Bir Türkiye Masalı – 3: Çözümsüzlüğe Doğru Atılan Büyük Adımlar

34- OECD’de bulunan ülke sayısı- sporcunun yarıştığı bir maraton düşünelim. Yarışma bir koşu müsabakası olduğu için herkesin mesafe katetmesi gayet doğal ve sıradandır. Absürt olan nokta ise maratonun yürüyerek kazanabilecek sanılmasıdır. Herkesin koştuğu bir yarışmada yürüyerek kazanılması gayet imkansız ve düşünülmeyecek derecede saçmadır. Önceki yazılarda bahsedildiği üzere Türkiye’nin durumu bundan ibarettir.

Bir eleştiriyi eleştiri yapan faktör ifşa ettiği negatif yönleri düzeltecek, tekrardan düzgün bir şekilde yapılanmasını sağlayacak çözüm önerileri sunmasıdır. Bu yazıda önceden bahsetmiş olduğum yetersiz gelişime çözüm sunmak istiyorum: Eğitim.

Türkiye’nin Eğitime Olan Yatırımı

Sanmak ve zannetmek fiilleri aynı manaya gelmekle birlikte farz etmek veya varsaymak anlamına da gelir. Bir durum hakkında yeterli bilgiye ya da bilince sahip olan kişi veya toplum zannetmez ya da sanmaz. Eğer halk Türkiye’nin ekonomik anlamda geliştiğini zannediyor ve savunuyorsa, bu durum Türkiye’de bir bilinç eksikliğinin varlığını gösterir ve bunun tek ilacı eğitimdir. Fakat ne yazık ki en muhtaç olduğumuz alanda dahi yerimizde sayıyoruz ve hatta geriliyoruz.

http://www.statista.com

http://www.statista.com

Türkiye eğitime 2015 yılında 80 milyar TL bütçe ayırdı. Bu bütçenin 62 milyar TL’lik kısmı MEB’e (Milli Eğitim Bakanlığı) giderken 18 milyar TL’lik kısmı YÖK (Yüksek Öğretim Kurumu) ve üniversite harcamalarına ayrıldı. Yaklaşık olarak 1,7 trilyon TL GSYİH’a sahip olan Türkiye ekonomisi için bu pay %4,7 oranına tekabül ediyor. Diğer ülkelere bakacak olursak eğitime ayrılan GSYİH bazında bütçe dünyada ortalama olarak %5,5 dolaylarında iken bazı Avrupa ülkelerinde %7 civarını olmakla beraber Amerika, Japonya,Fransa ve Almanya gibi gelişmiş ülkelerde %10’nu geçmiş durumdadır. Yani bir ülkenin gelişmişlik seviyesi eğitime verdiği önem ile doğrudan alakadar.

Evet görüldüğü üzere Türkiye eğitim için yeterli miktarda yatırımda bulunmuyor. Fakat çok daha tehlikeli bir durum daha var; eğitime ayrılan bütçenin israf edilmesi ve yanlış alanlarda kullanılması.

Eğitim Alanındaki Dengesiz Bütçe Ayırımı

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yaptığı açıklamada 62 milyarlık MEB bütçesinin %78’lik yani 49 milyar TL’lik kısmının personel ve sosyal güvenlik devlet primi giderlerine ayrıldığını belirtti. Malzeme alımları gibi harcamaları da çıkardığımızda sadece 6 milyar TL gibi bir pay eğitime ekstra yatırım için ayrılmış oluyor. Fakat Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafından yapılan analizde ideal bir derslik düzeni için en az 18,6 milyar TL yatırım gerekiyor. Unutulmaması gereken nokta ise bu sadece derslikler için yapılması gereken bir yatırım. Lakin şu an gelen paranın çoğu personel ve öğretmen giderlerine ayrılıyor. Sadece cüzi miktar bir yatırım öğrenci için ayrılırken, yaklaşık 8 katı kadar bir bütçe 800 bin öğretmen için ayrılıyor. Bunun yanında ise 300 bin öğretmen açıkta bekliyor.

MEB bütçesinden yatırıma ayrılan pay(%)

MEB bütçesinden yatırıma ayrılan pay (%)

Şu an eğitime yapılan yatırımın artırılması gerekiyor bunun için MEB ve diğer eğitim kurumlarının gelen bütçeyi yatırıma çok iyi yönlendirmesi gerekiyor. Günümüzdeki yatırım miktarı ile sadece elimizdeki bozuk olan sistemi besleyip yaşatmaya çalışıyoruz.

Ve Hala…

Tüm bu yanlış politikalara rağmen hala çözüm üretmeye çalışmıyoruz ve hala elimizde bulunan sistemi yarım yamalak değiştirerek çözüme ulaşacağımızı zannediyoruz. Türkiye’de son 11 yılda 13 defa eğitim sistemi değişti. LGS, SBS, OKS, LYS, YGS, ÖSS, TEOG gibi sınav sistemleri sürekli değişirken bununla birlikte müfredat da değişmeye başladı. Sonuç olarak ortaya aklı karışmış öğretmenler ile acaba bu sene hangi sisteme ayak uyduracağım diyen öğrenci kitleleri oluşmaya başladı. Karnesi zayıf geldiği için kendini atanlar, sınav sırasında kalp krizi geçirenler derken şu an yetişen nesil Türkiye’yi gelişmiş ülkeler seviyesine getirecek konumda değil. Çünkü öğrenmiyorlar veya yanlış öğreniyorlar. Bunun neticesi olarak da anlamıyorlar. Gayet doğal…

Yapılması Gereken

Öncelikle Diyanet İşleri Başkanlığı, Kalkınma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı’na yapılan yaklaşık 7 milyar TL’lik (2015) gereksiz yatırımın başta eğitim olmak üzere sağlık alanına yönlendirilmesi gerekir. MEB’deki ücretli öğretmenlere ayrılan bütçe 1,5 milyar TL. Bu kadar öğretmen açığı varken bu ücretli öğretmen miktarı azaltılabilir ve bu kaynak yatırıma aktarılabilir. Yapılacak küçük değişiklikler ile eğitimde yatırıma ayrılan pay %150 oranında değişebilir. Fakat şu an çözümden uzaklaşıyoruz; kapatılan dershaneler, dövülen hocalar, azarlanan öğrenciler, baskın yapılan okullar. Yapılan her hareketle çözümsüzlüğe doğru adım atıyoruz.

Leave a Reply