Titrerim Mücrim Gibi Baktıkça İstikbalime

Bazı şarkılar vardır, kulağınıza değdiği anda bir yankı gibi kafanızda çalar durur. “Ben bunu biliyorum ama nereden?” diye bir kuşku zihninizi kurcalar. Bir şiir olduğuna eminsinizdir ama tam olarak ne olduğunu anlayamazsınız.

Özellikle Türk sanat müziğinde divan edebiyatındaki nazım tür ve şekillerinden çokça yararlanılır. Bunun sebebi de divan edebiyatının ritmik özelliklerinin çeşitli gazelleri, kasideleri bestelenmeye elverişli kılmasıdır. Bu sebeptendir ki bazı ortamlarda kulağımıza çalınan nameler bize tanıdık gelir.


“Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbâlime.”


Bu dizeleri her ne kadar Türk sanat musikisinin en güçlü seslerinden, Müzeyyen Senar ve Zeki
Müren’in o düetinde dinlemiş olsanız da bu sözlerin sahibi çoğu dinleyicinin bilmediği bir kadın şair: İhsan Raif Hanım. Genelde antolojilerde adı geçmeyen, geçse bile birkaç satırla adı anılan İhsan Raif Hanım,Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde eserler vererek yaşadığı acıları şiirle duyuran bir şairdir.

Sessiz Direniş
O, sadece dizelerinde gizli bir hüzün barındıran bir şair değildi. Aynı zamanda Osmanlı’nın
son dönemlerinde kadın olmanın, kalıplara sıkışmanın ve toplumsal baskıya karşı içten bir
direnişin temsiliydi. Genç yaşta istemediği bir evliliğe mecbur bırakılmış ama yine de susmak yerine kelimelerle derdini anlatmayı başarmıştı. Yaşadığı dönem itibarıyla sadece lirik eserler vermemiş,
bunların yanı sıra birçok milli duygular barındıran şiir yazmıştır ve Halide Edip ile birlikte Milli
Mücadele döneminin önemli kadın figürlerinden olmuştur.


Bir Paşa Kızı
1877 yılında, babası Raif Paşa Beyrut’ta mutasarrıflık yaparken hayata gözlerini açtı.
Henüz çocuk yaşta ailesiyle beraber taşındığı İstanbul onun için önemli bir dönüm noktasıydı. Her ne kadar İstanbul’a karşı büyük bir muhabbet beslese de ilerleyen yıllarda bu şehirden hiç istemediği bir şekilde ayrılmak durumunda kalacaktı.

Babası, eğitimine önem veriyor, dönemin önde gelen hocalarını tutuyordu. Dönemin şartlarına göre modern sayılacak bir tedrisattan geçmesinerağmen asla kendi kimliğinden kopmamış, geleneklerine de bağlı kalmayı bilen İhsan Raif Hanım bu durumu şu sözlerle açıklamıştır:

“Fransızcaya bu kadar vâkıf olmasam, Türkçenin
kıymetini bilmezdim. Batı musikisini bilmesem kendi musikimizi tam anlayamazdım.”

Her Şeyi Değiştiği An

İhsan Raif Hanım henüz genç bir kızken hayatını altüst edecek bir olayın gölgesinde kaldı. Evdeki
hizmetçilerin de dâhil olduğu bir oyun, genç bir kızın kaderini belirleyecek kadar ağır sonuçlar doğurdu.

Raif Paşa’nın mutasarrıflıktan kazandığı para birkaç çapulcunun dikkatini çekmiş, hizmetçilerle anlaşarak evin küçük kızı İhsan Hanım’ı kaçırarak fidye talep etme planları kurdurmuştu. Bir süreliğine konağa hizmetçiler tarafından alınan hırsızlar İhsan Raif Hanım’ın odasında küçük bir an da olsa kalmıştı. Bu olay, henüz ne olduğunu dahi anlayamadan, onun hayatında geri dönüşü olmayan bir kırılma yarattı.

Etrafta çıkan dedikodulardan ötürü oldukça öfkelenen Raif Paşa, kızının gözyaşlarına aldırmadan onu istemediği bir adam olan Mehmet Ali ile evlendirdi ve onları İzmir’e sürdü. İhsan Raif Hanım ileride bu hadiseye ilişkin fikirlerini şöyle belirtecektir:


“Babamın terazisinin şaştığını hiç görmedim ben. Onu Hazreti Ömer adaletinin
timsali bilirdim. Benim istikbâlimi tartarken adil olmadı o terazi. Mehmet Ali’yle
nikâhlanmaktan başka çıkar yolum kalmadı. Günlerce gözyaşı döktüm, haftalarca
yalvardım. Babacığım, masumum, bana kıyma, derslerimi tamamlayayım, yaşım
küçük, beni yakma, dizlerine kapandım. Beni sevdiğim biriyle evlendir, telli duvaklı
gelin et…”


Ve en nihayetinde İhsan Raif Hanım, 1890 yılında çok sevdiği İstanbul’a, çocukluğuna ve hayallerine veda etti.


Bir Dizenin Derinliği ve Edebi Anlamı
“Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime
Perde-i zûlmet çekilmiş, korkarım ikbâlime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime.”


Şiiri tam anlamıyla tahlil edebilmek için birkaç kelimeye göz atmamızda fayda var
diye düşünüyorum.


“Mücrim” → Suçluluk, burada dış dünyaya karşı değil, kendi içindeki başarısızlık
hissine ya da gerçekleştiremediği hayallerine yöneliktir. Kendi iç dünyasında, beklentilerinin
altında kalmanın yüküyle karşı karşıyadır. Hiçbir suçu olmamasına rağmen içinde kendisini
affedememiş, geçmişiyle barışamamıştır.


“İstikbal” → Gelecek/gelecek zaman anlamına gelir. Ancak burada, umut dolu
bir gelecekten çok, belirsiz ve korkutucu bir geleceğin metaforudur.


“Perde-i zûlmet” → Karanlık perde anlamına gelir. Bu ifade, umudun önüne
çekilen bir engeli ve geleceği gölgeleyen bir karamsarlığı simgeler.


“İkbâl” → Talih, baht ya da kader anlamına gelir. Şair, karanlık perdelerin ardından
bile kaderinden korkmakta ve gelecekte onu neyin beklediğini bilememekten kaynaklanan bir
endişe yaşamaktadır.


Bu dizelerde yankılanan ses, bir kadının sadece kendi iç dünyasında değil, aynı
zamanda insan olmanın getirdiği varoluşsal sancılarla yüzleştiği bir anı resmeder. Şairin
gözyaşları, sadece bir hüznün değil; aynı zamanda umutların, hayal kırıklıklarının ve
kabullenilmiş yalnızlıkların dışavurumudur. Geleceğe suçlu gibi bakmak, başkalarına değil,
kendine yüklediği bir sorgudur: “Yapabilirdim, olabilirdim, belki de kurtarabilirdim…”.

İhsan Raif Hanım’ın dizelerinde yankılanan bu yalnızlık, aslında herkesin içinde saklı duran bir
korkuyu temsil eder: Kendimizle yüzleştiğimiz o en sessiz anların, en gürültülü yankısıdır bu.
İhsan Raif Hanım’ın dizeleri, yalnızca bir kadının değil, insanın içsel hesaplaşmasının en zarif
ifadesidir. Onun şiirlerinde şikâyet yoktur; sadece derin bir sessizlik ve o sessizliğin içinde
yankılanan pişmanlık, korku ve umut vardır.


“Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime”


Bu dize, geçmişin yüküyle geleceğe bakmanın o sarsıcı anını anlatır. Her kelime, bir
içsel yüzleşmenin izini taşır. Gelecekten korkmak, geçmişin gölgesinden kaçamamaktır. İhsan
Raif Hanım’ın şiirleri, en sessiz çığlıkların bile nasıl yankı bulabileceğini gösterir. Bazen en
derin acılar kelimelere sığmaz; bir fısıltıda, bir dizede ya da sessiz bir çığlıkta saklanır.

Küçük Bir Not

Yazının başında bahsettiğim düete şu bağlantı aracılığıyla ulaşabilirsiniz: https://open.spotify.com/intl-tr/track/1pV8paCBscEnJWOw2kFSyb?si=a5d8812a808d44d6


Kaynakça
CoşkunTürk, Hüveyla. İhsan Raif Hanım. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları, 1987.
Öklü, Mehmet. Kimseye Etmem Şikâyet: İhsan Raif Hanım’ın Hayatı. İstanbul: Doğan
Kitap, 2013.
Öztürk, Cemil. İhsan Raif Hanım: Yaşamı, Sanatçı Kişiliği, Yayımlanmış ve
Yayımlanmamış Bütün Şiirleri. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2002.

@meydan_erdem. “İhsan Raif Hanım’a ait olduğu bilinen bir fotoğraf.” X, 9 Oct. 2017, https://x.com/meydan_erdem/status/917368270331809792?lang=ar.

Leave a Reply