Zaman ne tuhaf şey. Kimi zaman su gibi akıp gider; kimi zaman da geçmesi için dakikalar, hatta saniyeler sayılır. Genelde en çok zevk aldığımız ve mutlu olduğumuz anlardır su gibi akıp gidenler. Biz daha ne olduğunu anlayamadan, anlamamızı beklemeden geçip giderler. İşte, özellikle de bu nedenle, su gibi akıp giden ve yakalayamadığımız güzel zamanlarımızı ölümsüzleştirmek ve hatırlamak için içimizde bir dürtü oluşuyor. Bunun için de yardımımıza fotoğraf makineleri koşuyor. Günümüz teknolojisiyle bir saniye, hatta daha kısa bir zaman diliminde yaşamakta olduğumuz anlar ölümsüzleşiyor. Küçücük bir makinenin içinde onlarca duygu, insan ve mekan barınıyor. İstediğimiz zaman açıp bakabiliyor, istemediğimizi ise kolayca silebiliyoruz. Hatta bazen kendimizi fotoğraf çekmeye öyle kaptırıyoruz ki yaşadığımız anları kaçırıyoruz. Peki anılarımızı sakladığımız bu kutuların nasıl çalıştığını, nasıl bir süreçten geçerek günümüze ulaştığını hiç düşündünüz mü?

Yunanca photos (ışık) ve graph (yazı) kelimelerinden türeyen fotoğrafın tarihi, antik çağlardan gelen iki keşfe dayanmaktadır: camera obscura etkili görüntü projeksiyonu ve bazı maddelerin ışığa maruz kaldığında gözle görülür şekilde değiştiğinin gözlemlenmesi. Günümüzde her gün gelişmekte olan fotoğraf makineleri ve kameraların temelinde aslında antik ve basit bir “makine” olan Camera Obscura, bir diğer adıyla “iğne deliği kamera” yatmaktadır. İğne deliği kamera, lensi olmayan ancak adını da almış olduğu iğne deliği büyüklüğünde küçük bir deliği bulunan ışık geçirmez bir kutudan elde edilen basit bir kameradır. Bir görüntüden gelen ışık, küçük delikten geçer ve kutunun karşı tarafına “camera obscura etkisi” olarak bilinen ters bir görüntü yansıtır.

Camera Obscura etkisi

İlk olarak ünlü filozoflar Mozi ve Aristotales’in eserlerinde betimlemeleri bulunsa da üzerinde detaylı ve kapsamlı bir çalışma yaparak camera obscura etkisini açıklayan kişi İbn-i Heysem olmuştur. Fakat her ne kadar günümüzde iğne deliği kamera olarak adlandırsak da bu ilkel makinenin ilk kullanım amacı fotoğraf çekmek değildi. Daha çok astronomi ve optik alanlarında çalışma yapmak için kullanmaktaydı. İbn-i Heysem’in modeli değişik düşünürler ve bilim insanları tarafından kullanılmaya devam edilmiş ve aynı zamanda da geliştirilmiştir. 16. yüzyılda Giambattista della Porta’nın Magia Naturalis kitabı ile camera obscuranın çizimlere yardımcı olmak amacıyla kullanılabileceği fark edilmiş ve kısa bir süreliğine de olsa sanatçılar tarafından yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Ancak bu durum çok uzun sürmemiş, 17. yüzyılda lenslere sahip camera obscuranın keşfi ile sadece bir delikten gelen ışık yardımıyla fotoğraf çekilmesini sağlayan iğne deliği kameraların kullanımı azalmıştır. Bugün belki de insanların birçoğu tarafından bilinmese de fotoğrafçılığa veya nostaljiye ilgisi olan insanlar tarafından bilinmekte ve sevilmektedir.

El yapımı iğne deliği kamera ve çektiği bir fotoğraf

Modern lensli kameraların keşfine kadar, kısa bir süre de olsa kullanım alanı bulan bu kameralar, aslında birçok kişinin evinde kendi imkânlarıyla yapabileceği bir kolaylığa sahip. Bir kutu, biri boş biri dolu olmak üzere iki fotoğraf filmi, ince bir metal parçası (bunun için teneke içecek kutuları kullanılabilir) ve siyah boya veya bantla kolayca yapılabilecek basitliğe sahip olan bu makineler özellikle de eski fotoğraf tutkunlara hitap etmektedir. Ben de henüz lisedeyken proje ödevi olarak bir iğne deliği kamera yapmış olduğum için söyleyebilirim ki az bir uğraşla çok güzel sonuçlar elde etmeniz mümkün. Ben ilk kez böyle bir işe girişmenin verdiği amatörlükle kutunun içini boyamak için gerekenden çok daha fazla zaman harcamış olsam da siz bunu siyah tahta kaleminden başka bir siyah boya tercihinde bulunarak çok daha kolay bir şekilde yapabilirsiniz. Süreciniz benim gibi yapacağınız yanlış seçimlerden dolayı her ne kadar uzayabilse de aslında basit bir şekilde yapılabilen bu ilkel fotoğraf makinesiyle çekmeyi başarabildiğiniz fotoğraflar makineyi yapmak için verdiğiniz bütün emeğe değecektir. Çekmeyi başarabildiğiniz diyorum çünkü maalesef günümüzdeki gibi tek tuşa basarak basitçe fotoğraf çekme imkânı bulunmuyor. Görüntü yakalayabilmeniz için filmi defalarca çevirmeniz gerekiyor. Bu sayı ve sabitleme süresi kullandığınız filme göre değişebiliyor. Fakat her ne kadar modern fotoğraf makinelerinden daha uğraştırıcı olsa da bu uğraşa değen fotoğraflar ortaya çıkıyor. Özellikle de fotoğraf tutkunları için!

İğne deliği kamerayla çekilmiş bir fotoğraf

KAYNAKÇA

https://en.wikipedia.org/wiki/Pinhole_camera

https://en.wikipedia.org/wiki/History_of_photography

http://lineandbox.com/wp-content/uploads/2013/05/study10.jpg

https://onphotographydotme.files.wordpress.com/2018/05/020camera20obscura20niemelc3a420-20valokuva.jpeg?w=816

https://theimageflow.com/wp-content/uploads/2019/11/workshop-pinhole-photography-16-9-Arielle-Rebek-Workshop-Camera.jpg

Leave a Reply