Citröen’ in 2004 güzünde piyasaya çıkararak kompact orta sınıfa girmesini sağlayan birinci nesil C4, Citröen Xsara’nın helefi olarak tasarlanmıştı. Mekanik olarakta Peugeot 307 ile oldukça benzerlik gösteriyordu. 2004 yılında kompact sınıftaki marka sayısı düşünüldüğünde Citröen oldukça cesur bir hamle yapmakla kalmamış büyük bir başarıya da imza atarak belirli bir alıcı kitlesi oluşturmuştu. Model gerçekten de o kadar başarılıydı ki 2005 Avrupa yılın aracı seçimlerinde birinci olan hibrit Toyota Prius’un ardından ikinciliği almıştı. “Exclusive” donanım paketiyle birlikte gelen şerit ikaz sistemi tarzında sistemlerse 2004 yılının şartlarında Citröen’in C4’le birlikte ne kadar cesur hamlelere imza attığına bir kez daha ortaya koyuyordu.
İlk jenerasyon C4 hatchback, sedan ve coupe şasi formlarıyla satışa sunulurken 2010 yılında coupe versiyonun artık satışa sunulmayacağı açıklandı. Çünkü bu tarihten sonra Citröen yeni bir pazarlama stratejisi izleyerek coupe formundaki modellerini “DS” adı altında pazara sürmeye başladı. Böylece C3, C4, C5 modelleri DS arması altında, coupe formlarında, kendilerine yeni bir kimlik kazandılar. Böylece ikinci jenerasyon C4 sadece hatchback ve Çin pazarı için üretilen sedan formunda piyasaya çıktı. Ancak yeni DS ürün gamına ve birçok yeni modele rağmen 2010 yılından itibaren Citröen’in pazar payı düşüşe geçti. 2010 yılında %6.03 olan pazar payı 2015 yılında %3.87’lere kadar indi.
Bugün test konumuz C4 ise 2011’de piyasaya çıkan ikinci jenerasyon C4’ün makyajlı versiyonu. Model geçtiğimiz yıl makyajlanmasına rağmen bu ön tasarım bize de fazlasıyla farklı geliyor çünkü bu günlerde yolda gördüğünüz makyajlı C4 sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. İş böyle olunca makyajlı C4’ün nasıl olduğu daha büyük bir merak konusu haline geliyor. Hep beraber yeni C4 ile yaptığımız testimizin ayrıntılarına geçelim.
Tasarım
Dış tasarımda; birinci nesil C4’ün keskin hatlarını ,halkın tabiriyle ateş eden hatlarını, bu modelde görmek ne yazık ki mümkün değil. Citröen ikinci jenerasyon C4 ile o kadar klasik hatlara gitmiş ki makyajlı versiyonla birlikte bu hatları biraz daha spesifik ve modern hale getirmeye çalışmış.
İç tasarımda; bir Fransız modele göre iyi bir kabin sizi karşılıyor. Ancak VW Golf’teki gibi derli toplu bir kabin olduğu da soylenemez. Sürüş pozisyonu sınıf standartlarında iken isteğinize göre ayarlanabilen gösterge tablosu aydınlatması şık bir ayrıntı olarak karşımıza çıkıyor.
Kullanılabilirlik
Konu günluk kullanım olduğunda C4’ün gayet başarılı olduğunu ne kadar söylesek azdır. Model yakıt tüketimi konusunda fazlasıyla cimri ve yumuşak süspansiyonlarıyla sizi yormayan bir kullanım sunuyor. Süspansiyonlarda kullanılan torsiyon çubuğu onu gerçek bir sürücü otomobili olmaktan çıkarmasa da fazlasıyla yumuşak süspansiyonlar kesinlikle çıkarıyor ve onu rakipleri Golf, Focus gibi modellerin yanında sürüş anlamında oldukça geride kalmasına sebep oluyor. Ancak bu sınıfta dizel otomatik araç alan günluk kullanıcıların beklentileri düşünülduğünde C4 bir binici arabasi olmaktan hiç de uzak değil.
Sürüş
Motor ve Aktarma
Makyajlı C4 Türkiye’ye sadece dizel motorlarla geliyor. Citröen size seçim şansı tanımadan manuel modellere 1.6 HDI 92 beygirlik üniteyi koyarken, otomatik almanız durumunda test aracımızda olduğu gibi 1.6 dizel 120 beygirlik üniteye yer veriyor. 1.6 dizel motor geçtiğimiz yıllarda PSA grubunun birçok modelinde yer alarak artık kendini kanıtlamış olsa da şanzıman için aynı şeyi söyleyebilmek çok zor. Özellikle modelin Golf gibi kusursuz çalışan otomatik şanzımana sahip bir rakibi olduğu düşünülürse şanzımanın tepkileri ve çalışma performansı vasattan öteye gidemiyor. 120 beygirlik güçlü dizel motorun gücü şanzıman yüzünden törpüleniyor. Bu anlamda 92 beygirlik dizel motor manuel şanzımanıyla aslında hiç de fena bir seçenek gibi durmuyor.
Performans
0-100: 12.2, evet bir modelin performansını sadece 0-100 değeriyle değerlendirmek çok acımasız ve aslında yaptığımız test boyunca gördük ki aracın ürettiği 120 beygir-300 nm tork uzun yolda yokuşlarda dahi hiç problem yaratmıyor. Ancak bu C4’ün berbat bir otomatik şanzımanla satıldığını ve keyifsiz hissettirdiği gerçeğini değiştiremiyor. Bu durumu toparlayamayacak durumda bir süspansiyonu (torsiyon çubuğu) da göz önüne alırsak, performanslı kullanımları seven insanımızın neden C4’e soğuk baktığını, neden trafikte görebileceğiniz makyajlı C4 sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini anlayabiliyoruz.
Süspansiyon ve Yol Tutuş
Konfor odaklı süspansiyon bendeniz Mert SANER’in babası Bahri SANER’i keyif içinde yolculuk yaptıracak şekilde yumuşak, en ufak sertlikten uzak ve aracın içerisinde yolda gitmiyormuşsunuz gibi hissetirecek şekilde tasarlanmış. Türkiye’nin bozuk yolları düşünüldüğünde söylediklerim size müzik gibi geliyor olabilir. Ancak burada Ford Focus, Toyota Auris gibi araçlarda karşımıza çıkan konfor-performans tatlığı yok. “Çünkü C4, bu arabalar gibi arka süspansiyonunda çok noktadan bağlantılı bağımsız helezonlar yerine torsiyon çubuğuna yer veriyor.” Ancak çubuk VW Golf’de olduğu gibi sert değil de Renault Megane’da olduğu gibi yumuşak ayarlanmış.
Bu anlamda C4 fazlasıyla rafine gibi görünürken rafinelik sadece yumuşak süspansiyon koymakla olmuyor. Aracı Gran Tourismo formunda tasarlayan Citröen mühendislerinin yalıtıma da aynı önemi vermesini ve performans, yol tutuş, şürüş hissi, ikinci elde değer gibi konularda olmasa da günlük kullanılabilirlik ve uzun yol keyfi gibi bir konularda sınıf lideri Golf’den bayrağı almasını isterdik. Aracın içinde 150-160 km/h gibi hızlarda düşük yalıtım sebebiyle kendinizi uçak pistinde kalkmakta olan bir A320’nin içerisindeymiş gibi hissediyorsunuz.
Limitte
Citröen C4 ile limitleri görmeye çalışmak aklı başında olan bir insanın gireceği bir iş olmasa da en azından limite çıkmak için çaba harcamadığınızı söyleyebilirim. C4’ün direksiyonu (Dünyanın en hissiz direksiyonu) ve süspansiyonu zaten sizi sürekli limitte hissetiriyor. Laf kalabalığını geçip gerçekte nasıl olduğundan bahsedersek açıkça söylemeliyim ki viraja girmenizle tepsikiz kalan direksiyonu takmayıp, yavaşlamayıp devam ettiğinizde ağır bir önden kaymayla karşılaşıyorsunuz.
Donanım ve Fiyatlar
Alınır mı? Nasıl Alınır?
Makyajlı C4 en baz (Easy donanım) donanım paketiyle, tutumlu dizel motoruyla ve kütürek manuel şanzımanıyla 75.250 tl den satışa sunuluyor. Eğer test aracımızdaki (exclusive donanım) gibi otomatik şanzımanı isterseniz ödemeniz gereken miktar 100.000 tl oluyor. Burada navigasyon sisteminin gayet iyi iş çıkardığını ve ekstra 1.600 tlyi hak ettiğini de düşünürsek 101.600 tllik bir C4’ün oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu vakitten sonra alınır mı alınmaz mı sorunun cevabını size bırakıyoruz.
+Artılar-Eksiler
Artılar; tutumlu motor, geniş iç hacim, şık tasarım
Eksiler; yumuşak süspansiyonlar, hissiz direksiyon, sarsıntılı ve hantal otomatik şanzıman
Aynı fiyata biz ne alırdık?
Elinizde 100 bin tl varsa alabileceğiniz araba sayısı kumsallardaki kumların sayısı kadar ancak modelin rakipleriyle bir kıyaslama yapıp sıfır ne alınır sorusunu kendimize sorduğumuzda Volkswagen Golf ve Ford Focus’un kapının hemen arkasında olduğunu görüyoruz.
Sonuç
Makyajlı C4 ile gerçekleştirdiğimiz keyifli bir testin sonunda rahatlıkla söyleyebilirim ki C4 gerçekten güzel bir araba. Bu güzellik modelin tutumlu motoruyla, geniş iç hacmiyle bir sonraki seviyeye atlıyor. Ancak artık C4 ilk neslinden olduğundan çok farklı bir ligte ve Dünya’nın en çok satan modelleriyle bire bir rakip durumda. 2011 yılında piyasaya sürdüğü ikinci nesil C4’e dinamikleşme yolunda gençlik makyajı yapan Citroen ne yazık ki istediğini elde etmekten oldukça uzak gibi görünüyor. Yüksek fiyat ve düşük kalite hissi de bugün neden sokakta C4 görmekte zorlandığınızı açıklıyor.
Bizi kırmayarak aracını bizimle paylaşan Kaan Atakan Öztürk’e teşekkürlerimizi sunarız.
GazeteBilkent Notu:
Test Videosu
Teknik Özellikler
Teknik özellikler kaynak: http://www.auto-data.net