Özellikle günümüzde bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz ve birçoğumuzun kendinde olmasını istediği olağanüstü bir özellik düşünce okuma. Bilim tarihinde ilk kez iki canlı zihninin birbirine bağlanarak beraber hareket etmesi sağlandı. Laboratuvar ortamındaki iki farenin fiziksel olarak beyinlerinin bağlanması suretiyle gerçekleşen olayda, farelerin birbirlerinin düşüncesini okumayı başardığı kaydedildi.
Duke Üniversitesi sinir bilimcisi Miguel Nicolelis ve ekibi tarafından gerçekleştirilen deneyde iki farenin beyni arasında bilgi aktarımı yapıldı. Scientific Reports dergisinde yayımlanan ve ayrıca bilim adamları tarafından da büyük destek gören proje sayesinde, gelecekte beyinlerin bilgisayar ağları gibi bir araya getirilebileceği ve sinirsel faaliyetlerin elektonik sinyallere çevrilebileceği konusunda umutlanmak mümkün.
Deneyin nasıl yapıldığı sorusuna gelirsek; ilk aşamada fareler, belirli bir ışık yandığı zaman önlerindeki iki butondan birine basması gerektiği şeklinde eğitildi ve ardından farelerin beyinleri birbirine saç teli kalınlığındaki elektotlarla bağlandı. İkinci aşamada farelerden biri “kodlayıcı”, diğeri ise “kod çözücü” olarak işaretlendi. Kodlayıcı fareye verilen görev, sinyal aldığı zaman önündeki butona basması şeklindeydi. Kodlayıcı fare bu görevi yerine getirirken, beynindeki elekriksel faaliyet bir sinyale dönüştürüldü ve elektrotlar sayesinde bu sinyalin kod çözücüye aktarımı sağlandı. Aktarımdan sonra kod çözücünün de önündeki butona bastığı gözlemlendi. Bu durumun beyinler arasındaki iletişimden kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamak için, özellikle kod çözücüye herhangi bir ışık sinyali verilmedi. Kod çözücünün elektrottan gelen sinyalle butona basması gerektiğini anlaması sağlandı ve yüzde 64-72 arasında başarı sağlandı. Bu tesadüfi görülemeyecek kadar yüksek oranda bir başarıydı. Deneyin başarısındaki önemli faktörlerden biri ise ödül faktörüydü. Farelerin görevlerini yerine getirmesi halinde, ödül verildi ve böylece fareler kendilerine verilen görevi yapmaya daha istekli oldular. Sonuç olarak da daha başarılı sonuçlar elde edildi.
Her geçen gün doğayı ve bedenimizi daha iyi anlamamız için çalışan bilim adamları, bu deney sayesinde önemli bir adım attılar. Kısaca özetlemek gerekirse, bu deney bilgiyi beyinden alıp yorumlamayı ve başka bir beyine aktarmayı içeriyor ve bu oldukça zor bir süreç. Fakat deneyin çok basit kaldığını düşünen bilim adamları da mevcut. Örneğin Pittsburgh Üniversitesi’nde sinir bilimi profesörü olan Andrew Schwartz deneyin sadece evet/hayır seçeneklerini değerlendirmeye aldığını belirtti. Nicolesis ise basit şeylerin bizi daha büyük sonuçlara taşıyabileceğini ve bu basit deneyin Schwartz’ın 15 yıldır kullandığı paradigmayı tanımladığını savundu. Ben de Nicelesis’in düşüncesinde haklı olduğunu düşünüyor ve basit buluşların daha yararlı olabileceği düşüncesine katılıyorum.
Kaynak:
http://www.reuters.com/article/2013/02/28/us-science-brain-mindmeld-idUSBRE91R0U620130228