“Londra’da tanıdığım çok bilgili bir Amerikalı, bana, bir yaşında sağlıklı, iyi beslenmiş bir çocuğun; buğulama, kızartma, fırınlama veya haşlama olarak, çok lezzetli, besleyici, yüksek değerde bir besin olduğunu söyledi. Yahnisinin de aynı lezzette olacağından eminim.”
Başta John Locke olmak üzere 17. yy düşünürlerinin mülkiyet hakları bazlı başlattığı tartışma, liberalizmin bir siyasal kuram olarak geliştirilmesinde önemli rol oynamış; liberal kuramcıları, özel mülkiyetin önemini vurgularken beraberinde yoksullara yardımın, kişisel refahın yanında sosyal refahın da önemini vurgulamaya sürüklemiştir. Ancak kapitalist gelişme süreci içerisinde bu yaklaşımın fazla iyimser olduğu görülmüş ve bu sorunu günümüze kadar farklı çözümler getirilmiştir.
Kendisinden sonra ortaya çıkan düşünürlere ve onların fikirlerine bihaber İrlandalı Jonathan Swift ise, ironi şahikası metninde en net haliyle çözümleyiveriyor ülke ekonomisinin derdini: Çocuklarımızı yiyeceğiz! Anne babalarının sırtında yükten başka bir şey teşkil etmeyen, sokaklarda aç sefil dolaşan bu hüzün kaynakları için mevcut sistemde herhangi bir çözüm olmadığından; bu, krallığa yeni yaralar ekleyen, suç ve başarısızlık getirecek nesillerden kurtulmanın yolu fakir olanı yemekten geçer.
Nüfustan yola çıkarak yüz yirmi bin çocuktan yirmi binini, doğurganlık için bir kenara ayırıyor. Yirmi binin dörtte biri de oğlanlar olmalı ki zaten koyun, inek ve domuzlarımız için öngörülen sayıdan bile fazladır. Söz konusu çocukların,”bu vahşi insanların” pek takmadıkları evlilik kurumunun meyveleri, olmadıklarını düşünerek de bir erkeğe dört dişiyi uygun görmüş Swift. Geriye kalan yüz bin tane bir yaşına gelmiş çocuk ise, zengin sofralar için etlenmek ve şişmanlamak üzere, son aylarda annelerinden bol bol süt emerek zamanı geldiğinde krallığın kaliteli ve zengin insanlarına satılmalıdır. Bu sistem zaman içerisinde kendini kuracak Swift’in “sürekli doğuranlar” adını verdiği kitle ise, çocuklarının satışından elde edecekleri yıllık sekiz şilinlik kârın yanı sıra, bir yaşından itibaren çocuklarına bakma masrafından da kurtulacaklardır. Bununla kalmıyor Swift ve 6 maddede detaylandırıyor mantıklı planını. Temellendirmesini sayılar üzerinden kuruyor mesela. Zaten günümüzün de vazgeçilmezi olan “Anglo-amerikan yaratımı, rakam fetişisti ve ölçülebilenin tiranlığında tebaa olmaktan öteye geçmekte hep başarısız kalmaya mahkum iktisatçının” dışında kim bir bedeni öldürmeyi hatta yemeği göze alabilir ki? Temel kanunumuzdur: Bedenler öldüklerinde değil, sayılaştıklarında ölürler!
Bu topraklarda birileri işte, zaten temelinde var olan şiddeti (devlet tanımından en çok) 12 Mart ile topluma yerleştirerek, gençlerine sıfatlar vererek yani gençlerini tuzlayarak yemektedir. Swift’in yoksulluktan kurtulmak için tasarladığı bu öneri yoksuldan sıyrılarak, kendine muhalefet teşkil edebilecek tüm kitlelere, ekonomik-sosyolojik taban ayrımı yapmadan bu ülkenin evlatlarına yönelmiştir. Temmuz 1968, Vedat Demircioğlu’nun pencereden atılıp sürüklenen bedeni, Swift’in çağrısına ilk yanıttır. 3 gencin idamı, Nurhak ve Kızıldere katliamları ve o sürecin bilinmeyen ‘yasal mermilerce ’ öldürüşü gencecik bedenleri… 12 Eylül’ün bilançosu çok daha kanlı ve tabanlar açısından çeşitli: 50 kişinin idam edilişi, 144 kişi kuşkulu bir şekilde, 14 kişi açlık grevinde ölüşü mesela… 16 kişinin –kaçarken– vuruluşu,95 kişinin –çatışmada– ölüşü. Mesela 73 kişiye –doğal ölüm raporu– verilmesi, 43 kişinin –intihar ettiğinin- bildirilmesi ve 171 kişinin işkenceden öldüğünün belgelenmesi. 1990’ların faili meçhulleri, Hayata Dönüş Operasyonları kapsamında yakılan bedenler, Maraş, Mamak… Şehit–terörist etiketi altında televizyonlarımızda adeta maç skorlarına dönen kayıplar bir de. Bir de Haziran’da yitirdikleri bu coğrafyanın, bir de Berkin!
Bu coğrafyada bir ifade vardır: Garibanlık. Fakirliği, fukaralığı, açlığı sefaleti ama en çok ezilmişliği, savrulmuşluğu karşılar. Swift’te yoksulluğu yiyerek yok eden bakış açısı bu topraklarda garibanlığı yemektedir 30 yıldır. Bu sebepten işte bu toprakların tarihinde bir numaralı düşman “garibanlık güruhudur”.
Afiyet olsun!
[box_dark]KAYNAKÇA[/box_dark]
- İrlanda’daki Yoksulların Çocuklarının, Ailelerine ve Ülkelerine Yük Olmalarını Önlemek ve Onları Topluma Yararlı Kılmak Üzere Mütevazı Bir Öneri, Jonathan Swift
- Pınar Öğünç- Radikal/Çocuklarını Yiyen Ülke!
- http://iktisadiyat.com/2011/01/20/yapisal-donusum-ve-iktisadi-kalkinma-veya-jonathan-swiftten-zenona-zenondan-dani-rodrike/