Evrenin algoritmasını birtakım disiplinler kullanarak çözümlüyoruz. Hazıra konduğumuz bu kozmosta; onu, içindekileri ve mekanizmasını anlayabilmek için matematiği, fiziği, kimyayı ve bilumum alanları inşa ediyoruz. Sonra bu zeminler üzerine mühendislik bilgisini ekliyor ve evreni, işleyişini anlamlandırabileceğimiz bir soyut şehir hologramına dönüştürüyoruz. Bu sayede her şeyin bilgisine ulaşıyoruz. Doğru bilgi veya yanlış bilgi… O kısım hiçbir zaman neticelenmiyor. Bilgi ve insan ebedi bir satranç oyununun iki tarafında sonsuz bir eli oynuyorlar. Aslına bakarsanız böylesi çok daha iyi; çünkü oyunun neticelenmesi yaratıcılık barındırmıyor. Biz ne kadar oyunun içindeysek o kadar hamle yapma şansımız oluyor. Ama oyundan bahsetmişken, evren sadece koyduğumuz kurallar ve ürettiğimiz teorilerden ibaret değil. İnşa ettiğimiz hologram şehrin göze hitap edip etmediğini, bize evimizde gibi hissettirip hissettiremediğini sorguluyoruz kimi zaman. Çünkü bir bilgisayarın işletim sistemi en basit tabirle 0 ve 1 varyasyonlarından oluşsa da, insan bundan biraz daha komplike bir yaşam formu. Fizik ve kimya ile doyuramadığı bir başka tarafı olduğunu fark ettiği andan beri edebiyatı, tiyatroyu, resmi ve müziği sürmüş oyun sahnesine.
Eh her strateji oyununda olduğu gibi bizim oyunumuzda da bazı hamleler diğerlerinden daha elzem ve daha yaygın kullanıma sahiptir. Misal kelimeler… Dante’nin ölümsüz üçlemesine de, mezar taşlarındaki dörtlüklere de, şarkılara da söz olan ve günlük hayatın dahi akışını sağlayan; kelime hamlesi. Belki Prometheus’un ateşi, insana getirmesiyle insanlık tarihinin en büyük icadı ve engellenemeyecek olan gelişimi başladı sanıyoruz; ama asıl ateşin, kelimelerin icadıyla doğduğunu düşünüyorum ey evren vatandaşları! Öyle bir ateş ki doğduğu günden beri yanıyor alev alev. Kimimizin kelimelerle arası iyi değil biliyorum. Kimimiz de kelimelerle yatıp kalkıyor, koynunda sözlükler büyütüyor. Ama her halükarda, içinde yuvarlandığımız evrende, sesli veya sessiz iletişimin, hatta belki kendi kendimizle olan iletişimin bile kilit noktası, kelimelerdir. Ve efendim kelimeler çok güzeldir, ve dahi art niyetsiz bir şekilde diyebiliriz ki “bazı kelimeler çok güzeldir”.
Nice güzel fikirde olduğu gibi bu noktada da aklın yolu bir düşmüş ve kelimelerin güzelliği karşısında bazılarımız gibi kayıtsız kalamayan Banu ve Onur Ertuğrul çifti, Lûgat 365 projesine imza atmışlar. İyikafa isimli dijital strateji ajansının kurucusu Onur Ertuğrul’un Twitter, Facebook ve Instagram hesapları üzerinden her gün bir kelime paylaşarak çıktığı bu yolda şimdi; online satış yaptıkları bir internet siteleri, Galata’da bu güzel kelimelerin birçok eşya üzerine yapılmış uygulamalarının olduğu ürünlerin satıldığı bir Lûgat 365 Güzel Kelimeler Dükkanı ve geçtiğimiz ay çıkan aynı isimli bir kitapları mevcut. İşin tasarım kısmı ile Banu Ertuğrul ilgilenmiş ve beraber mevcut kelimelerin seçimlerini yapmışlar. Tabii ki de zengin bir kaynak yelpazesinden yararlanmayı ihmal etmemişler. Osmanlıca lûgatı, Kubbealtı Neşriyat’ın yayınları, Sevan Nişanyan’ın yazdığı etimoloji sözlüğü bunlardan sadece birkaçı.
Meraklılarımız hemen “Neden?” diye sormuşlar,
“Bu kelimelerin güzelliklerinden özellikle gençler bihaber. Önce bu kelimelerin reklamını yapalım diyerek başladık. Kelimeleri görünür kılmak istedik. Ürün yapmak bu işin özellikle gençler üzerinde popülerleşmesi için elzemdi. Hayatın içine o güzel kelimeleri sokmak gayesiyle yola çıktık. İnsanlar üzerlerinde taşısınlar, bir parçaları olsun”
bir röportajında böyle bir cevap vermiş Onur Ertuğrul.
Lûgat 365’in kitap versiyonunun girişinde ise hallerini kendilerince pek güzel anlatmışlar.
Can Yayınları’ndan çıkan kitap formunun ciltlemesi ise özel hasırımsı bir kumaş ile yapılmış ve tabii ki bunun da bir manası var.
Denilene göre en çok tercih edilen kelimeler “hissikablelvuku, gıybet, eyvallah ve ümitvar” imiş. Kendilerini tebrik ediyor darısı diğer kelimelerin de başına diyoruz.
Pek yakında Güzel Kelimeler Kahvesi de geliyormuş, kahveseverlere muştu olsun.
Bu pek hoş ve vefalı projeyi takip etmek, eleştiride bulunmak veyahut katkıda bulunmak için takip edebileceğiniz adresleri de aşağı bırakalım ki yolunuzu kaybetmeyiniz.
Sizin için yazıya güzel bir kelime ile son verelim ki niyetimizle yaptığımız uyuşsun.
Kaynakça