Agora: Agora (Yunanca : Ἀγορά), antik Yunan kentlerinde, şehirle ilgili politik, dini, ticari her türlü faaliyetin gerçekleştiği, tüm kamu binalarının etrafında sıralandığı halka ait geniş açık alan.1
İhtişamını ve parlak dönemlerini geride bırakmaya başlayan Roma İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü denizler ardındaki topraklarında… Adından söz ettirmekten asla yorulmayan, adı gibi oynayarak tarihteki yerini kendi belirleyen imparator, Büyük İskender… Fethettiği topraklara saygısını göstermekten çekinmemiş, İskenderiye şehrinin göbeğine tarihin en büyük “tapınağı”nı inşa ettirmiş. Bu şehrin merkezi Agora, belki de gelmiş geçmiş en mütevazı ama en kudretli dine tanık olmuş: ilme.
Akdeniz’in maviliğine yüzünü dönmüş devasa bir yapı halini almış bu yapıt. Değil yalnızca on binlerce el yazma ruloların barındığı bir kütüphane, Antik Çağ’ı aydınlatan tüm değerli isimlerin evi olmuş. Çeşitli milletlerin bir arada yaşadığı bu şehirde bilim en kıymetli uğraş olarak görülmüş. Araştırmalara, tartışmalara, keşiflere, eserlere ve kendinden sonraki binlerce yılı da aydınlatacak birikime yer vermiş. Belki de insanlığın binlerce yıllık tarihini değiştirebilmek, mümkün olsaydı bu kütüphanenin talihine dokunabilmekten geçerdi.
Görsel.2
Bütün dogmatik dinler yanlışlarla doludur ve kendine saygısı olan bir kimse tarafından son gerçek olarak kabul edilmemelidir. Düşünme hakkını hep kullanmalısın, çünkü yanlış düşünmek hiç düşünmemekten yeğdir. -İskenderiyeli Theon.2
İskenderiye işte böyle, bilimsel ve entelektüel çalışmaların hızla yürütüldüğü düşünsel bir arka plan sunarken dünyaya gelmiş bir kadın. Babasını ve onlarca bilim insanını izlemiş, en sağlam dayanağını bilim olarak almış. Evi ve ibadethanesi olmuş adeta İskenderiye Kütüphanesi. Belki de en güçlü tavrı ile, köleliğin hüküm sürdüğü ve kadınların mal olarak kabul edildiği bu çağlarda, her türlü dogmaya meydan okumuş. Bilinen ilk kadın matematikçi, filozof, astronom, İskenderiyeli Hypatia.
Görsel.3
Hakkındaki kaynaklar oldukça sınırlı olsa da binlerce yıl bilimsel yöntemlerle arşivlenmiş bilgiler Hypatia ve dönemine ışık tutmakta. Aslında fikirileriyle iz bırakan ve bununla öne çıkmayı yeğleyen bir karakter olsa da, kadın olduğu için midir bilinmez, güzelliğiyle de ön planda olduğu söylenir. Evliliğe yanaşmayarak bağımsızlığını gözler önüne serer. Evlilik ve gönül işleri onun ufkunu kısıtlayan uğraşlardır; o, gerçeğe aşıktır, hayatı boyunca düşünmeye ve anlatmaya çalışmıştır. Zamanında tuhaf karşılanacak şekilde, pek çok erkeğe öğretmenlik yapmış, çeşitli alanlarda dersler vermiştir. Bu nitelikleriyle değil yalnız bağnazlığa, kadınların tarih boyu yazgısına da meydan okumuştur.
M.S. 3. yüzyıl, Hristiyanlık günden güne kök salmakta. Eşi benzeri bu güne kadar görülmemiş bir tanrı öğretisi. Tanrı’nın sesi olduğunu iddia eden psikoposlar gittikçe güçlenmekte. Korku ve cehaletten beslenen halkın ilahi bir sesle yönlendirilebileceğini fark eden bu psikoposların Antik Çağ’a indirecekleri darbe gecikmemiştir. Yüzlerce yıllık Pagan öğretilerinin ortadan kaldırılması gerektiğini düşünen Hristiyan topluluklar, Tanrı’nın affına sığınarak insanlığa sığmayan tavırla hareket etmişlerdir. Sorgulayıcı, bağnazlıktan uzak, doğayı ve evreni anlamaya çabalayan Pagan öğretileri tam olarak özü sebebiyle Hristiyanlığın yayılmasında engel olarak görüldüğünden nefret dolu bu toplulukların odağı olmuştur.
Toplumsal çatışmaların altında kainatın soluk mavi noktasında3 onu alçak gönüllükle kavramaya çalışan Hypatia da ne yazık ki bu güçlerin hedefi olmuş. Pek çok erkeğin hayranlığının yanı sıra kıskançlığının da nesnesi olan Hypatia’yı ve itibarını ortadan kaldırmak isteyenlerin sunacakları “fahişe!”, “cadı!” gibi sıfatlar, erkeğin egemen olduğu bir toplumda bastırılmak istenen bir kadın olmanın doğal sonucu yaftalar olmaktan öteye gitmemektedir. Hypatia bir gün bağnaz bir topluluk tarafından kaçırılarak çırılçıplak soyulup taşlanarak öldürülmüştür. 4
Görsel.4
Masallar masal diye, efsaneler efsane diye anlatılmalıdır. Boş inançları gerçek diye öğretmekten daha korkunç bir şey olamaz. Çocuk aklı bunları kabul eder ve çocuk yanlış şeylere inanır. Bu yanlış inançlardan arınmak çok zor olur, uzun yıllar alır. İnsanlar boş inançlara bir gerçekmiş gibi inanıp uğruna dövüşürler. Hatta boş inançlar uğruna daha fazla dövüşürler, çünkü boş inanç öylesine elle tutulmazdır ki çürütülmesi neredeyse olanaksızdır. -İskenderiyeli Hypatia
Agora’da artık hiçbir şey eskisi gibi sürmemektedir. Hypatia’nın ölümünden sonraki bir yıl içinde yeryüzünün belki de en zengin bu “tapınağı” artık yakılıp yıkılmıştır. Kütüphaneliler bu el yazmalarını barbar cehaletten ellerinden geldiğince saklamaya çabalamışsa da evrenin ve medeniyetlerin binlerce yıllık birikiminin çok büyük kısmı artık yeryüzünden silinmiştir. Platonlar, Batlamyuslar, Öklidler ve daha nice eser. Ayrıca günümüze İskenderiyeli karakterimiz Hypatia’nın çalışmalarının konikler üzerine olup, konik kavramının temelini oluşturduğu; gezegenlerin ilişkilerinin o güne kadar kabul edilenden farklı olabileceği gibi nispeten modern fikirler öne sürdüğü bilgileri ulaşmıştır.
Tarih, bir sonraki birikimini bundan binlerce yıl sonra kaldığı yerden ortaya koymaya devam edecektir. Ancak zarar gören ve zarar veren taraflar, tarih boyunca çoğu kez aynı kalacak; defalarca kez bu dramayı yaşayacaktır. Bugün, yaşanan bu olayları silik de olsa okuyabiliyoruz.
Kaynakça
1 wikipedia.org/Agora
2 Alejandro Amenábar- Agorá (2009)
3Carl Sagan “Pale blue dot”
4Socrates Scholasticus – Ecclesiastical History
İskenderiye Kütüphanesi ve Hypatia – Carl Sagan (1980) (link: https://www.youtube.com/watch?v=EgCRd7OwEFo )
Görseller
Görsel.1
Yale Center for British Art, Paul Mellon Collection, B1975.4.1795Görsel.2 İskenderiye Kütüphanesi. stockphoto
Görsel.3 Camille Flammarion, Observatory at Alexandria (L’Astronomie Populaire), 1880.
Görsel.4 İskenderiyeli Hypatia: ölümü.