Starbucks ilk olarak 1971’de Seattle’da açıldı. Açıldığı günden beri amacı insanların ofis ve evlerinin yanında Starbucks’ı 3. Ev olarak nitelendirmeleriydi. Bunun için insanlara hem çalışmaları için uygun bir ortam sağladı hem de geldiklerinde sıcak ve güler yüzle onları karşılayan çalışanlar yetiştirdi. 

Starbucks bir süre sonra sadece mahallenizdeki 3. Ev imajıyla ve bir kaç tane şubesiyle başarısını sürdürememeye başladı. Bu yüzden Starbucks’ın orijinal sahipleri Gordon, Jerry ve Zev şirketi o zamanki pazarlama müdürü Howard Schultz’a sattı. Schultz ilk iş olarak Starbucks’ın şubelerini çoğaltmak istedi ve ilk başta Amerika olmak üzere çoğu büyük şehirde şube açmaya başladı.

Schultz’ın Starbucks’ı kurtarmak için olan ilk hamlesine baktığınızda ne kadar riskli bir adım attığını düşünmüş olabilirsiniz. Genel olarak düşündüğünüzde büyüyen şirketlerin başarılı oldukça büyüdüğünü düşünürsünüz. İşletme başarılıysa büyür, yeni şubeler açar değil mi? Starbucksa göre ise rekabete katılmak ve tanınırlığını arttırmak için büyür. Çok riskli olarak sayılabilecek bu hamle Starbucks için işleri yoluna sokması için güzel bir adım oldu. Daha fazla insan 3. Ev konseptiyle tanıştı ve Starbucks’ın sağladığı arkadaş canlısı ortamın bir parçası olmak istedi. Tanınırlığı attıkça sahip olmak istediği konsepti benimseyebildi.

Starbucks müşterilerin memnuniyetinden güç alarak daha da fazla şube açmaya başladı. En sonunda herkesin kolaylıkla bulabileceği ve neredeyse her köşe başında olan bir kahve dükkanı haline geldi. Neredeyse her köşe başında bulunan bu dükkan zamanla insanların günlük bir rutini oldu. Yani Starbucks başından beri hedefi olan insanların hayatının bir parçası olma hedefini gerçekleştirdi.Peki neden Starbucksa bir banka denilmeye başlandı? Teknolojinin gelişimini yakından takip eden Starbucks hediye kartlarını kullanıma sundu. Bununla birlikte insanları o hediye kartlarını kullanmaya teşvik edecek kampanyanlar yapmaya başladı. Bir süre sonra herkes telefonuna Starbucks’ın uygulamasını yükleyip sanal olarak bu Starbucks para kartını kullanmaya başladı. Starbucks’ın raporlarına göre 3 milyar dolar ortalama olarak bu kartlara yüklendi. Ama asıl ilginç olan 2.4 milyar dolar kadar bir miktar insanlar tarafından daha sonra kullanmak adına yüklendi. Yani insanlar Starbucks kartlarına fazladan para yüklemekten çekinmedi çünkü er ya da geç kullanacaklarını düşündüler. Yani insanlar Starbucks’a yatırım yapmaya başladı. Bir tane daha ilginç istatistiğe göre Starbucks kartlarında bu miktarın %10 kadarı kullanılmadı. Yani oldukça bir miktar Starbucks’ın hesaplarında unutuldu. Starbucks’ın hesabı artık milyonlarca insanın aktif olarak para transferi gerçekleştirdiği bir yer haline geldi.

Mobil uygulamadan kampanyalar yapan bir sürü kahve dükkanı ve işletme olduğunu biliyoruz ancak hiçbirine Starbucksa yüklenen miktar kadar para yüklenmedi ve aktif bir şekilde para transferi gerçekleştirilmedi. Bunun nedeni Starbucks’ın insanlar için bir rutin haline gelmesi. İstatistiklere göre Starbuck Birleşmiş Milletlerde en büyük 385. banka seçildi. 

Starbuck bugün sahip olduğu 3. Ev imajını korumak için mücadele vermekte. Bunun için çalışanları eğitmek adına yatırımlar yapıp dükkanlarını geliştiriyor. Bazen bu imajı korumak adına dükkanlarını bir günlüğüne kapatıp ciddi oranda para kaybetmeyi bile göze alıyor. Yeter ki sadık müşterileri rutinlerini bozmasın.

Kaynakça:

https://www.starbucks.com/about-us/

https://stories.starbucks.com/leadership/howard-schultz/

https://medium.com/e-cell-vit/how-starbucks-is-also-a-bank-80e8b65cf1d4

https://www.linkedin.com/pulse/how-starbucks-also-unconventional-bank-tausif-mulla/

Leave a Reply