1946 yılında İspanyol ressam Salvador Dali ve Disney işbirliğinde sürrealist bir animasyon yapımına karar verilir ancak bu kısa film, o dönemde tamamlanamaz ve 2003 yılında Walt Disney’in yeğeni tarafından bitirilerek izleyici ile buluşturulur. Destino 2004 yılında Akademi ödüllerinde en iyi kısa film dalına aday gösterilmiş, bunun dışında pek çok film festivalinde alanında en iyisi seçilmeyi de başarmıştır. 6 dakika 32 saniye süren animasyon dalındaki kısa film, hiçbir diyalog içermezken, Dora Luz’ un seslendirdiği aynı isimli Destino adlı parça, film boyunca size eşlik ediyor.
Filmin yapım aşamasına geri dönecek olursak, stüdyo sanatçısı John Hench ve Dali, 17 saniyelik deneme çekimini hazırlarlar fakat proje şirket tarafından durdurulur. O dönemde patlak veren İkinci Dünya Savaşı, etkilerini Disney üzerinde de gösterir ve şirket projeyi maddi açıdan destekleyemeyeceğini bildirerek sonlandırır. 1999 yılında Walt Disney’in yeğeni Roy E. Disney içinde birçok projenin olduğu Fantasia 2000 üzerinde çalışırken yarım kalan hikayeyi gün yüzüne çıkartır ve şirketin Fransız bölümüne çalışmanın bitirilmesi teklifini sunar. Dominique Monféry’in ilk yönetmenlik deneyimi olan kısa film, yaklaşık olarak 25 animasyoncu içeren bir ekip ile birlikte, Dali ve Hench’in taslaklarının çözümlemlenmesi, Dali’nin eşi Gala Dali’nin günlüğünün yardımı ve Hench’in yol göstermeleriyle tamamlanır. Filmin ilk 17 saniyesini, Dali ve Hench’in orijinal görüntü çekimleri oluşturuyor.
Filmin, 57 yılın ardından seyirciyle buluşması çalışmaya ayrı bir eşsizlik katarken sürrealizmin önde gelen isimlerinden Salvador Dali’nin metaforik ayrıntılar içeren senaryosu, filme apayrı bir anlam kazandırıyor. Uçsuz bucaksız çölde genç bir kadının sahneye girmesiyle başlar film. Rüya ve hayal, geçmiş ve gelecek, tam anlamıyla zaman kavramı hikayenin merkezindedir. Saatler durur, yaşam durur artık hiç yaşlanmaz Dahlia. Dans eder zamana meydan okumanın verdiği mutlulukla, ardından sahte olanın yok olmasıyla karşılaşır. Dünya zevklerini, sanatı görür; hazla dolar içi ve dans etmeye devam eder, ettikçe mutlu olur. Ardından eleştirilir, dışlanır, ötekileştirilip kabuğuna itilir. Çıplaklığını, gölgesine sığındığı anlamlarla örter. Hayat tohumu saçar etrafa, aşık olur, zaman yeniden akar ve Dahlia engellerle karşılaşır.
Büyük çoğunluğunu Dali’nin tablolarındaki öğelerin oluşturduğu film, hayata sembolik açılarla bakıyor. Aşkı, zamanı, birlikteliği, medeniyeti düşündürüyor. Ölümü ve yaşamı ele alışı, saflığı temsil eden yapıları ve sürrealizmi ile izleyen her insanda farklı hisleri uyandırması da, bu tarz çalışmaların en güzel taraflarından biri. Her perspektif kendi eşsizliğini doğururken sizler de, düşlemeyi ve Destino’yu hissetmeyi unutmayın.
İyi seyirler.