“Erkek aslan aslandır da, dişi aslan aslan değil midir?”
Öncelikle yakın siyasi tarihimize odaklı bir yazar olarak, konumun dışına çıkmak gibi bir niyetim olmadığını belirtmeliyim. Ancak savunduğumuz bazı değerlerin, sahip çıktığımız ve bizimle özdeşleşmiş olduğunu düşündüğüm bazı yerlerin hak ettikleri gibi anılmamasına karşı sessiz kalamazdım. Önünden belki de sürekli geçtiğimiz bir heykelin neredeyse hiç kimse tarafından tanınmaması bu yazıyı kaleme almamdaki en büyük neden oldu. Beş günlük ders süresi boyunca çoğumuzun hayalini kurduğu, hafta sonu tatili için hep sözü geçen “Tunalı”dan bahsediyorum. Hani şu nam-ı değer Tunalı Hilmi. Kaçımız tanıyoruz? Aslında hiç birimiz… Peki kimmiş bu Tunalı Hilmi Bey?
1871’de Bulgaristan’da doğar. Ancak doğum yeri ile olan birlikteliği kısa sürer Hilmi’nin. Anadolu köylerinde geçirdiği çocukluk yıllarının ardından Kuleli Askeri İdadisi’nin sınavlarına girer ve kazanır. O yıllarda şekillenmeye başlayan fikir dünyası, Teşvik adını taşıyan ve kendi çıkardığı gazetede yankılanmaya başlar. Hükümet aleyhtarlığı henüz gençlik yıllarının başındayken sarmıştır onu. Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde öğrenim hayatına devam eden Tunalı Hilmi, üyesi bulunduğu İttihad-i Osmani Cemiyeti’nin üyeleri hakkında çıkarılan sürgün kararı sebebiyle Anadolu topraklarından uzaklaşmak zorunda kalır. Cenevre’ye gidecek ve öğrenim hayatına devam edecektir.
İttihat ve Terakki’nin Cenevre şubesini açarak faaliyetlerine devam eden Tunalı Hilmi, hükümet karşıtlığının bedelini de ağır ödeyecek, kendisi yüzünden babasının sürgünü ve müteakibinde de ölümü gerçekleşecektir. Yine aynı sebeple kardeşlerinin de sürgününe sebep olan genç Hilmi, hükümete karşı daha kin dolu bir hale gelmiştir. Ancak ilerleyen yıllarda hükümetin Jön Türkler ile anlaşmaya varması, kendisini siyasi arenada savunma gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Son Osmanlı Mebusan Meclisi ile başlayan milletvekilliği kariyeri, Büyük Millet Meclisi’nin açılışının ardından üç dönem daha devam etmiştir.
Peki günümüz Türkiye’sinde yenilikçi ve modern şapkalar takmış ya da takmış oldukları varsayılan insanların yaşadığı Tunalı Hilmi Caddesi, ismini aldığı kişiyle ne kadar benzeşmektedir? Baskıya yer vermeyen insanların, Gezi direnişinde kaleleri ilan ettikleri bu yer, Tunalı Hilmi Bey ile aynı mıdır? İşte sorunun cevabı;
- Tunalı Hilmi Bey, Ereğli maden işçilerinin sosyal ve hukuki alanlarda hak sahibi olabilmesi, çalışma şartlarının iyileştirilmesi adına çokça soru önergesi sunmuş ve takipçisi olmuştur.
- Karadeniz Ereğli’sini işgal etmeye çalışan Fransız kuvvetlerine karşı halkı örgütlendirip, direnişi başlatmış; Düzce ayaklanmasının bastırılmasında rol oynamıştır. Buradaki askeri başarılarından dolayı 21 Nisan 1924 tarihinde 1731 sıra nolu İstiklal Madalyası ile onurlandırılmıştır.
- Tepkilerin odağı olmasına rağmen, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi gerektiğini ve Hanım Paşa görmek istediğini pek çok kez dile getirmiştir. Henüz 1902 yılında hazırladığı anayasa taslağının 42. Maddesinde “Kadın erkeğe eşittir ve özgürdür” diyerek de düşüncelerini resmiyete dökmüştür. Aslanın erkeği de dişisi de aslandır ona göre.
- Yine Karadeniz Ereğlisi’nde kurduğu “Karadeniz Ereğli Evlendiriciler Cemiyeti” ile başlık parasının önüne geçmek ve erken evliliğe engel olmak gibi amaçlar çerçevesinde çalışmıştır.
- Bugün ve yarın ne yapılmalı şeklinde iki bölümden oluşan bir devlet modeli oluşturmuş ve bu modeli, organisist yapısından da kaynaklı olabileceği tahmin edilen, toplumcu bir yapıya büründürmüştür.
- Aynı çatı altında imam, keşiş ve hahamın da ders vermesi gerektiğini savunmuş, böylece katılımcı bir toplum yapısı oluşurarak, dinî ayrımcılığın önüne geçmeyi planlamıştır.
Onun hakkındaki sahip olduğumuz bu bilgilerin önderliğinde, benzerliğin olup olmadığı kararını vermek de siz değerli okuyucularımıza düşer…
Tabi ki, daha sayamadığımız birçok yeniliğin önünde ışık olan bu kişi, Kuğulu Park’ın yanından kıvrılarak geçen bir yoldan geçenlere selam veriyor şu günlerde. Kuğuların aşk danslarını izlemeye gittiğinizde, mutlaka bakın o heykele. Meşhur Tunalı Hilmi Caddesi’nin sadece bir yer isminden ibaret olmadığı, bir Jön Türk’ün, bir aydının, bir milletvekilinin ismi olduğu gelsin aklınıza. O Tunalı Hilmi ki, Gezi’de çadır kuranların yanındaydı, hatta tutuklanmalarını dahi izledi. Gerçekten orada olsa ne derdi acaba? Gücün yozlaştırdığı hükümet koltuklarında yaşayan insanlar olduğunu mu savunurdu yoksa ‘Çarık, çürük nesil’ mi derdi? Kim bilir? Bunu yorumlamak bize düşmez ama onu öğrenmek hepimizin boynunun borcu…
[box_dark] KAYNAKÇA[/box_dark]
- ESEN, Aydın. “MAKALELER TUNALI HİLMİ BEY.” 2007.
- Hanioğlu, M. Şükrü. “TUNALI HİLMİ BEY’İN “DEVLET MODELİ”.”