Opera, Türkiye’de pek rağbet görmeyen bir sanat dalı olsa da; sevenleri tarafından sıkı takipte. Takipte olanlar için bir fırsat da; bu akşam, güzel şehir İstanbul’da. İspanyol tenör José Plácido Domingo Embil, ya da daha yaygın bilinen adıyla Plácido Domingo müzik ve operaseverlerin Pazartesi gününü eşsiz bir gece haline getirecek.
Konserin ayrıntılarından önce; “Operanın Kralı” unvanını almış usta hakkında, birkaç bilgi paylaşmak gerekir diye düşünüyorum. Önceden de bahsettiğim gibi, İspanyol olan Domingo başarılı bir tenör olmasının yanında koro şefliği de yapmakta. Bunların yanı sıra konserler de vermekte olan Plácido’nun, belki de asıl uğraşısı Washington Ulusal Operaevi’nin genel direktörlüğü. Aynı zamanda Mart 2008’de 128. kez opera sahnesine çıkarak ,bugüne kadarki sahne rekorunu kırdı.
İşte bu hayatının her anı başarıyla dolu tenorun, bugün İstanbul Ülker Sport Arena’da vereceği konserle seyircinin kulaklarının pasını atacağı kesin. Domingo; opera, operet ve Broadway eserlerinden aryalarıyla, ‘Besame Mucho’, ‘Granada’ gibi eserleriyle uzun süre hafızalardan silinmeyecek. 65 kişilik Filarmonia İstanbul Orkestrası‘nın eşlik edeceği konsere hazırlıklar, aylar öncesinden başlandı. 9 Grammy ödülünde ve çoğu tam opera kayıtlarından oluşan 100’ü aşkın albümde imzası bulunan ustanın konseri için, artık yalnızca saatler kaldı.
Ünlü tenor hakkında gerçek ve oldukça dikkat çekici bir hikayeyi paylaşmak istedim:
“Dünyanın en iyi 3 tenorundan ikisi olan Madridli Placido Domingo ve Barcelonalı Jose Carreras arasında gözle görülür bir çekişme vardı. (3. tenor Luciano Pavarotti’dir.) 1984 yılında yaşanan politik nedenlerden dolayı, birbirlerine düşman oldular. Birbirleri hakkında birçok ağır açıklamalarda bulundular, o kadar düşman oldular ki; her ikisi de dünyanın çeşitli yerlerinden gelen konser tekliflerini diğerinin olmaması şartı ile kabul edeceklerini söylüyorlardı.
Fakat 1987 yılında, Carreras’ın karşısına daha azılı bir düşman çıktı. Carreras’a lösemi teşhisi konuldu. Kansere karşı savaşı çok çileli ve masraflıydı. Ayda bir sefer ABD’ye gidiyordu, ilik nakli, bunun yanında defalarca kan değişimi tedavileri gördü.
Bu süre zarfında çalışamadı. Bir süre sonra, yüksek olan tedavi ve seyahat masraflarından dolayı maddi sıkıntıya düştü. Artık hiçbir masrafı karşılayamayacak duruma geldiğinde, Madrid’te bulunan bir vakfın lösemili insanların tedavi masraflarını karşıladığını öğrendi. Adı Hermosa olan bu vakıf, Carreras’ın tüm tedavi masrafları karşıladı. Carreras tedavisi başarılı oldu ve iyileşti, tekrar şarkı söylemeye başladı.Artık eskisi gibi kazanıyordu, maddi durumu düzeldi. Vakfa vefa borcun ödemek istiyordu. Fakat yaptığı araştırmada, vakfın kurucusunun, en büyük destekçisinin ve hatta başkanının Placido Domingo olduğunu öğrendi. Domingo bu vakfı onu desteklemek için kurmuş; fakat adının gizli tutulmasına istemişti, çünkü düşmanı olarak Carreras’a yardım teklif edip, gururunu kırmak istemiyordu.
İkili arasında; Domigo’nun Madrid konserinde, hiç ummadığı çok güzel ve dokunaklı bir karşılaşma gerçekleşti. Domingo sahnedeyken Carreras sahneye çıktı, gösteriyi kesti ve alçakgönüllü bir şekilde Domingo’nun önüne diz çöktü, seyirciler önünde ondan özür diledi ve teşekkür etti. Domingo onu ayağa kaldırdı ve kucakladı. O anda büyük bir dostluğun temeli atılmış oldu.
Placido Domingo’yla bir röportaj yapan gazeteci sordu: “Niçin bir düşmanınıza, dünyada size rakip olabilecek tek sanatçıya yardım edebilmek için Hermosa vakfını kurdunuz?”Domingo’nun cevabı çok kısa ve kusursuzdu:
“Böyle bir sesi kaybedemezdik.””
[box_light]
Kaynakça:
uncamino.blogcu.com/asalet-ve-dostluk-uzerine-placido-domingo-ve-jose-carreras/1300585
[/box_light]