Takvimler 29 Eylül 1939’u gösterdiğinde Çekoslovakya halkı hiçbir zaman unutmayacakları bir ihanetle karşılaşmışlardı. Müttefikleri olarak bildikleri, güvendikleri Birleşik Krallık ve Fransa hükümetleri Hitler’e Südet bölgesini vermiş ve Çek hükümetini antlaşmayı kabul etmeye mecbur etmişlerdi. 30 Eylül’de dönemin Birleşik Krallık başbakanı Chamberlain Münih antlaşması olarak adlandırılacak antlaşmayı Londra’ya indiğinde eliyle havaya kaldırarak o meşhur “Zamanımız için barış” konuşmasını yapmıştı. Ancak olaylar Batı Avrupa’nın beklediği gibi gelişmedi. Südet’i bir mermi bile sıkmadan ve doğrudan Batı Avrupa tarafından desteklenerek alan Hitler Mart 1939’da Çek topraklarını 3. Reich’e kattı, Slovakya’da Almanya’ya bağlı bir Slovak hükümeti kuruldu ve Çekler yine ve yeniden “müttefikleri” tarafından ihanete uğradılar. Britanya hükümeti bu krizin Slovakya’nın bağımsızlık isteği üzerine çıktığını ileri sürdüler ve Çekoslovakya’ya vermiş oldukları bağımsızlıklarını koruyacakları sözünü tutmadılar. Böylelikle, Çekoslovakya 2. Dünya savaşı boyunca yaşayacağı o acı dolu günlere giriş yapmış oldu.
Çekoslovakya Alman işgali ile beraber “Bohemya ve Moravia himayeleri” adı altında yeniden yapılandırılırdı ve bu bölgelerin başına 1932-1938 yıllarında Nazi Almanya’sının Dışişleri bakanlığını yapmış olan Konstantin von Neurath getirildi. Ancak von Neurath Nazi standartlarına göre fazla “yumuşak” olması sebebiyle Reinhard Heydrich ile değiştirdi. Heydrich ise von Neurath’ın tam aksine Nazi standartlarına göre bile “katı” idi. Heydrich aynı zamanda Hitler ve Himmler’den sonra dönemin Almanya’sının 3 numaralı ismi olarak gösteriliyordu, tam anlamıyla bir despottu ve acıma duygusu ne bilmiyordu. Heydrich Prag’a geldikten kısa bir süre sonra katliamlar baş göstermeye başladı, her türlü başkaldırı veya direniş hareketi taviz bile gösterilmeden eziliyordu. Çek halkı artık umutsuzluk ve korkuyu iliklerine kadar yaşıyorlardı ve Alman işgalinin sonsuza kadar süreceği hissine kapılmışlardı. Öte yandan 2. Dünya savaşının başlaması ile beraber sürgündeki Çek hükümeti’nin başkanı Edvard Beneŝ ise Londra hükümeti tarafından baskı altındaydı çünkü Çek topraklarında Nazilere karşı neredeyse hiçbir direniş yoktu. Niyetlenenler de zaten Heydrich’in gazabıyla karşılaşıyorlardı ki kendisi çoktan acımasızlığı ve yaptıkları sebebiyle “Prag kasabı” olarak anılmaya başlamıştı bile.
Londra’nın güvenini tekrar kazanmak, Çek halkında tekrardan umut kıvılcımını canlandırmak ve Dünya’ya Çekoslovakya’nın müttefiklerin yanında olduğunu göstermek isteyen Çek hükümeti bir şeyler yapmaya karar vermişti. Öyle bir şey olmalıydı ki bu belki stratejik anlamda zafer olmasa bile psikolojik olarak çok şey ifade etmeliydi, öyle bir şey olmalıydı ki bu kimse Çeklerin tarafından bir daha şüphe etmemeliydi. Ve en sonunda buldular: Reinhard Heydrich’in öldürülmesi. Operasyon için sürgündeki Çek ordusundan 7 kişi, Jozef Gabčik, Jan Kubiš (Anthropoid grubu) ve Silver A – Silver B grupları seçildi. Bu askerler 28 Aralık 1941’de Çekoslovakya topraklarına paraşütle indiler. Daha önceleri de paraşütle Çek topraklarına asker bırakma denemeleri olmuş ancak başarısızlıkla sonuçlanmıştı bu da göz önüne alındığında operasyon başlangıcı itibariyle bile umut vadetmiyordu. Ancak genelin aksine bu sefer askerler istihbaratta yanlışlık sebebiyle yanlış bölgelere de gitmiş olsalar bile başarıyla Çek topraklarına girmişlerdi. Gabčik ve Kubiš, Silver A ve Silver gruplarından ayrı olarak Prag’ın doğusuna düşmüşlerdi. Buradan Pilsen’e geçiş yaptılar. Pilsen’de dostlarıyla buluştuktan ve planlarını yaptıktan sonra Prag’a geçtiler. Prag’da da direnişten geriye kalanlarla ve anti-Nazi hareketleri ile irtibat kurdular. Gabčik ve Kubiš ilk olarak Heydrich’i trende öldürmeyi planlamışlardı ama yaptıkları keşifler sonrasında bunun mümkün olmadığına karar verdiler ve yeni bir plan üzerine çalıştılar. 2. Plan Heydrich’in konakladığı yerden çıkıp Prag’a giderken geçtiği ormanda bu işi yapmaktı. Bu plan da Direniş liderlerinden olan Opalka’nın müdahalesi sebebiyle iptal oldu. 3. Plan ise Heydrich’i Prag’da öldürmekti. Bu daha muhtemel olandı çünkü Heydrich Prag’a gelişinde yaptığı işler sebebiyle direnişi bitirdiğini sanıyor ve bunu göstermek için de Prag’da genelde yanında çok fazla koruma olmadan ve bazen de sıradan araçla geziyordu. Korumasız ve zırhlı araçtan mahrum olan Heydrich’i Prag’da öldürmek diğerler iki plana göre daha olanaklıydı ve başarı şansı daha yüksekti. 27 Mayıs günü operasyon günü olarak kararlaştırıldı. Askerler Heydrich’in geçeceği noktada konuşlandılar. Plana göre içlerinden biri Gabčik ve Kubiš’in pozisyonlarından 100 metre ileride Heydrich’in arabasını gözleyecek, ardından da yol kesilerek Heydrich öldürülecekti ve o gün şanslarına Heydrich acelesi olması nedeniyle koruma aracını da beklememişti, sadece kendisi ve şoförü vardı. Fakat operasyon başladığı sırada Gabčik elindeki Sten marka silahı ile arabanın önüne geçtiğinde silah tutukluluk yaptı, ateş açılamadı. Bu sırada Heydrich’in şoförü Gabčik’e ateş açtı. Çatışma esnasında da arabanın arkasında olan Kubiš panikleyip elinde bombayı arabaya doğru attı. Bomba arabanın içinde değil ama hemen yanında patladı, saçılan şarapnel parçaları Heydrich’e isabet etti. Çek askerleri ise olay yerinden Heydrich’i öldüremeden kaçtılar. Ağır yaralanan Heydrich müdahale altına alındı hatta Himmler kendi kişisel doktorunu tedavi için gönderdi ama 8 günün sonunda kan zehirlenmesi nedeniyle Reinhard Heydrich, Prag kasabı hayatını kaybetti. Görev tamamlanmıştı, kasap öldürülmüştü ama bedeli çok ağır olacaktı.
Olayı takiben Hitler SS ve Gestapo birliklerine Prag’da kan dökmeleri için yolladı. Kafasında resmen bir soykırım vardı ancak Çek sanayisinin Alman ordusu için fazlasıyla önemli olması nedeniyle kararını “birkaç bin” olarak değiştirdi. Almanların suikastçıları aramasını takiben 13.000’den fazla insan tutuklandı ve yanlış istihbarat sonucu Lidice ve Lezaky köyleri haritadan silindi, insanlık dışı katliamlara girişildi. Bu köylerde 16 yaşından büyük her erkek öldürüldü, kadınlar ve çocuklar ise toplama kamplarına sürgün edildi. Köylerin haberini alan Churchill öfkelendi ve bu olayın sonucu olarak “1 Çek köyüne karşı 3 Alman köyü” önerisinde bulundu ama onun yerine müttefik kuvvetleri aynı misillemelerden korktukları için yüksek rütbeli Nazilere benzer operasyonlar yapma fikirlerinden vazgeçtiler. Bu sırada Gabčik, Kubiš ve diğer askerler hâlâ bulunamamıştı ve bu durum Nazi şiddetini de günden güne arttırıyordu. Suikastçiler operasyondan Aziz Cyril ve Methodious Kilisesine sığınmışlardı. Günden güne artan şiddetten korkan ve suikastçıları ihbar edene verilecek ödülden etkilenen direnişçilerden Karel Čurda direnişçileri ihbar etmişti. Birçok direniş mensubu Gestopo’nun geldiğini gördükten sonra intihar etmişti ama Gabčik ve Kubiš’i evinde ağırlamış olan bir aile buna fırsat bulamamıştı. Evin küçük çocuğu gördüğü işkencelerden sonra kilisenin adını vermek zorunda kaldı. Haziran 18’de suikastçılar bulundular. Kimi kaynaklara göre yaklaşık 6 saat kilisenin içerisinde direndiler. Çatışmaların sonucunda suikastı yapan Gabčik, Kubiš ve diğer askerler intihar ederek esir düşmekten kurtuldular.
Bütün bu olaylar sonucunda müttefik kuvvetleri Çek halkı tarafından hainlikle eşdeğer görülen Münih antlaşmasını feshettiklerini duyurdular ve Nazilerin yenilgisinden sonra Südet’ı geri Çekoslovakya’ya vereceklerini kabul ettiler. Bunun yanında Anthropoid operasyonu, 2. Dünya savaşı boyunca gerçekleştirilen rütbe bakımından en yüksek suikasttı. Hitler’in en yakınını, Nazi Almanya’sının 3 numaralı ismine suikast düzenlemek aynı zamanda Çek hükümetine olan güveni tazeledi ve ellerini güçlendirdi. Tarihçiler operasyonun bir başarı mı yoksa başarısızlık mı olduğu konusunda hâlâ fikir birliğine varabilmiş değiller ve tartışmalar devam etmekte çünkü sürgündeki hükümetin umutlarına rağmen suikast bir toplu ayaklanma veya direniş başlatmamıştı çünkü direniş Heydrich tarafından Ekim 1941’deki terörle zaten zayıflatılmıştı. Ancak misillemesi her ne kadar akla hayale sığmayacak kadar acımasız ve korkunç olsa da sanıyorum ki gerekli cevabı o yılları yaşayan ve Jan Kubiš’in arkadaşı olan Alois Denemarek 2012 yılında BBC’ye verdiği röportajda veriyor. Şöyle diyordu Denemarek; “Tabii ki değerdi, annemin, babamın, kardeşimin ve binlerce Çek’in hayatına mal olsa da. Eğer Jan olmasaydı, ben burada olmazdım. Çeklerin yarısı burada olmazdı çünkü Heydrich’in aklında bizim için berbat planlar vardı”. Bu bağlamda, operasyon on binlerce Çek’in ölümüyle sonuçlanmasına rağmen psikolojik açıdan zafer olarak söylenebilir ve Jozef Gabčik ve Jan Kubiš saygıyla anılmayı sonuna kadar hak ediyorlar ve gerekli saygıyı da Çek halkı 2016 yılında Operasyonu film olarak beyaz perdeye aktaran İngiliz yönetmen Sean Ellis’in sözlerine göre gösteriyorlar. Sean Ellis şöyle diyordu verdiği bir röportajda: “Eğer Prag’da herhangi bir taksiye binerseniz şoför Operasyon Anthropoid’i bilecektir. Prag’da operasyonu filme geçireceğimizi söylediğimizde harika bir heyecan vardı”. Bu sözler sanırım hayatlarının boşa gitmediğinin net göstergelerinden birisidir.
Kaynakça
- Cameron, Rob. “Czech pride in Jan Kubis, killer of Reinhard Heydrich”. BBC. Web.
5.2012 - Curry, Andrew. “The Heydrich Equation”. Historynet.com. Web. 8.4.2011.
- Hawskley, Rubert. “The incredible true story behind World War two film Anthropoid”
co.uk. Web. 31.08.2017 - “The Assassination of Reinhard Heydrich”. http://www.ww2inprague.com. Web. N.D.