Dünya Nükleer Felaketlerden Dersini Bir Türlü Alamıyor…

Son zamanlarda dünya Kuzey Kore’nin nükleer alanda silahlanma konusundaki acımasız ve hedef tanımayan testleri ile çalkalanırken bir diğer sorumsuzluk örneği olan haber dünya teknoloji devlerinden ve aynı zamanda 2011 yılında bir nükleer felaketin ve ihmaller zincirinin mağduru olan Japonya’dan geldi.

Sabah Gazetesinin 27 Kasım 2017 tarihli haberine göre, Japon hükumeti, ilk kez nükleer felaket ile tanıştıkları günden bu yana ikinci kez, nükleer santrallerinden bir tanesinin daha iki reaktörünü yeniden devreye sokma kararı aldığını açıkladı. Habere göre “Japonya‘da halkın protestolarına rağmen iki nükleer reaktörün yeniden devreye girmesi planlanmakta. Fukui Valisi Issei Nişikava, Ohi nükleer santralini işleten Kansai Electric adlı holdingin, santralin 3 ve 4 numaralı reaktörlerini yeniden devreye sokması için onay verdiğini açıkladı. Her iki reaktörün de yeni yıldan itibaren yeniden çalışmaya başlaması beklenmekte”.

Teknoloji devi ve bir nükleer mağduru olan Japonya, nükleer enerji kullanımında diretiyor. Bu diretmenin ardında ise bir takım ekonomik sebeplerin olduğu iddia ediliyor. 2011’de gerçekleşen Fukushima Nükleer Felaketi ’ne kadar elektrik enerjisinin ve ekonomisinin önemli sayılabilecek bir miktarını nükleer üretimden kazanmış olan Japonya, kazadan sonra en az iki yıllığına bütün nükleer tesislerinde enerji üretimini durdurma kararı almıştı. Hatırlatayım, Japonya’da günümüzde 4’ ü hala aktif olmak üzere 42 adet nükleer tesis bulunuyor. Tabi ki bu durum işsizlik başta olmak üzere birçok kaçınılmaz ekonomik sonuca yol açtı. Bunlardan önemli bir tanesinin ise son zamanlarda oluşan “cari açık” olduğu gelen iddialar arasında. Japon hükumeti ise bu cari açığı, nükleer üretimin hala her şeye rağmen güvenli olduğunu dünya kamuoyuna karşı sorumsuzca iddia edip, nükleer üretimlerini canlandırarak kapatma peşinde.

Bazı insanlar nasıl Alman teknolojisini fanatik bir şekilde savunmakta ise günümüzde, aynı şekilde Japon teknolojisine de “fanatik” şekilde yaklaşan insanlar tabi ki bulunmakta. Açıkçası bu insanların “Japonlar diretiyorsa vardır bir bildikleri, Japon teknolojisi bu! Dünya devi!” gibi bilimsel verilere ve kanıtlara dayanmayan altı boşaltılmış fanatik savunmalar yapacaklarını tahmin ediyorum. O zaman sizlere bu diretmenin ne kadar saçma olduğunu, Chernobyl Felaketi gibi klişelere girmeden önemli bir kanıt ile açıklamak isterim:

NTV kanalının 29 Mart 2017 tarihinde yaptığı habere göre; “Japonya’da kaynar sulu reaktörlerde acil durum soğutma sistemlerinin inşa edilmesi kararı alındı”. Haber, “Japonya’daki Nükleer Santrallere Yeni Standart” başlığı ile duyuruldu. İletmek istediğim mesaj şu; Japonya acil durum su soğutma sistemlerini bile nükleer tesislerine henüz “ekleme” kararı almışken, üstüne bir de yeni yıldan başlamak üzere nükleer üretim güçlerini yeniden kazanmak istediğini duyuruyor. Hatırlatayım, nükleer enerji üretimini şu anda, hali hazırda yapmakta olan birçok ülke çok uzun zamandan beri acil durum su soğutma sistemlerini tesislerinde kullanmaktadırlar. Gerekli olabilir veya olmayabilir, bu durumdan bağımsız böylesine önemli bir önlemin dahi Japonya gibi teknoloji alanında dünya devi olan bir ülkenin ancak 2017 yılında almasının Japon teknolojisine olan güveni sorgulatmaya başlayacağına inanıyorum.

Tabi bir de Türkiye’de 2019 senesinde açılarak yürürlüğe girmesi planlanan nükleer santral konusu var. Umuyorum ki Türkiye’de payına düşen dersi geçmiş felaketlerden alır (hiç sanmıyorum, fakat…)  ve projeden vazgeçer. Geriye kalan dünya ülkeleri de, bazısı nükleer enerji kullanımını azaltma bazısı ise tamamen nükleer enerji kullanımını yasaklamak konusunda aldıkları karardan vazgeçmez, yeşil, sağlıklı ve daha güvenli bir dünya için çabalama konusunda harcadıkları çabaları artırarak devam ederler. Herkese yeşil ve güvenli bir gelecek dileğim ile bir sonraki yazımda buluşmak üzere.

Leave a Reply