İdeolojinizi gerçek hayatta başkalarının hayatına müdahale etmeden kullanabileceğinizi biliyor muydunuz? Hatta ideolojiniz Pan-Türkizm olsa bile… Bu durumun talimatlarını ilginç olduğunu düşünerek seçtiğim bir kaç ideoloji üzerinden üç kurgusal örnek ile aktarmaya çalışacağım
• Senaryo 1: Dünyevi
Doğa merkezli bir bakış açısı benimsemiş olan Dünyevi arkadaşımız yaşadığı hayatın yeterince yeşil olmadığını düşünmekte ve bu durumu değiştirmek istemektedir. Bu arkadaşımız zaten fikirleri doğrultusunda kendi hükümetinin icraatlarını protesto etmek için eylemlerde bulunmakta yahut belirli hedeflere ulaşmak için ülke çapında ve kendi yerelinde kampanyalar yürütmektedir. Fakat verdiği bu kavga onun için yeterli olmamaktadır. Çünkü hiçbir insan, başka amaçlar doğrultusunda, duygusal araçlar kullanılarak manipüle edilmediği sürece ne zaman ve nasıl sonuç vereceğini hiç bilmediği bir konu için kavga vermekten tatmin olmaz. Bu utanılması gereken bir şey değil aksine son derece normal bir durumdur. Bu yüzden de Dünyevi bir adım öteye gitmeye karar verir, bir şey yapmaya. Üniversiteden mezun olur olmaz, kendisini mutsuz edeceğini bildiği prestijli bir işe yalnızca başkalarının beklentilerini karşılamak için başvurmak yerine, organik çiftliklerde çalışmaya başlar. (Burada bizim karakterimiz Dünyevi’nin herhangi bir mal varlığının var olmadığı varsayımıyla yola çıkıyoruz, senaryo karakterin arka planına göre çeşitlenebilir. Örneğin Dünyevi, yeterli mal varlığı olsaydı organik bir çiftlik kurabilirdi.)Yaşadığı bölgedeki organik çiftlikleri, restoranları ve marketleri çok iyi tanıyan Dünyevi bu özneleri bir araya getirecek bir ağ kurar. Bu ağ aracılığıyla organik yaşamı teşvik eden kitap ve dergiler basılır, filmler yapılır, buradan elde edilen karın bir kısmıyla ekoloji çalışmaları yapmak isteyen üniversite adaylarına çeşitli burs ve ödüller verilir. Ayrıca küçük bir komün köy kurulur tüketim toplumundan biraz da olsa uzak yaşamayı arzu edenler için. Başarılı olmak için yaratıcılığını ve güncel pek çok aracı kullanan Dünyevi’nin motivasyonunda nostaljik-duygusal ögelerin payı hala büyüktür.
• Senaryo 2: Yepyeni Osmanlıcı Teyyüb
Teyyüb de Dünyevi gibi üniversite öğrencisidir. Kuvvetli bir aidiyet duygusuna sahip olan Teyyüb kendi yaşadığı coğrafyaya, Orta Doğu’ya gerek halklarına duyduğu yakınlık, gerekse tarihine duyduğu merak ve hayranlık dolayısı ile bağlıdır. Orta Doğu tarihini, coğrafyasını avucunun içi gibi bilse de merakı bitmek bilmez. Farklı motivasyonlarla bölgesel dilleri öğrenmeye başlar. Farsça’yı mesela, salt Hayyam’ı kendi dilinde okuyabilmek için öğrenir. Mezuniyet sonrası birçok siyasi kuruluşta iş tecrübesi edinen Teyyüb, günün birinde Orta Doğu’nun Metternich’i olacak ve bu bölgedeki ülkelerin ekonomik bir birliktelik kurmalarının önünü açacaktır. Ayrıca akademik hayata ve şaraba sevgisi hiçbir zaman bitmeyen Teyyüb bu coğrafyadaki ülkelerin üniversiteleri arasında Ömer Hayyam değişim programının başlatılmasının da fikir babası olacaktır.
• Senaryo 3: Atlı Göçebe Keklik
Keklik’in hayatta vazgeçemediği iki şey vardır; seyahat tutkusu ve Pan-Türkizm düşüncesine olan sempatisi. Pan-Türkist kafa yapısının yanı sıra Keklik mükemmel bir mizah anlayışına ve hoşgörüye sahiptir. Meslek olarak fotoğrafçılığı seçen Keklik, bir gün radikal bir karar vererek işini bırakır ve hayattaki iki tutkusu üzerinden yaşamını geçindirmeye başlar. Alır sırt çantasını ve bu sözde Türki halkların yaşadığı coğrafyalara doğru yola çıkar. Seyahat yazarlığı konusunda kendini geliştirir ve bu yeteneğini başarılı fotoğraflarıyla birleştirerek Orta Asya’ya seyahat rehberliği niteliğinde bir blog oluşturmak için kullanır. Ata binmeyi öğrenir, her ülkede bulduğu nostaljik ögelerle koleksiyon yapmaya başlar, yerel dilleri öğrenir, halkların sevgilisi olur. Orta Asya’daki pek çok ülkenin turizm bakanlığı tarafından yaptığı katkılar dolayısıyla ödüllendirilir. Mutlu bir Pan-Türkist’tir Keklik.
Diledikleri, doğru olduklarına inandıkları bir hayatı yaşamak için dünyayı kökten değiştirme fikrinin eylem erteleyiciliğini ve bireysel farklılıklara hoşgörüsüzlüğünü algılayan Dünyevi, Teyyüb ve Keklik; güzel insanlardır. Onları özel yapan başardıkları icraatlar değil açık görüşlülükleri ve her şeyi çok ciddiye almayışlarıdır.
*NOT: Bu yazı karar mekanizmalarının insan oluşu ve insanın objektif olamayacağı fikriyle, AK Partinin Türkiye toplumuna küçük bir mahalle kendisine de ahlak polisi rolünü biçmesinin verdiği rahatsızlıkla ve fikirleri ve eğitim düzeyleri ne olursa olsun her hangi bir kimsenin bir başka kimseye hayatını nasıl yaşayacağını dikte etmeye hakkının bulunmadığı inancıyla yazılmıştır.
*Önemli: Temel evrensel değerler ideoloji kavramının dışındadır. Bu yazıda herhangi bir şekilde onlara işaret edilmemiştir.