Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi geçtiğimiz haftalarda Genç Girişimciler Topluluğu tarafından düzenlenen 19. Ankara start-up zirvesine ev sahipliği yaptı. Zirveye birçok ünlü marka sponsor olurken pazarlama alanından birçok uzman da etkinliğe katıldı. Dinleyiciler arasında başta üniversite öğrencileri olmak üzere çok sayıda dinleyici salondaydı. Genel temanın ışığında konuşmalarda irdelenen şey herkesin aklına tek bir soru getiriyordu: 2025’i bitirip 2026’ya girerken Türkiye’de nasıl ekonomik değişiklikler olacak?
Bu sorunun akıllarda olması kadar doğal bir olay olamaz. Bunun nedeni ise Türkiye gibi ekonomik ve siyasi gündemi hızla değişen, hatta analistlere göre bırakın gelecek yılı gelecek aydaki gelişmeler bile öngörülemeyen bir ülkede yatırımcılar doğal olarak yeni yılın getireceği gelişmeleri merak ediyor. Ancak geçen senelere göre değişen bir faktör de var. Geçtiğimiz senelerde dinleyicilerin neredeyse hepsini ekonomi ya da işletme okuyan üniversite öğrencileri ve hali hazırda yatırım sektörünün içinde bulunan çalışanlar oluşturuyordu. Ancak bu yıl zirvede dinleyiciler arasında ekonomi dünyasında bulunmayan dinleyiciler de vardı. Şahsi fikrimce artık herkesin bir “yatırımcı” olduğunu ya da olmak istediğini gösteren önemli bir etken bu. Değişen dengelerde herkes finansal durumunu sabitlemeyi bile bir kazanç olarak görüyor. Yani, bu öngörülemez gelecek insanları ekonomik farkındalığımızı arttırmaya yöneltti.
Zirvede davetliler bu soruyu cevaplamak için sunumlar yaptı, dinleyicilerden soruları kabul ettiler. Bu soruyu cevaplamak için bilgiyi güvenilir kaynaklardan almalıyız, fakat sadece güvenilirlik yetmez. Ayrıca, kaynaklarımız çeşitli olmalı: sadece yatırımcılardan bu sorunun cevabı dinlemek kısıtlı bir bakış açısı sunar, aynı zamanda yakın zamanda yatırım yapmış genç yatırımcıları da dinlemeliyiz. Kaynaklarımızın arasında son ayların vazgeçilmez konusu yapay zeka da olmalı, zirvede yapay zekanın işletmelere etkisi de gündemdeydi.
Yatırımcılar ve büyük şirketlerde çalışan girişim sermayesi yatırımcılar yeni yıla ilişkin soruları yanıtlamadan önce finans dünyasında ülkemize dair doğru bilinen bir yanlışı düzeltti: Türkiye, fonların kısıtlı olduğu bir ülke değil, büyümeye ve gelişmeye açık olan yatırım sayısının kısıtlı olduğu bir ülkedir dediler. Burada yatırım fonlarının yatırımcı seçerken olan seçiciliğine ve yatırım fikirlerin hızla değişen finans dünyasına adapte olabilecek olmasına dikkat çektiler. Ayrıca, genç yatırımcılara büyük miktar yatırım yapmaktan çekinmediklerinden, önemli olan miktar değil adapte olabilme kabiliyetinden bahsettiler.
Bir başka yatırımcı ise hızla değişen ekonomide yatırım alanında risk alacak girişimciler için ekip ve yatırım fikrinin ayrımını yaptı. Yeni yatırımların kabul olması için bir formül verdi: “İyi ekip kötü fikre yatırım yaparız ama kötü ekip iyi fikre yatırım yapmayız” dedi. Yatırımcılar, girişimcilerin fikirlerinin zaman içinde esneklik gösterebileceğini ama ekip arkadaşlarının kabiliyetlerinin ve bakış açılarının sabit kalacağını vurguladı. Zirvede bu görüşe karşı çıkan olmadı. Ancak bence bu görüş günümüzün ekonomik şartlarını ve sermaye yatırımcılarını temsil eden bir görüş değil. Sadece ekipteki insanların çalışkanlığına güvenmek yatırımcıları zarara sürükleyebilir. Son 10 yıldır da gördüğümüz işsizliğin artmasıyla artık her sektörde eleman sayısı artıyor, böylece finans sektörü de dahil her sektörde yarış ve hırs artmış durumda. Tabii ki hepsi yatırımcıların aradığı bütün özellikleri sahip olan adaylar değiller, ancak bu kadar kapışmalı ortamda gerçekten birbirleriyle yarışacak ve eşit olacak birçok yatırımcı adayı var. Ancak fikirler çoğu zaman kendi tekrar ediyor ve yapay zeka tehdidini göze almıyor. Kısacası, fikre yatırım yapmak daha nadir olsa da yatırımcılar için daha avantajlı.
Yapay zekayı şimdiden girişimlerine entegre etmiş olan girişimciler ise yeni yıl yeni sürprizlere de yol açacağını bildirdi. Yapay zeka ve bulut teknolojisinin şimdiden birçok mobil tabanlı uygulamalarda kullanıldığını belirten uzmanlar, 2026’da yapay zekanın tahmin edilenden bile daha fazla iş yükünü üstlenebileceğini söyledi. Anadolu Ekonomi dergisinde belirtildiği gibi “Gelişmekte olan ekonomilerde yüksek oynaklık dönemlerinde hızlı teknolojik adaptasyon, geleneksel finansal göstergelerden daha güvenilir birer yatırım öncüsü haline gelmektedir” (Altunkaya ve diğerleri , 2023).
2026 ilk bakışta yatırımcıları sıcak karşılamıyor, yatırımcıları fırtınalı bir deniz bekliyor gibi görünse de aslında durum böyle değil. Daha doğrusu durum herkes için böyle değil. Yatırımcılar genç girişimcilerde ekibin her üyesinin kalitesine ve uyumuna dikkat ediyor. Ayrıca, yapay zeka adaptasyonu olabilecek ve değişimlere hızlı bir şekilde yanıt verecek, şartlara göre şekillenebilecek bir yatırım fikri arıyorlar. 2026 yılının Türkiye ekonomisinin sıcak gelişmelerinin devam edeceği ve finansal çevikliğin öne çıkan bir yıl olacağı bekleniyor.
Kaynakça
Altunkaynak, Y., & Demirci, H. (2023). Gelişmekte olan piyasalarda kurumsal çevikliğin yatırım kararlarına etkisi: Türk şirketleri üzerine bir analiz. Anadolu Ekonomi Dergisi, 10(1), 35–52.






