Son günlerde siyasi bir çalkantı içerisinde olan Birleşik Krallık, başbakanının istifa edip etmeyeceğini merakla bekliyor. Başbakan Boris Johnson’ı istifaya davet edenlerin sayısı giderek artıyor çünkü kendisi pandemi sırasında başbakanlık çalışanlarıyla, başbakanlık ofisi gibi pek çok devlet dairesinde onlarca parti vermiş ve kısıtlamalara uymamış. Tüm bu olayları Kabine Ofisi İkinci Daire Sekreteri olan Sue Gray yazdığı raporda açığa çıkardı. Polis bu rapordan hareketle onlarca düzenlenen partiler hakkında soruşturma yürütüyor.
Birleşik Krallık başbakanlarının istifa etmesi alışmışın dışında bir durum değil. Winston Churchill, Margaret Thatcher, John Major, Gordon Brown, David Cameron ve Theresa May gibi başbakanlar geçmişte istifa etmişti. Winston Churchill sağlık sorunlarından dolayı, David Cameron Brexit Referandumunda çıkan sonuçtan dolayı, Theresa May ise House of Commons’ta yapılan Brexit oylamasını kaybetmesinden dolayı istifa eder. O oylama gerçekten ilginçtir. Çünkü bir başbakanın AB liderleri ile gerçekleştirdiği uzun müzakereler sonucu elde ettiği kazanımların parlamento tarafından çoğunluğun kendi partisinde olmasına rağmen önergelerin nasıl reddedildiğini ve Theresa May’in başbakanlık görevinin nasıl bittiğinin resmi kaydıdır.
Theresa May’den önceki başbakan David Cameron ise ne Theresa May gibi olaylı ayrılır ne de istifa etmesi beklenen Boris Johnson kadar kaos dolu bir atmosferde istifa eder. Kendisi istifasını açıkladıktan sonra katıldığı Prime Minister’s Questions oturumunda tam bir stand-up gösterisi gerçekleştirir. https://www.youtube.com/watch?v=9MoHS_GK4dM Gerçekten İngiliz demokrasisi hakkında pek çok şey öğrenebileceğiniz bir meclis oturum kaydı.
Anladığınız üzere Birleşik Krallık başbakanlarının istifa etmek ile ilgili herhangi bir sorunu yok. Mesela Winston Churchill, ikinci kez başbakan olduğunda pek çok hastalığa sahipti. Bu hastalıklar kendisinin karar verme yetisini olumsuz etkiliyordu ve görmezden geldiği unsurlar yüzünden binlerce insan hayatını kaybetti.
The Crown dizisini izleyenler bilir, 1. sezon 4. bölümde Londra’nın Büyük Smog’u anlatılır. 1952’de gerçekleşen bu olayda Londra çok büyük bir hava kirliliği ile karşı karşıya kalır. Bu felaketi bir meteoroloji mühendisi yaşanmadan tespit etmiş ve hükümete bildirmiştir fakat Churchill bunu umursamamıştır. Mühendis bunun üzerine muhalefet partisi liderine gider ve muhalefet partisi lideri, bu olayın gerçekleşmesi durumunda Churchill’in zor durumda kalacağını öngörerek sessiz kalmayı tercih eder ve bu felaket sonrasında yaklaşık 10.000 kişi hayatını kaybeder. Dizide bu olayın politik olarak abartıldığı düşünülse de eleştirmenler tarafından makul karşılanır.1 Gördüğünüz gibi birçok politikacı kendi siyasi geleceğini halkın çıkarlarından daha fazla düşünür. Tıpkı şu an istifası istenen ama istifa etmeyen Boris Johnson gibi.
Covid-19 pandemisi dolayısıyla sokağa çıkma yasağı varken Mayıs 2020’de Downing Street bahçesinde verilen partilerden biri. O zamanki yasal kısıtlamalar, makul bir mazeret olmadan evden çıkamayacağınızı söylüyordu ve hükümetin tavsiyesi, egzersiz yaparken evinizin dışından bir kişiyle açık havada buluşabilmenizdi. Aynı zamanda resimde bir şişe şarap ve peynir görülüyor. Bu görsel Boris Johnson’a sorulduğunda ise kendisi, iş hakkında konuşuyorduk, diyor. Bunlara rağmen bu olay polis tarafından soruşturulmuyor.2
Aşağıda BBC’de yayınlanan Sue Gray’in raporundan birkaç tane kesit daha göreceksiniz, durumun ciddiyetini anlamak için okumanızı tavsiye ediyorum. Zaten bu raporu okuduysanız, raporun olduğu kısmı atlayıp yazıyı okumaya devam edebilirsiniz.
Bu rezaletin ortaya çıkmasından sonra birçok Down Street çalışanı istifa etti. Hatta başbakan, pek çok danışman ve yardımcısı değiştirdi. Eleştirmenlere göre, Boris, güvenebileceği kişileri göreve getirerek yerini sağlamlaştırmayı hedefliyor.
Başbakanı istifaya çağıran kişilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Başta işçi partisi olmak üzere hükümette olan muhafazakar partinin milletvekilleri ve partinin önde gelen isimleri House of Commons’ta -Britanya Parlamentosu- başbakanı açıkça istifaya davet ediyorlar.
Boris’in yanıtları ise sürekli konuyu saptırmak ve hükümetin daha önce gerçekleştirdiği icraatları hatırlatmak oluyor. Boris’e göre insanlar hükümetin çalışmasını istiyor. Bu haberlerin ortaya çıkması, muhalefet ve muhafazakar parti içindeki muhalifler için çok büyük bir malzeme olduğunun farkında olan Boris, defalarca özür diledi ve partilerden sorumlu olan tüm çalışanların işten çıkarılacağını, bürokrasiyi güçlendireceklerini söyledi.
Elbette bu açıklamalar yeterli değil. Covid-19 nedeniyle yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği Büyük Britanya’da, yakınlarını pandemi yüzünden kaybeden birçok yaslı vatandaşlar, bu olayları duyunca dehşete düştü. Düşünsenize, devlet olağanüstü bir durum yüzünden tüm vatandaşların evde kalmasını kanunlaştırırken, başbakan ve yakınları başbakanlık binasında parti düzenliyor. Üstelik sadece başbakanlık binasında değil, eğitim bakanlığının binasında da düzenliyorlar. Hem de bir kere değil, birden fazla kez!
İnsanlar pandemi yüzünden ölen annelerinin, babalarının, çocuklarının cenazesine gidemedi. Cenazeye gidenler ise yakınlarına sarılamadı, üzüntülerini paylaşamadı. Sağlık çalışanları, kızları ve oğullarından aylarca ayrı kaldı. Binlerce insan işlerini kaybetti. Tüm bunlar yaşanırken, başbakan, iş arkadaşlarıyla parti verdi. Kendi hükümetinizin koyduğu kurallara uymayan bir başbakanın olduğu bir ülkede sizce vatandaşlar kurallara uymak isterler mi? Yapılması doğru olan hareketi başkalarının da yapmasını istiyorsanız, öncelikle kendiniz yapılması doğru olan hareketi uygulamalısınız. Bunun farkında olan birisi de Boris Johnson’dan önceki başbakan Theresa May. Kendisi mecliste şu kritik soruyu başbakana sordu.
Boris Johnson, pek çok parlamento üyesine verdiği cevabın aynısını vermeyi tercih etti. ”Polis soruşturmasının bitmesini beklememiz daha doğru olur.”
Demokrasinin getirdiği en büyük sorunlardan biri, Boris Johnson gibi popülist liderlerdir. David Cameron, açık bir şekilde Brexit’e karşı çıktı ve referandumdan AB’den ayrılma kararı çıkarsa görevden istifa edeceğini söyledi ve söylediğini yaptı. Theresa May, tam üç yıl boyunca hazırladığı Brexit’ten olası çıkış senaryolarının hepsinin parlamentoda ret oyu almasıyla istifa etti. Hatta kendisi istifa konuşmasının sonunda gözyaşlarına boğuldu. İstifa eden başbakanlar, halkın çıkarlarını kendi politik çıkarlarından daha üstün tuttular. Sonuç olarak, bir politikacı koltukta ne kadar oturacağını değil, görevden ayrıldıktan sonra nasıl hatırlanacağı hakkında endişelenmelidir.