Kahve içmek globalleşen dünya düzeniyle birlikte birçok insan için temel içeceklerden biri haline geldi. Dünya çapında günde ortalama 2 milyar kupa kahve tüketiliyor. Özellikle öğrenciyseniz veya yoğun bir günlük rutine sahipseniz gün içinde enerjik ve uyanık olmak için başvurduğumuz en kolay gıda kahve oluyor. Fakat sabahları kahvemizi içmeden önce 2020 Haziran ayında yayımlanan Bath Üniversitesi (University of Bath) çıkışlı makalenin ayrıntılarını inceleyelim.
Birçok insan gece aldığı yetersiz uykusunun sabahının erken saatlerinde yaşadığımız uykulu halden kurtulmak için kahvaltıdan da önce ilk iş olarak kahve içmeyi tercih ediyoruz. Peki bu sağlığımız için doğru bir karar mı?
Bath Üniversitesinde yapılan deney kapsamında ortalama 21 ve vücut kitle indeksi ortalama 24.4 kg/m2 olan 29 sağlıklı yetişkine oral glikoz tolerans testi (OGTT) yapıldı. Bilim insanları, gece bölünmüş olarak alınan uykunun sabahında alınan kahvenin kandaki glikoz kontrolü üzerindeki ilişkisini araştırma amacıyla bu deneye başladılar.
Gruplar
Kontrol grubundaki katılımcılar yatakta, ışıklar kapalı olarak gece on birden sabah yediye kadar bir nevi normal uyku düzenlerinde uyudular. Daha sonra kahvaltı değerlerini karşılayan şekerli bir içecek tüketmeleri istendi.
Diğer katılımcılar ise gece boyunca saatte bir beş dakikalık periodlarla uyandırıldılar. Bu kişiler de iki gruba ayrıldı ve bir grup katılımcıya ortalama uyandıktan bir saat içinde ve glikoz tolerans testi (OGTT) yapılmadan yarım saat önce yaklaşık olarak 300 mg kafein içeren sade kahve verdiler. Daha sonra ilk gruptaki gibi şekerli içeceği içtiler.
Daha sonra testler yapıldı.
Sonuç
Ölçümler sonucunda uyku kalitesinin plazmadaki glikoz ve insülin konsantrasyonunu etkilemediği, kahve tüketimi yapan katılımcılarda ise yüksek değerlere sahip oldukları bulundu. Burada okuyuculara kısa bir bilgi vermek istersem kandaki şeker seviyesinin veya kan şekeri konsantrasyonunun kandaki glikoz miktarı olduğunu belirtmek ve insülinin kan plazmasındaki glikoz oranının artmasına bağlı olarak salınan bir hormon olduğunu hatırlatmak isterim.
Sonuç olarak bir günlük bölünmüş uykunun ertesi günde kahvaltı sonrası vücudun insülin hassaslığını veya glikoz duyarlılığını etkilemediğini fakat iyi alınamayan uyku sonrası kahvaltıdan önceki kahve tüketiminin glikoz toleransını negatif etkilediğini ve kahvaltıya verilen kan şekeri tepkisini ortalama %50 daha fazla arttırdığını çalışma sonrasında görmüş oluyoruz.
Peki ne yapacağız?
Kaliteli bir uyku alamadığımız günün sabahında ne yapacağımız aslında çok basit. Kafeinin canlandırıcı etkisinden faydalanmak için yemek sonrası glikoz alımlarını arttırarak yiyecek tüketimimizi dengelememiz lazım.
Unutmayın ki kalp hastalıkları ve diyabet olma riskimizi azaltmak için kan şekeri konsantrasyonumuzu optimal seviyede tutmamız lazım. Özellikle 2020 yılında her evde tüketilen bir içeceğin popülerliği göz önünde tutulduğunda sağlığımız için daha dikkatli olmalıyız.
Kendinize iyi bakın.
KAYNAK
“Glucose control upon waking is unaffected by hourly sleep fragmentation during the night, but is impaired by morning caffeinated coffee” by Harry A. Smith, Aaron Hengist, Joel Thomas, Jean-Philippe Walhin, Philippa Heath, Oliver Perkin, Yung-Chih Chen, Javier T. Gonzalez and James A. Betts, 1 June 2020, British Journal of Nutrition.