Birbirine Karışan Kulaklıkların Arkasındaki Matematik

Hepimizin merak ettiği bir konudan bahsetmek istiyorum. Kendi kendine karışan kulaklıklar… Düzenli bir şekilde cebimize yerleştirmemize rağmen sanki cebimizde küçük yaratıklar var da kulaklıklarımızı karıştırıyorlar. Ama aslında durum bilimsel olarak tabii ki böyle değil.

Düğüm teorisi (knot theory) 1800’lü yıllarda ünlü matematikçi Gauss tarafından başlatılan, basitçe matematiksel düğümlerin yapısını inceleyen topoloji dalıdır. Düğüm teorisini kulaklıklarımızın düğümlerinde de kullanabiliriz tabii ki. Bu teoriye bu yazıda girmeyeceğim. Sadece bilim insanlarının bu konuya da eğildiklerini bilmeniz sıradan bir okuyucu için yeterli olacaktır.

California Üniversitesi fizik bölümünden iki bilim insanı Dorian M. Raymer ve Douglas E. Smith kulaklıkların kendi kendilerine karışması gibi can sıkıcı bir duruma bilimsel bakış açısıyla yaklaştılar ve 2007 yılında Spontaneous knotting of an agitated string adlı bir makale yayımladılar. Deneyler temel olarak şöyle gerçekleştirildi. Bir içine ip, yerleştirilen küpik kutu sabit açısal hızla döndürülerek içindeki ipin düğümlenmesine neden olundu. Başlangıçta ip, kutunun merkezine getirildi ve serbest bırakıldı. Döndürme işlemi bittikten sonra da kutu açıldı ve ipin ucunlarından tutularak havaya kaldırıldı ve kapalı bir halka oluşturulmak üzere birleştirildi. Her karmaşık bir düğüm oluşturulduğunda bir dijital fotoğraf çekildi. Aynı deney ipin uzunluğu, kutunun boyutları ve dönüş oranları değiştirilip yüzlerce kez tekrar edildi.

Gelelim sonuçlara: 0.46 metreden daha kısa iplerle çalışıldığında nerdeyse hiç düğüm gözlemlenmedi. Ama 0.46 ile 1.5 m uzunluğu arasındaki iplerde düğüm oluşma olasılığının hızlı bir şekilde arttığını görüyoruz. 1.5 ile 6 m arasında ise oran yaklaşık %50.

Klasik bir kulaklık 120-160 cm olduğuna göre her cebinizden kulaklığınızı çıkardığınızda karışmış olma ihtimali %50 olacaktır. Üzücü bir durum ama bilim yanılmaz.

Bu konu hakkında daha ayrıntılı bilimsel sonuçları görmek isterseniz Raymer ve Smith’in makalesini okumanınızı şiddetle öneririm.

 

KAYNAKÇA

Leave a Reply