1944 yılının eylül ayı… Müttefik ordularının Kuzey Afrika’da başlayan yürüyüşleri Normandiya Çıkarması’yla devam etmiş ve Alman sınırına dayanmış, Sovyet orduları ise Nazilere son büyük darbeyi vuracakları büyük bir taarruz için durmadan yığınak yapmaktaydı. Adolf Hitler’in düşlediği “bin yıllık imparatorluk” 2. Dünya Savaşı’nın beşinci yılında artık yerle bir olmak üzereydi. Bu şartlar altında Führer, Batı cephesindeki bütün komutanlarını Wolfsschanze adını taşıyan karargâhına çağırır. 20 Temmuz suikastının yankıları ve kuşkularının sürdüğü bu toplantıda, komutanların silah ve çantalarına el konulur, toplantı sırasında ise her komutanın başına silahlı bir SS dikilir. 2 saate yakın süren toplantı sonucunda Hitler, Ardenler bölgesinde büyük bir saldırı yapılmasını emreder. Bu emir üzerine Genelkurmay Harekât Başkanı General Alfred Jodl tarafından hazırlanan “Noel Gülü” tasarısı Hitler’e sunulur. Tasarı üzerinde yapılan değişikliklerden sonra, saldırı planı “Ren Nöbetçisi” adıyla bizzat Hitler tarafından onaylanır.
“Ren Nöbetçisi” planı, üç ordu tarafından uygulanacak ve bir hafta içinde Müttefikler’in en büyük ikmal üssü olan Antwerp ele geçirilmiş olacaktı. Planda, baskın faktörü ve Müttefikler‘in ezici hava gücünü etkisiz kılacak meteorolojik koşullar çok önemliydi. Bu plan uygulanmaya hazırlanırken, Almanya’nın savaş sanayisi işliyor; V1-V2 füzeleri, denizaltılar, ağır tank ve zırhlı araç üretimi devam ediyordu. Tek sorun, Almanya’nın elinde bütün bu ağır savaş araçlarını çalıştıracak yeterli petrolün olmamasıydı. Hatta durum o kadar vahimdi ki, Hitler zırhlı araçlara 100 km yetecek kadar yakıt dağıtmış, geri kalan yakıtın da ele geçirilen Amerikan depolarından karşılanmasını istemişti. Antwerp ele geçirilirse, elinde petrol bulunmayan Nazi orduları -geçici de olsa- petrole kavuşacaktı. Antwerp’in ele geçirilmesinin diğer önemli tarafı, bu sayede Müttefik ordularının yarıya bölünebilecek ve imha edilebilecek olmasıydı. Belki bu sayede Müttefiklerle ateşkes antlaşması bile yapılabilirdi.
Saldırı hazırlıkları, çok büyük bir gizlilik içinde yapıldı. Hitler’in emriyle -Mussolini’yi tutuklu olduğu Campo İmperatore Oteli’nden kolayca kurtarmasıyla meşhur- gizli operasyonlar komutanı Otto Skorzeny’e Müttefik mevzilerine sızma emri verildi. Bu gizli plana göre iri kıyım, Waffen SS subayı, özel birliğe katılan ve sokak İngilizcesi konuşabilen yaklaşık 30 civarında gönüllü, Amerikan üniformalarıyla cephe arkasına sızacak; köprüleri tutarak ilerleyen Alman kuvvetlerinin ilerlemesini kolaylaştıracak ve kavşaklarda trafik kontrol noktaları oluşturarak Amerikan birliklerini yanlış yollara yönlendirip, karışıklık çıkartacaktı. Ayrıca cepheye 17 zırhlı tümen fark ettirilmeden yığıldı. Amerikan ordusu; iki tarafın da birbirini izlemekle yetindiği, cephedeki sessizliğin ender olsa da keşif kollarının çatışmalarıyla bölündüğü bu ortamda Almanların saldırı hazırlığı yaptıklarıyla ilgili raporları umursamadı. Amerikalılar, olsa olsa yerel çapta bir taarruz bekliyorlardı. Sonunda, saldırı için 16 Aralık 1944 saat 05.30 belirlendi.
16 Aralık sabahı Ardenler’deki yoğun sis tabakası, Alman topçularının mermileriyle delindi. Ardından, dev Königstiger’in başını çektiği zırhlı araçlar ileri yürüyüşe başladı. Almanlar ilk gün cephe hattını birçok yerden yardılar. Takip eden günlerde Alman birlikleri başarıya çok yaklaştı. 50.000 galon yakıt ele geçirdiler. Amerikan cephesini elliden fazla yerde deldiler, bölgedeki kasabaları ele geçirerek ilerlediler. Neye uğradığını şaşıran ve geri püskürtülen Müttefik ordularının toparlanması uzun sürmedi. 23 Aralık günü açan güneşle birlikte Müttefik hava kuvvetleri uçakları havalanma imkânı buldular. Alman tanklarını imha etmeye başlayan uçaklar, aynı zamanda Lufwaffe’ye ait bütün havaalanlarını, Alman ikmal hatları ve depolarını bombaladılar. Bazı Müttefik birliklerinin olağanüstü direnişi ve cepheye yapılan takviyeler sayesinde 29-30 Aralık’ta Alman ilerleyişi tüm cephelerde durduruldu. Müttefikler 3 Ocak’ta, yirmi gün sürecek büyük bir karşı saldırı başlattılar. Donmuş arazilerde, karlı ormanlarda kanlı çatışmalar gerçekleşti. İki tarafta da ağır kayıplar verildi. Müttefikler, iyi savaşan bir düşman karşısında ve çok zor iklim şartlarında saldırılarını yineleyerek Almanlara kaptırdıkları araziyi geri aldılar. 20 Ocak gününden itibaren Almanlar geri çekilmeye başladılar. Alman askerleri, Amerikan topçusunun mermilerinden, donmuş ayaklarına sardıkları çuvallarla karlar içinde sürünerek kaçıyorlardı. Alman tankçıları için durum daha da fenaydı. Amerikan yakıt depolarına ulaşamayan askerler, araçlarını terk edip yürüyerek hatlarına dönmeye başladılar. Almanlar, arkalarından gelen Amerikan askerlerini oyalamak için çocuk yaştaki ya da yaralı, hasta askerleri geride bırakıyorlardı. “Ren Nöbetçisi” saldırısı bozgunla sonuçlanmış, kumarbaz artık oyunu kaybetmişti. Ardenler ise tümüyle yanarak yıkılmış, binlerce ölünün yattığı dev bir mezarlık görünümündeydi. Artık Hitler’in intiharına ve Berlin’in düşmesine yüz gün gibi bir süre kalmıştı.
Ardenler Taarruzu, Almanların Ren engelini aşmak için ellerindeki son ciddi gücün de boşa harcanmasıyla sonuçlandı. Müttefiklerinin aleyhine olan ve ilerlemelerini büyük ölçüde yavaşlatan aşırı yıpratıcı mevzi savaşı, yerini batıdaki Alman savunmasının hızlı çöküşüne bıraktı. Aralık ve ocak ayı sonunda verilen zayiatın çokluğu, Amerikalıları Berlin’i Ruslara bırakma fikrine yöneltti. Ruslar, Berlin Muharebeleri’nde yaklaşık yüz bin kayıp verdiler. Berlin’i Ruslara bırakma fikri, aynı zamanda savaş sonrası Avrupa haritasının belirlenmesinde de etkili oldu. Sonuçları ve etkileri yönüyle, Ardenler Taarruzu’nun 2. Dünya Savaşı’nın dönüm noktalarından biri olduğu reddedilemeyecek kadar aşikâr.
[box_light]Kaynakça[/box_light]
Mehmet Tanju Akad, Hitler’in Son Kumarı: Ardenler Saldırısı, Serenti, 4 Kasım 2012. http://www.serenti.org/hitlerin-son-kumari-ardenler-saldirisi/
Tunca Örses ve Mehmet Tanju Akad, Hitler’in Son Kumarı, NTV Tarih, 2013, 56-63.