YazarHamid İncidelen

Bilkent Senfoni Orkestrası Mahler’den Sıra Dışı Bir Eser İcra Etti

Bilkent Konser Salonu, 8 Nisan akşamı Gürer Aykal’ın şefliğinde Gustav Mahler’in Sol majör tonda bestelenen Dördüncü Senfoni’sini çaldı. Şef Aykal’a Bilkent Senfoni Orkestrası’nın emektar üyesi İrina Nikotina konzertmeister olarak eşlik ederken, eserin dördüncü ve son bölümü için Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçısı Seda Ayazlı soprano olarak sahneye çıktı. Konserin teması “Cennette Hayat” olarak belirlenmişti,
Devamı

BSO Konuğu Macar Müzisyenler Haydn ve Mozart’tan Çaldı

Cumartesi akşamı Bilkent Konser Salonu iki seçkin Macar müzisyene ev sahipliği yaptı. Orkestra, ilk olarak akşamın ilk konuğu Zsolt Hamar şefliğinde Haydn’a ait “Askeri” adıyla da bilinen 100 numaralı senfoniyi çaldı. Salt çalgıya dayalı müziğin en opera gibi sözlü müzik türleri kadar etkileyici olabileceğini ortaya koyarak müzik tarihinin köşebaşındaki yerini sağlamlaştıran Joseph Haydn’ın sol majörde
Devamı

İkonakırıcı Dönemde Bizans Sanatı: İstanbul’dan İki Örnek

Türkçeye “ikonakırıcılık” olarak çevirilen iconoclasm kelimesi, Yunanca “resim” anlamına gelen eikōn ile yine aynı dilde “kırmak” manasına gelen klan kelimesinin bir araya getirilmesiyle türetilmiştir. Kelimenin farklı kontekslerde farklı kullanım alanları vardır. Her ne kadar “ikona kırıcı” anlamına gelen iconoclast tabiri birincil olarak yerleşik fikir, düzen veya inanışları eleştiren veya ihlal eden kişileri veya kurumları tanımlamak
Devamı

“Cihangir’in Rüyası” bize ne anlatıyor?

Bu yazının odaklandığı obje, Babür dönemi Hindistan’ından Ebü’l Hasan adlı bir ressamın elinden çıkmış, 24 santime 15 santim boyutundaki bir sanat eseri. Görece küçük olsa da fazlasıyla detay barındıran bu eser 1620’lere tarihlendiriliyor. Minyatür, Babür hükümdarı Cihangir’in rüyasını resmediyor. Eserin alt kısmında görünen yer kürenin üzerinde birbirine sarılmış iki kişi göze çarpıyor: Sağda heybetli ve tombul
Devamı

Matrakçı Nasuh: Çok yönlü bir Osmanlı aydını

“Bir misafirhanedür âlem, bu halk ehl-i sefer Çok ikamet kasdın itme bunda, ey dil, kıl hazer”  “Matrakçı Nasuh”, işitilince kulağa acayip gelmemesi pek mümkün olmayan bir isim. Bu da, sözlükte ikinci anlamı “eğlenceli, gülünç, hoş” olarak verilen “matrak” kelimesinin lakap olarak kullanılmış olmasından kaynaklanıyor olsa gerek. Lakap, 16. yüzyılda Osmanlı topraklarında yaşamış olan Nasuh bin Karagöz
Devamı

Scorsese Tipi Kara Komedi -2: The King of Comedy

Yazı dizisinin ilk kısmına bu linkten ulaşabilirsiniz. Martin Scorsese’nin kara komedi filmlerinin çıktıkları dönemde hak ettikleri değeri görememe gibi kötü bir huyu var. 1982 yapımı The King of Comedy de bu furyanın bir parçası. Chicago Sun-Times’da 36 yıl boyunca film eleştiren Roger Ebert’in hakkında “Gördüğüm en yavan, can sıkıcı, sakat filmlerden biri. Scorsese’nin elinden çıkmış
Devamı

Scorsese Tipi Kara Komedi -1: After Hours

Paul adlı ana karakterin ardı arkası kesilmeyen gülünç aksiliklerin pençesinde harcadığı kabus gibi bir gecesini konu alan After Hours, Martin Scorsese’nin 1982 yapımı The King of Comedy’nin ardından yönettiği “kara komedi” türündeki ikinci filmidir. Bir şirkette bilgi işlemci olarak çalışan Paul Hackett iş çıkışı bir kafeye uğrar. Önündeki masada oturan Marcy adlı bir kadınla o
Devamı

The Matrix, Yeşil ve Tonları -2: Alternatif Teoriler

Bu yazı dizisinin ilk bölümüne bu linkten ulaşabilirsiniz. Wachowski Kardeşlerin yazıp yönettiği 1999 yapımı The Matrix’te yer alan birçok obje ve temanın neden yeşil ve tonları ile renklendirilmiş olduğu ile ilgili akla ilk gelen teoriler “The Matrix, Yeşil ve Tonları -1: Teoriler” adlı yazıda işlenmişti. Biraz da alternatif teorilere göz atalım. Bilişim sektörünün ilk yılları olan
Devamı

The Matrix, Yeşil ve Tonları -1: Teoriler

  Wachowski Kardeşlerin yazıp yönettiği 1999 yapımı The Matrix’te ilk sahneden son sahneye kadar izleyiciye yeşil rengin ağırlığı hissettirilir. Yeşil rengin kullanıldığı ilk imaj olarak, filmin hemen başında görünen ve ekranda kaymakta olan yeşil yazı karakterlerinin bulunduğu “dijital matris yağmuru” akla gelir. Film boyunca sık sık karşımıza çıkan bu “yağmur”, Matrix’i oluşturan kodları ve Matrix’in sanal
Devamı

Andronikos’un Kahramanlığı

Bilge Karasu’nun ilk baskısı 1970’de yapılan Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı adlı öykü kitabının baş karakteri olan Andronikos, Bizans İkonoklazmı (İkonakırıcılık) dönemine şahitlik etmiş genç bir keşiştir. İmparatorluğun baskısıyla tasvir içeren her türlü ikona veya heykele karşı tam anlamıyla bir savaş ilan edilmesi, o döneme dek kutsal kabul edilen İsa, Meryem veya azizlerin suretlerinin devlet eliyle
Devamı

Thomas More’un Voltaire Üzerindeki Etkisi: Candide’de Ütopik Esinlenmeler-3

16. yüzyılda yaşamış İngiliz Sir Thomas More’un Utopia‘sı kurmaca bir eser olmasının yanı sıra yazarın siyaset felsefesi konusundaki doktrinlerini de içeriyordu. Kendisi sıkı bir Roman Katolik olan, hatta kral Sekizinci Henry’nin isteği üzerine Protestanlığın lideri sayılan Martin Luther’in tezlerini sertçe eleştiren bir kitap da kaleme almış olan More’un tahayyül ettiği toplum düzenini betimlediği Utopia‘da din
Devamı

Thomas More’un Voltaire Üzerindeki Etkisi: Candide’de Ütopik Esinlenmeler-2

İlk nüshası 1516’nın sonlarında günümüzde Belçika sınırları içinde kalan Louvain şehrinde görülen Utopia, Latince aslından 1550’de Fransızca’ya, 1551’de ise İngilizce’ye tercüme edilmişti. Fransız Aydınlanması’nın önde gelen figürlerinden olan Voltaire’in, 1759 tarihli eseri Candide, ou l’Optimism’i kaleme alırken Thomas More’un ütopyasından etkilendiğini edebiyat tarihçileri kuvvetle muhtemel görüyor. Voltaire’in eserinin ana karakteri Candide, Vestfalya’da doğar. Çocukluğunu beraber geçirdiği, kendisi için tutulmuş eğitmen Pangloss’tan Leibniz
Devamı

Akatsuki/Şafak: CerModern’de Japon Kültürü Kuşağı!

Yaşayan Japon sanatçıların geleneksel ve çağdaş eserlerinin derlendiği Akatsuki/Şafak adlı sergi, 9 Nisan’da bir konser ile açılışını yaptı ve  26 Nisan’a kadar CerModern’de ziyaret edilebilir. Yaklaşık 100 eserin yer aldığı bu organizasyon hem heykel, kaligrafi, fotoğraf, resim veya seramik gibi evrensel çalışmalara, hem de origami, haiku veya tanka gibi Japon kültürüne özgü eserlere ev sahipliği yapıyor. Barındırdığı
Devamı

Thomas More’un Voltaire Üzerindeki Etkisi: Candide’de Ütopik Esinlenmeler-1

“Ütopya” sözcüğü Yunanca’da hem “mükemmel yer” hem de “var olmayan yer” anlamına gelmektedir. İngiliz hümanist Thomas More’un, Atlantik ortasındaki kurgusal bir ada toplumunu tarif ettiği Ütopya adlı kitabın 1516’da yayınlanmasıyla bu kavram kullanıma girmiştir. More’dan esinlenen birçok yazar kendi ütopyasını yaratmaya koyulmuş, oluşturdukları hayali evren kimi zaman yeryüzündeki cenneti hedefleyen liderlere de tesir etmiştir. Ütopik
Devamı

Montaigne’in Kaçışları

Kaçış, çoğu zaman mevcut durumu değiştirmeye kudret yetiremeyen entelektüellerin bunalım içerisinde tercih ettikleri bir çözüm mekanizmasıdır. Ancak, bu mekanizmanın işleyiş prensibinin her entelektüelde aynı şekilde işlemesi mümkün değildir. Aynı yazarın dahi; çeşitli kaçış hikayelerinde farklı süreç ve motivasyonlar gözlemlemek mümkündür. Lise edebiyat kitaplarının meşhur tabiriyle; “deneme türünün kurucusu” olarak tanıdığımız Michel de Montaigne, son derece
Devamı

Genco Erkal vs. BSO

Böyle bir karşılaştırma yapmak mümkün mü? Mümkün olduğunu düşünenler için, 21 Şubat akşamı Bilkent Konser Salonu’ndaki program pek çok şey ifade ediyor olmalı. Zira enstrümanları başındaki Bilkent Senfoni Orkestrası’nın 8 üyesine, tiyatro duayeni Genco Erkal’ın anlatıcı rolünde eşlik ettiği Askerin Öyküsü; bu türden bir kıyas için bulunmaz bir ortamdı; her ne kadar ben işin kolayına kaçıp, böyle bir
Devamı

Katip Zebercet’in Silikliği

Meşhur Anayurt Oteli’nin zavallı katibinden bahsediyoruz. Yazarın “Orta boylu denemez; kısa da değil. Askerliğindeki ölçülere göre bir altmış iki, kilosu elli dört.” olarak tarif ettiği, çevresiyle iletişim kuramayan, güçsüz, biçimsiz, bakımsız ve kararsız bir karakter Zebercet. Ömrü boyunca sevgisizliğe mahkum kalmış, Perşembe gecesi gecikmeli Ankara treni ile gelen kadının otelde bir gece geçirip ayrılması üzerine içinde “gerçek sevgiyi
Devamı

Out Among the Stars: Johnny Cash’in Saklı Şarkıları

Country denince akla gelen ilk isimlerden biridir Johnny Cash. Etkileyici ses tonu, sade tarzı, çalkantılı hayatı ve politik duruşuyla son yüzyılın en hatırı sayılır müzisyenleri arasında yer bulabilmiş olan Amerikan müzisyen Johnny Cash’in, nam-ı diğer “siyah giyen adam“ın, şimdiye dek gün yüzüne çıkmamış kayıtlarının bulunduğu “Out Among the Stars” geçtiğimiz aylarda müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Johnny Cash’in, 80’lerin
Devamı

Cannes Ödüllü ‘Leviafan’ İzleyiciyle Buluşuyor

“Leviathan’ı çengelle çekebilir misin, dilini halatla bağlayabilir misin? Burnuna sazdan ip takabilir misin, kancayla çenesini delebilir misin? Yalvarıp yakarır mı sana, tatlı tatlı konuşur mu? Seninle antlaşma yapar mı onu ömür boyu köle edesin diye? (…) Onun kolları, bacakları, zorlu gücü, güzel yapısı hakkında konuşmadan edemeyeceğim. (…) Aksırması ışık saçar, gözleri şafak gibi parıldar. Ağzından alevler fışkırır, kıvılcımlar saçılır. Kaynayan kazandan, yanan
Devamı

BSO ve İki Konuk Usta

  Bilkent Üniversitesi’nin özgün bir sanat ve eğitim projesi olarak 1993 yılında kurulan Bilkent Senfoni Orkestrası (BSO), 13 Aralık 2014 akşamı Alexander Markov ve Stefan Sanderling’i konuk etti. İkili; Mahir Cetiz, Niccolo Paganini ve Jean Sibelius’un eserlerine hayat verdi. Ülkemizde hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip olan keman ustası Markov ve bütün üyelerinin müzikle iç
Devamı

Coen Biraderler “Hail, Caesar!” ile Geri Dönüyor!

Hollywood’un meşhur yönetmen ve senaristlerinden Ethan ve Joel Coen, “Hail, Caesar!” adlı bir komedi filmini 2016 başına yetiştirmeyi hedefliyor. Yıllarca rafta bekleyen projenin çekimlerine “Burn After Reading”, “True Grit”, “A Serious Man” ve “Inside Llewyn Lewis” gibi filmlerin araya girmesi dolayısıyla bir türlü başlanamamıştı. The Hollywood Reporter’in haberine göre Kasım’ın ikinci haftasında çekimleri başlayacak olan film, 1950’lerde Hollywood’da
Devamı

Müzikal Nedir?

“Müzikal” kelimesini etimolojik manada incelediğimizde; müzikle ilgili, içinde müzik ögeleri barındıran gibi anlamlar ile karşılaşırız.  Bir sahne ve gösteri sanatı türü olarak; kendisine özgü bir olay örgüsü barındıran, müzik, dans ve diyalogların olaylarla bütünleştiği duygusal veya eğlendirici sahne gösterisi ya da film şeklinde tanımlanabilecek olan müzikal ise “müzikal film” ve “müzikal tiyatro” adı altında iki ana formu
Devamı

Harput’taki Ahmet Bey Camii Efsane Oluyor

Kitabesi kaybolmuş bir camiden bahsediyoruz. Hakkında bilgi bulmak pek kolay değil. Tarihi kaynaklarda adına ilk defa 1500’lerin sonunda rastlanan bu yapının Osmanlılar’ın sancak beylerinden Karaçinzâde Ahmet Bey tarafından 1515’te dikildiğini söyleyen de var; 1500’lerde Akkoyunlu Ahmet Bey tarafından yapıldığını iddia eden de. Daha da gerilere gidip 7. yüzyılda Harput’u ele geçiren Araplar tarafından inşa edildiği
Devamı

There Will Be Blood: Hırsın Yontulmamış Hali

Upton Sinclair’in “Oil!” adlı romanından uyarlanan 2007 tarihli There Will Be Blood (Kan Dökülecek) adlı film, Hollywood’un son yıllarda muzdarip olduğu senaryo sıkıntısından ötürü edebî eserlere sarılma furyasının tipik ürünlerinden biri olarak görünse de -yönetmenin özgün yorumunun da etkisiyle- bu kategorideki eserlerden fersah fersah uzakta olduğunu ilk bakışta belli ediyor. There Will Be Blood dışında
Devamı

Brazil – III: Neden Distopya Üçlemesi’nin En İyisi?

Terry Gilliam’ın Brazil’i, her şeyden önce yönetmenin “Distopya Üçlemesi”nin ilk halkasıydı. Brazil ile başlayan On iki Maymun (Twelve Monkeys) ile devam edip ülkemizde 2014’te vizyona giren Sıfır Teorisi (The Zero Theorem) ile son bulan bu üçlemede Gilliam’ın tedricen çıtayı alta çektiği eleştirmenler tarafından sık sık dillendirilmiş bir gerçek. Üçlemeyi ele alan ve Altyazı’nın Mayıs sayısında
Devamı

Brazil – II: Filmi “Distopya” Yapan Ne?

Bilim-kurgu yazarı John Scalzi’nin “distopik bir hiciv” olarak tarif ettiği 1985 yapımı Terry Gilliam yapıtı Brazil, yalnızca Scalzi tarafından değil, birçok film otoritesi tarafından “distopya” kategorisine sokulmaktadır. Peki Brazil’i “distopik” yapan özellikler nelerdir? İlk olarak 1868’de, İngiliz hükümetinin İrlanda toprak politikalarını eleştirdiği konuşmasında John Stuart Mill tarafından kullanılan “distopya” kavramı, genel olarak ütopik bir toplum
Devamı

Brazil – I: Bir “Totaliter Bürokrasi” Örneği

İngiliz yönetmen Terry Gilliam’ın elinden çıkan 1985 yapımı film Brazil, hayali bir evrende bürokrasi yoluyla vatandaşlarını baskı altına alan ceberut bir otoritede görev yapan üst düzey bir devlet memurunun bürokrasinin işleyişindeki aksaklıklarla imtihanı ve despotik rejimin katı muhalifi bir kıza olan ironik aşkını konu alıyor. Jonathan Pryce ve Robert de Niro gibi iki usta oyuncunun
Devamı

BSO’da Efsaneler Bir Arada

Kurulduğu sene olan 1993’ten bu yana “Bilkent” markasının değer kazanmasında büyük bir katkı sahibi olan ve Türkiye’nin ilk özel, akademik ve uluslararası sanat topluluğu olma özelliğini taşıyan Bilkent Senfoni Orkestrası (BSO), hem klasik müzik sevenlerin beğenisine hitap ederken hem de klasik müzik beğenisinin yaygınlaşmasında, hiç şüphesiz, oldukça önemli bir rol üstleniyor. 19 Nisan 2014 akşamı
Devamı

Shadow of Forgotten Ancestors: Sergei Parajanov’un Sinema Dili – 2

Ermeni asıllı Sovyet yönetmen Sergey Parajanov’un kendisine uluslararası bir itibar kazandıran 1964 yapımı Shadows of Forgotten Ancestors (Tini Zabutykh Predkiv), Karpat dağlarında bir Hutsul köyünde geçen bir aşk hikayesini konu alıyor. Ukraynalı yazar Mykhailo Kotsiubynsky’un aynı adlı romanından uyarlanmış olan filmde temel olarak babasının katilinin kızı olan Marichka’ya aşık olan Ivan’ın öyküsü anlatılıyor. Karpatlar’ın köy
Devamı

Sayat Nova: Sergei Parajanov’un Sinema Dili – 1

Ermeni yönemen Sergei Parajanov’un 1968 senesine ait Sayat Nova adlı film –İngilizce dağıtımının yapıldığı ülkelerde The Color of Pomegranates (Narların Rengi) – 18. yüzyılda yaşamış olan ve Sayat Nova (Türkülerin Kralı) unvanıyla bilinen Ermeni Ozan Harutyun Sayatyan’ın hayatını sembolik ve sıradışı bir üslup ile inceleyen bir yapıt. Parajanov’un filmin başına eklediği nota göre “Bu filmin
Devamı

Serçelerin Şarkısı: Majid Majidi’nin Sinema Dili – 3

İranlı yönetmen Majid Majidi’nin Serçelerin Şarkısı (Avaze gonjeshk-ha) adlı yapıtını incelemeden evvel, yönetmenin neredeyse bütün filmlerinde öne çıkan ortak özelliklerini sıralamak istersek, bunları beş maddede özetleyebiliriz: Olumsuz ögeleri dahi rahatsız edici bir karaktere büründürmeden anlatması; insan doğasının özüne ait duyuları saf bir dille ve metafizik birikime de referans vererek aktarması; izleyen aşağı yukarı herkesin anlayabileceği basit ama etkili
Devamı

BSO’dan İlklerin Gecesi

14 Aralık akşamı Bilkent Senfoni Orkestrası –biri Türkiye’de ilk kez olmak üzere- üç eseri ilk defa seslendirdi. Usta Şef Gürer Aykal’ın yönettiği programda Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Klasik Gitar Anasanat Dalı öğretim üyesi Kağan Korad da gitarı ile orkestraya eşlik etti. Orkestra ilk olarak Midas’ın Kulakları ve Çeşmebaşı adlı  orkestral süitleri ile
Devamı

Cennetin Çocukları: Majid Majidi’nin Sinema Dili – 2

Orijinal adı ile Bacheha-ye Aseman (Göğün Çocukları), İran dışındaki ülkelerde gösterime girdiği ismi ile Children of Heaven (Cennetin Çocukları), İranlı yönetmen Majid Majidi’nin 1997 tarihli üçüncü uzun metrajlı filmi. 1999 Akademi Ödülleri’nde “En İyi Yabancı Film” dalında Oscar adaylığına sahip olan film, bu sıfatı kazanmış ilk İran filmi olarak gözümüze çarpıyor. Ödülü Roberto Benigni’nin La vita è bela (Hayat Güzeldir) filmine
Devamı

Cennetin Rengi: Majid Majidi’nin Sinema Dili – 1

“(Ey mü’minler! Deyiniz ki, bizim boyamız) Allah’ın boyasıdır. Allah’ın boyasından boyası daha güzel olan kim vardır? Ve bizler ancak ona ibadet edenleriz.” (Bakara Suresi 138.ayet) Rang-e Khoda (Tanrı’nın Rengi) İran sinemasının başarılı yönetmenlerinden Majid Majidi’nin İran dışındaki ülkelerde The Color of Paradise (Cennetin Rengi) adıyla gösterime giren 1999 yapımı dördüncü uzun metrajlı filmidir. Tahran’da yatılı
Devamı

Breaking Bad: Yoldan Çıkaran Bir Kimyasal Tepkime

“Chemistry is the study of transformation” 50 yaşına basmış, lisede kimya öğretmenliği yapan, ek iş olarak otomobil yıkayan, orta sınıf bir Amerikan ailesine mensup Walter Hartwell White, bir gün kanser olduğunu öğrenir.  Ev ekonomisine katkı yapmak adına internetten öteberi pazarlayan eşi Skyler, koltuk değneklerine mahkum oğlu Walter Jr. ve doğacak kızı Holly’e kendisi öldükten sonra
Devamı