Dezavantajları
“Allaya pullaya, ballandıra ballandıra avantajlarını önceki yazında anlattın peki ya dezavantajları?” derseniz haklısınız. Eğer bir elektrikli araba alacak olursak bizi iki ana dezavantaj bekliyor: Menzil ve Altyapı sorunları. Öncelikle elektrikli araçlarımızı, benzin istasyonları gibi 2 dakikada doldurabileceğimiz istasyonlar henüz dünyada yok. Dolayısıyla arabamızın bir depo (ya da akü diyelim) ile gidebileceği bir menzil sınırı var. Örneğin Bmw i3, bir akü ile fabrika verilerine göre 190 km menzil gidebiliyor ancak bu menzil sürüş alışkanlığınıza göre 130-160 km’ye kadar düşebiliyor. Evet yanlış duymadınız araba kullanma karakteriniz bu menzilde fahiş düşüşlere neden olabiliyor. Bu detaya ileriki paragrafta değineceğim. Renault Zoe’de ise bu menzil kısmen daha fazla 210 km civarında. Ancak Tesla sınırları hayli zorluyor. Tesla Model S’ler bir aküyla yaklaşık 450 km yol kat ediyorlar. “Vooovvv” dememek elde değil. Aslında benzinli arabalar gibi hemen dolan bir akümüz olsa hiç sorun kalmayacak ancak şarj etmek yarım saatinizi alıyor. Dolayısıyla menzil başlı başına bir sorun oluşturuyor. İkinci ana dezavantajımız olan alt yapı sorunu ise Tesla’nın kendi kurduğu superchargerlarla gittikçe çözüme yaklaşıyor ancak daha alınacak çok yol var. Özellikle Amerika’da Tesla kurduğu sistemle size yolculuk için belli alternatif güzergahlar ve mekanlar sunsa da istediğiniz her yere gitmeniz pek mümkün olmuyor. Avrupa için de benzer bir durum geçerli.
Gelelim Türkiye’ye. Türkiye’de bu pazarda öncülüğü Eşarj şirketi üstlenmiş durumda ancak dediğimiz gibi altyapı yetersizliği mevcut. Eşarj’ın İstanbul’da 70 civarında istasyonu bulunuyor. Ankara’da ise 13 tane var ki bunlardan bir tanesi de üniversitemiz yanındaki Bilkent Center’da. Şehirler arasında ise 10’dan fazla değil. Özetle menzil sorununa çözüm üreten bir altyapı tam olarak mevcut değil. Burada fikrimi beyan etmek istiyorum. Ticari olarak menzil sorunu şehir içi değil, şehirler arası yolculukta yaşandığından otoban kenarlarına, duble yollara, dinlenme tesislerine veya en kötü hotellere odaklanmak daha mantıklı değil mi? Zaten evde, apartmanda kurulmuş özel sistemle sabaha kadar şarj edebiliyorum. 150 km, evim ve işim İstanbul’un 2 ucunda olsa bile git-gel yetiyor. AVM’de neden şarj edeyim ki ben arabamı? Böyleyken İstanbul’da 70 istasyon kurarken Ankara-İstanbul arasına 5-6 tane adam akıllı kurmak gerekmez mi? (Aslında bu işe girip köşeyi döneceksin arkadaş; tabi uzun vadede).
Buraya da ekstra bir dezavantaj daha eklemek istiyorum: Akü masrafları. Mevcut akülerin yenilenmeleri gerçekten çok pahalıya mâl olmakta. Araçların maliyetinin üçte ikisinin akü masrafı olduğu dahi söyleniyor. Buna çözüm olarak ise şirket 10 yıla kadar akü garantisi verip kullanıcıların içini ferahlatmaya çalışıyor. Bu konuda şahsi düşüncem ise endişe edilecek bir şeyin olmadığı yönünde çünkü teknoloji geliştikçe çok daha az maliyetli, ucuz aküler piyasaya çıkacaktır ki gelişen teknoloji hızı düşünüldüğü zaman 8-10 yıl içinde gerçekleşecek yenilikleri tahmin etmek gerçekten zor.
İçten yanmalılarla karşılaştırma
Bunların dışında genel olarak içten yanmalı motorlarla karşılaştırıldığında bir performans kaybı göze çarpmıyor. Arabalar aynı beygir gücüyle çalışabiliyor dolayısıyla elektrikli araba kullanmak kesinlikle arabanızın gücünden feragat edeceğiniz anlamına gelmiyor. İçten yanmalı motorlarların avantajı diyebileceğimiz bir özelliği ise yoğun bir enerji kapasitesine sahip benzin kullanıyor olması. Nasıl yani? Söyle ki; piyasadaki en uzun menzillerden birine sahip Tesla Model S, 85kWh elektrik depolayabilirken rakiplerinden BMW 5 serisi 70 litrelik depoyla (birimleri çevirdiğimiz zaman) 600kWh’lik bir enerji depolayabiliyor. Dolayısıyla Tesla Model S sadece 10 litre benzinle yola çıkıyor diyebiliriz ve bu da bizi verimlilik sorunsalına tekrar getirir. Demiştim ya araba kullanma karakteriniz diye, örneğin camları açıp giderseniz, arabanın üstüne bir şey takarsanız, freni çok kullanırsanız vs gibi benzinli arabadaki küçük diyebileceğimiz etmenler burada menzilinizin 30-40 km düşmesine neden oluyor.
Elektrikli araçlardan özellikle de Tesla’nın bu kadar verimli olmasındaki bir etken ReGen frenleme sistemi. Bu frenleme sistemi içten yanmalı motorlardaki gibi bir motor freni görevi görerek gazdan ayağınızı çektiğinizde bir yavaşlama sağlarken aynı zamanda bu yavaşlamayı tekrar elektriğe dönüştürerek akünüzü dolduruyor. Ne kadar harika değil mi? 10 litrelik benzinle yola çıktığınızda verimliliği arttırmak adına her türlü etken kocaman birer etkiye sahip oluyor. Bir de aerodinamik sürtünme kaynaklı enerji kaybı çok büyük bir sorun oluşturuyor. Tesla, Model X ile bu konuda çözümü bir tık öteye taşımız. Model X’le dikiz aynaları kaldıran Tesla, kameralarla aerodinamik verimliliği arttırmış gözüküyor. Dikiz aynaları kaldırmak araba pazarında sizce de bir devrim değil mi?
Temel kullanma sebebi – Bilinçlenme
Son olarak insanların neden elektrikli araç almak istediklerine dair yapılan bir araştırmaya değinmek istiyorum. Bu araştırmaya göre insanların elektrikli araç almak istemesindeki en büyük etken bilinçlilik. Yani çevreye karşı olan duyarlı insanlar elektrikli araba almaya yöneliyor. Aynı şekilde insanlar elektrikli arabaya, içten yanmalılara göre daha çok para ödemeyi de mazur görüyorlar. Dolayısıyla şimdilik elektrikli arabaların yaygınlaşmasında en geçerli sebep ucuzluktan çok çevre duyarlığı.
Sonuç olarak bütün menzil ve altyapı sorunlarına rağmen elektrikli otomobil pazarı bize birçok avantajla beraber realist alternatifler sunuyor. Elektrikli araçlar gerek 2. araç olarak şehir içi kullanımda gerek Tesla’nın geliştirdiği yöntemler sayesinde şehirler arası kullanımda içten yanmalı motorlara gerçek birer alternatif. Bunu böyle görmüş olacaklar ki 2020’ye kadar Almanya 1 milyon, Çin 4 milyon elektrikli arabanın ülkelerinde yol alacağını ön görüyor. İngiltere ise geçenlerde elektrikli arabaları şarj eden yollarını açtı. Ülkemizde ise Tesla’nın girişiyle ve Eşarj şirketinin yaygınlaşmasıyla da bu pazarın bir pik yapması söz konusu. Ülkemizdeki bu altyapı sorunları çözüldüğü taktirde dar ve orta gelirli ailelerin daimi dostu, elektrikli araçlar olacaktır. Ancak bunun için en az 3-5 yıl daha beklenmesi gerektiğini söyleyebiliriz. O zamana kadar ülkemizde elektrikli araç pazarı içten yanmalı motorların tahtını sallayamayacak gibi görünüyor. Dünyada ise hızla yükselen bu trendi acaba petrol kartelleri baltalamaya çalışıyor mudur, ne dersiniz?
Önceki yazı için: Gelecek, Elektrikli Arabalar – 1