Rezerv Para
Rezerv paraya ‘biriktirilebilir para’ denilebilir. Rezerv paraya örnek Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dolarıdır çünkü dünya ticaretinde ağırlıklı olarak kullanılan para birimidir. Bu sebepten ötürü ABD dışında Dolar cinsinden para basma imkânı olmayan Türkiye, Japonya, Çin ve diğer ülkeler de Dolar cinsinden birikim yaparak dış ticarette kullanma yoluna giderler. Spesifik bir örnek vermek gerekirse, Tayland Bahtı rezerv paraya örnek değildir, çünkü Tayland dışındaki bu para biriminin ABD Doları ya da Avrupa Para birimi Avro’ya dolara kıyasla dünya ticaretinde ağırlığı olmadığından Baht biriktirmek istemezler. Kısacası, bir ulusal para biriminin uluslararası alanda rezerv para olarak kabul görebilmesi ticarette ve çeşitli ilişkilerde yaygın olarak kullanılması ve diğer para birimlerine karşı değerinin mümkün olduğunca istikrarlı tutulabilmesi koşuluna bağlıdır. Altın da uluslararası bir biriktirme ve ticaret aracı olarak görüldüğü için rezerv varlık olarak kabul edilir, ancak dünyadaki altın rezervleri uluslararası ticaretin büyüklüğünün gerisinde olduğu için ABD Doları altının yerini alarak rezerv para ve uluslararası birincil değişim aracı olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır.
Ülkelerin Merkez Bankaları da aynı insanlar gibi uluslararası ticaretin yanısıra zor zamanlarda kullanılmak üzere rezerv bulundururlar. İnsanların birikimlerine ‘tasarruf’ adı verilirken, Merkez Bankasında tutulan yabancı para cinsinden varlıklara ‘rezerv’ denir. Bu kapsamda, Merkez Bankaları iki tür rezerv varlık bulundururlar: Döviz (yabancı para) ve altın. Bir ülkede hangi yabancı paraların rezerv para olduğunu ve rezervlik derecesini anlamanın en kısa yolu ülkelerin döviz rezervi ile ülke paralarının oranına bakmaktır.
IMF verilerine göre 2021’in ikinci çeyreği itibarıyla ülkelerin Merkez bankalarının bulundurduğu rezerv paraların dağılımı:
Eğer bir ülkenin parası uluslararası alanda yaygın kabul görülen bir değişim aracı ise o ülkenin başka para birimini döviz rezervi olarak biriktirmesine ve bulundurmasına gerek olmayacaktır. Örnek olarak ABD Dolarına bakarsak uluslararası alanda kabul gören ve ticarette ağırlıklı olarak kullanılan bir para birimidir. Bu yüzden ABD Merkez Bankası FED’in (Federal Reserve) ayrıca başka bir ülkenin para birimini rezerv olarak tutmasına gerek yoktur. Benzer bir durum Avro ve Avrupa Merkez Bankası için de geçerlidir. Bununla birlikte, Avrupa Birliği ülkelerin Merkez Bankalarının AB dışındaki ülkelerle ticarette kullanılmak üzere Dolar veya Avro gibi rezerv paralardan biriktirmeye çalışmaları normal bir durumdur. Örneğin Yunanistan’ın Rusya’dan doğalgaz almak için Dolar veya Avro’ya ihtiyacı olacaktır. Dolar ve Euro kadar olmasa da rezerv para niteliği taşıyan üç para biriminden daha söz etmek mümkündür. Bunlar, Japon Yeni, İngiliz Poundu (Sterlin) ve İsviçre Frangıdır. IMF’den alınan yukarıdaki tabloya baktığımızda bu para birimlerine de ulusal rezervlerde yer verilebildiğini görebiliyoruz.
Döviz rezervlerinin ekonomik kriz zamanlarında veya böylesi krizlerin önlenmesinde de önemli işlevleri vardır. Örneğin, bir ülkenin ekonomisinde kriz çıkmışsa yabancı yatırımcılar paralarını alıp o ülkeden çıkmak isteyebilirler. Bu durumda dövize olan talep artacağından döviz kıtlığı yaşanabilir. Bu gibi durumlarda rezervler devreye geçer ve döviz kaynakla bir paniğin yaşanmasını engelleyerek yerel para biriminin kontrolsüz şekilde aşırı değer kaybetmesini ve krizin derinleşmesini önler. Rezervlerin devreye girmesi sadece kriz durumları için geçerli değildir. Bazı zamanlarda bir ülkeye borç veren devletler veya uluslararası finans kuruluşları sıkıntı durumunda verilen parayı alabileceklerinin teminatı olarak o ülkenin yeterli döviz rezervine sahip olup olmadığını görmek isterler.
Döviz Mekanizması
Bir ülkeye döviz girişinin birçok kaynağı olabilir. Turizm gelirleri, ihracat gelirleri, yurtdışındaki işçilerin ülkeye gönderdiği dövizler, yurtdışındaki yatırımcılardan elde edilen faiz ve kâr gelirleri, yurtdışında sunulan hizmetler ile elde edilen dövizler, yabancıların ülkeye yapacakları yatırımlar için getirdikleri dövizler, hisse senedi almak için yapılan portföy yatırımları için getirilen dövizler, bankalara tahvil veya bono almak için getirilen dövizler bu kaynakların başlıca örnekleri arasında sayılabilirler. Gelen dövizlerin bir kısmı döviz olarak saklanır ve diğer kısmı ülkenin kendi para birimine çevrilir.
Ülkelerin benimsediği ekonomik modele göre çeşitli döviz kuru (yabancı para birimlerinin ulusal para birimlerine karşı değeri) rejimleri uygulanabilir. Örneğin dalgalı kur rejiminde döviz kuru piyasada belirlenir. Türkiye’de de bu döviz rejimi uygulanmaktadır. Peki dalgalı kur rejimi nedir? Yerli paranın yabancı paralar karşısındaki değerinin piyasalarda serbestçe belirlendiği bir kur rejimidir. Dalgalı kur rejiminin farklı uygulanma biçimleri vardır. Tam dalgalı kur rejimi: Merkez Bankasının veya başka bir kurumun piyasaya müdahale etmemesi durumuna denir. Müdahaleli dalgalı kur rejimi: Merkez Bankasının kurdaki değişimlere döviz alımı veya satımı yaparak ya da başka yollarla müdahale etmesidir. Bant içinde dalgalanma rejimi: Döviz kurunun belli bir bant aralığında dalgalanması ve bu bandın üstünde veya altında olması durumunda Merkez Bankasının müdahale etmesi şeklindeki kur rejimine bu ad verilir.
Merkez Bankalarının piyasaya müdahale etmeleri kurun aşırı dalgalanmasını önleme amaçlıdır. Türkiye üzerinden örnek verecek olursak, 1 USD = 8,9 TL olduğunda yeterli döviz bulunamıyorsa ve talep de yüksekse bu durumda kur değişecek ve 1 USD’nin değeri yükselecek ve örneğin 9 TL olacaktır. Bu durumda kur (döviz fiyatı) yükseldiği için ithalat pahalı olacak ve ülkenin ithalat miktarı düşecektir. Buna karşılık, ülkenin para biriminin değer kaybetmesi nedeniyle ihraç ürünleri dış alıcılar için daha ucuz olacağından ihracatı artacak ve ihracat sonucu elde edilen döviz artacak demektir. Bir ülkenin ithalat yapacak kadar döviz geliri yoksa bu durumda o ülkede faizler yükselecek ve bu artıştan yararlanmak için döviz girişi olacaktır veya ülke dış kredi kaynaklarından yüksek faizle kredi almak zorunda kalacaktır. Tersi senaryoda ise, ülkedeki döviz miktarı artınca yerel para, örneğin TL değerlenir ve ithalat (TL cinsinden) ucuzlayacağı için ithalat ve o ülkenin dış ticaret açığı artar. Kısacası, dövizin de bir fiyatı vardır. Bir ülkeye döviz girişini kurun istikrarı, faiz düzeyi ve (ülkenin döviz borçlarını geri ödeyebilmesine ilişkin) risk durumu belirler. Kur istikrarlı, yere faizler dünya faiz düzeyinin üzerinde ve ekonomide riskler düşükse o ülkeye döviz girişi yaşanır. Aksi durumda döviz çıkışı gerçekleşir ve kur yükselir.
Özel Çekme Hakları (Special Drawing Rights-SDR) Nedir?
Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından 1969 yılında Türkiye’nin de aralarında bulunduğu üye ülkelerin rezerv ihtiyaçlarına destek olmak ve uluslararası likiditeyi artırmak amaçlı oluşturduğu faizli bir uluslararası rezerv paradır. IMF üye ülkelere yeni SDR’ler yaratarak SDR tahsis eder ve ülkelerin rezerv durumunun iyileşmesine ve uluslararası ekonomik faaliyetlerin kesintisiz sürdürülmesine katkıda bulunur. SDR’nin değeri beş para biriminin belirli ağırlıklarla yer aldığı bir sepet ile belirlenir. Sepetteki para birimlerinin ağırlıkları aşağıdaki tabloda belirtilmiştir:
SDR’nin değeri sepetteki para birimlerinin ağırlığının değişmesiyle aynı döviz kurunda olduğu gibi değişiklik gösterebilir. Örneğin, 15 Ekim 2021 tarihi itibarıyla 1 SDR = 1.41 ABD Dolarıdır. SDR para değildir, alış verişlerde kullanılamaz. Ödemeler dengesinde sıkıntılar yaşandığında bu durumu aşabilmek amacıyla Dolar gibi ihtiyaç duyulan rezerv paralarını belirli bir süreyle kullanma imkânı sunan rezerv imkanıdır. SDR kullanımında faiz uygulaması vardır, yani SDR kullanan ülkeler karşılığında IMF’ye ana paranın yanısıra belirli bir faiz öderler.
Dünyada Döviz Rezervi Yüksek Olan Ülkeler
Dünya genelinde Merkez Bankalarında rezerv para olarak Doların egemenliği vardır. 2000’lerde başlayan Avronun alternatif rezerv para olarak girişi sonrasında da Dolar üstünlüğünü korumayı sürdürmüştür.
Dolar cinsinden en yüksek rezerve sahip ülkelerin sıralaması, Haziran 2020 tarihinde Investopedia tarafından yayımlanmıştır (Bknz. Yandaki tablo). Listeye göre, dünyada en yüksek rezerve sahip olan Çin Merkez Bankası’nın rezervi yaklaşık 3,4 triyon Dolar ile ikinci sıradaki Japonya’nın Dolar rezervlerinin yaklaşık iki katı olarak görünmektedir. Listede Hong Kong ve Çin rezervleri ayrı olarak değerlendiriliyor. Bu iki rezerve toplamda listedeki toplam 8,9 trilyon doların yüzde 40’ını oluşturuyor. Uzakdoğu’nun uluslararası ticaretteki yerinin büyümesiyle bağlantılı olarak Asya ülkelerinin listedeki on ülkenin altısını oluşturmaları da ilginç bir veri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özetle, günümüzde hiçbir ülke tüm ekonomik ihtiyaçlarını kendi başına karşılama imkanına sahip olmadığından ve bu nedenle çeşitli ülkelerle ticaret yapmak durumunda olduğundan, ülkelerin dış ekonomik ilişkileri ve ithalat miktarlarına göre yeterli miktarda döviz rezervi bulundurmaları ekonomilerinin sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde işlemesi ve büyüyebilmesi için önemlidir.
Kaynakça: