç saniye içerisinde böyle daha birçok fotoğrafa ulaşma lüksüne sahip bizler için çok büyük bir anlam ifade etmese de bundan yaklaşık elli yıl önce tüm dünyaya kendilerini bambaşka bir perspektiften görme fırsatı sunmuştu.
Christmas gibi, ülkeleri için anlamlı bir zamanda Ay’ı bu kadar yakından gören astronotlar ise şaşkınlıklarını ve mutluluklarını İncil’den parçalar okuyarak onları canlı izleyen tüm dünyaya duyurdular:
William Anders:
“Şimdi, Ay yüzeyinden gündoğumuna yaklaşıyoruz. Dünyadaki herkes için Apollo 8 takımı olarak size göndermek istediğimiz bir mesajımız var:
“Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı. Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı’nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.”…
James Lovell:
“Işığa ‘Gündüz’, karanlığa ‘Gece’ adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu.”…
Frank Borman:
“…Ve Apollo 8 takımı olarak şöyle kapatıyoruz: İyi geceler, iyi şanslar, ‘ Merry Christmas!’, ve Tanrı herkesi- Güzel Dünya üzerindeki herkesi- bağışlasın.”
(Astronotların orijinal ve kısaltılmamış Christmas mesajlarına https://youtu.be/ToHhQUhdyBY linki ile ulaşabilirsiniz.)
Apollo 8’in ardından gerçekleşen Apollo 9 ve 10 uçuşları genel olarak insanlığın Ay’a ayak bastığı ilk uzay görevi olan Apollo 11’e zemin hazırladığı söylenebilir.
Devam eden Apollo Projesi ile Uzay Yarışı’nda yaşanan gelişmeler Amerikalıları mutlu etmeye devam ediyordu. Fakat ülke süregelen Vietnam Savaşı yüzünden fikir ayrılıkları ile karşı karşıyaydı bu durumda belki de onları bir arada tutacak büyük bir mutluluğa, yepyeni bir başarıya ihtiyaç vardı: Ay’a adım atmanın vakti gelmişti. Nitekim ağustos 1968’de CIA, NASA’ya Sovyetler’in Ay’a gönderilmeye nerdeyse hazır bir roketi olduğunu bildirdi. Bu son gelişmenin ardından iyice hızlanan çalışmalar sonucunda 16 Temmuz 1969 tarihinde Apollo 11, Kennedy Uzay Üssü’nden fırlatıldı.
Apollo 11:” Benim için küçük, insanlık için büyük bir adım!”
Amerika Başkanı John F. Kennedy, Uzay Yarışı’nın henüz başlarında NASA’ya çok büyük bir misyon yüklemiş ve ulaşılması gereken bir emel tayin etmişti. Kennedy, Sputnik’ten yaklaşık 3 yıl sonra, 25 Mayıs 1961 tarihinde gerçekleştirdiği konuşmasında şöyle diyordu: “Öncelikle, inanıyorum ki bu ülke, bu on yıllık süre zarfında (1960lar bitmeden) kendini, insanlığı Ay’a ulaştırma ve onu güvenli bir şekilde dünyaya geri getirme amacına adamalıdır. ”
Apollo 11, Kennedy’nin yıllar önce gösterdiği hedefe ulaşmak için atılacak son adımdı. Ancak, hedefe varmadan hemen önce, Apollo 11 bazı terslikler yaşadı. Yolculuk esnasında uzay mekiği, tahmin edilenden daha hızlı gidiyordu ve biraz daha hızlanırsa parçalanma ihtimali vardı. Ay yüzeyine yaklaşıldığında ise yakıtın az kaldığına dair uyarılar gelmeye başladı. Uyarılar devam ederken NASA’da tedirgin bekleyiş sürüyor, Armstrong ise iniş yapacak yer arıyordu. Yakıtın bitmesine 15 saniye kala motorlar durdu: Armstrong iniş yapıyordu. Ve inişin hemen ardından Armstrong, dünyadakileri şöyle bilgilendirdi:
Kartal iniş yaptı.
Ardından tüm dünyanın izlediği o anda ünlü ilk adım geldi: ” Benim için küçük, insanlık için büyük bir adım!”. Armstrong, ayın yüzeyinin pudra gibi tozlarla kaplı olduğunu söylüyordu. Apollo 11 astronotları Buzz Aldrin ve Neil Armstrong ay yüzeyinde yaklaşık 21 saat 36 dakika geçirdiler. Dünya üzerinde bir gün dahi etmeyen bu süre, üzerinden yıllar geçse bile halen sadece onların değil; tüm insanlık için büyük bir öneme sahip.
Yıllar boyunca NASA, Kennedy’nin işaret ettiği süre zarfında onun gösterdiği hedefe ulaşabilmek için çalıştı. Elbette, Ay’a ayak basmanın Kennedy’nin isteğini yerine getirmekten çok daha fazla anlamı vardı. Uzay çalışmaları içerisinde yer alan astronotlar ulusal kahramanlar ilan edilmiş, 20 Temmuz 1969 Ay üzerinde ilk adım atıldığında sadece Amerika’da değil tüm dünyada da Birleşik Devletler ciddi bir prestij artışı yaşamıştı. Yarışın diğer tarafı Sovyetler ise, Amerika’nın ardından Ay’a ulaşmak için 1969 ve 1972 yılları arasında 4 başarısız deneme gerçekleştirdi.
Yıllar sonra, Sputnik ile Sovyetlerin önde başladığı bu yarışta, iki devin durumu başlangıçtakinden çok farklıydı ve Armstrong’un Ay üzerindeki küçük adımı, Uzay Yarışında atılmış büyük bir adım demekti.
Video Linkleri:
⦁ Armstrong’un ‘İnsanlık için büyük adım’ını izlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=CtwSgvstl8c
⦁ Apollo 11’in NASA tarfından yayınlanan HD videoları: https://www.nasa.gov/multimedia/hd/apollo11_hdpage.html
⦁ Sputnik 1 Amerikan Haberlerinde: https://www.youtube.com/watch?v=Xw57VErRjA8
⦁ Apollo 8’in Ay’ın yörüngesinden Dünya’ya gönderdikleri Christmas mesajı: https://youtu.be/ToHhQUhdyBY
Kaynakça:
⦁ Smithsonian National Air and Space Museum. “Apollo 11 TV Broadcast – Neil Armstrong First Step on Moon.” YouTube. YouTube, n.d. Web. 09 Mar. 2017. <https://www.youtube.com/watch?v>.
⦁ https://www.nasa.gov/
⦁ TheSpaceHistory. “1957 – First Satellite in Space (Sputnik).” YouTube. YouTube, 28 June 2010. Web. 09 Mar. 2017. <https://www.youtube.com/watch?v=Xw57VErRjA8>.
⦁ https://airandspace.si.edu/
⦁ History.com Staff. “The Space Race.” History.com. A&E Television Networks, 2010. Web. 10 Mar. 2017. <http://www.history.com/topics/space-race>.
⦁ Ruhmore DeNooger.The Race to the Moon. Tony Bacon. The History Channel. n.d. 6 Mart 2017
Görsel Kaynakça:
⦁ “The Giant Apollo 11 Post.” Kottke.org. N.p., n.d. Web. 10 Mar. 2017. <http://kottke.org/09/07/the-giant-apollo-11-post>.
⦁ “Laika the Cosmonaut Dog: USSR Sends First Living Creature into Orbit.” Time. Time, n.d. Web. 10 Mar. 2017. <http://time.com/3546215/laika-1957/>.
⦁ https://www.nasa.gov/
Musa Bilge
Iyi de sanki ABD yanlısı bi yazı olmuş gibi. Rusların çoğu ilklerini ve başarılarını es geçmişsiniz ama elinize sağlık ??