Bir çocuk düşünün küçük yaşta babası tarafından yetimhaneye bırakılmış ve onu bir daha görmeden hayatına yalnız bir şekilde devam etmiş…
Bir genç kadın düşünün kız kardeşiyle birlikte yetimhaneden ayrılan gündüzleri dikiş diken geceleri ise burjuva sınıfının sıklıkla uğradığı bir kabarede şarkı söyleyen bir kadın…
Ve şimdi bir kadın düşünün modada bir devri kapatıp yeni bir devri başlatan…
İşte Coco Chanel’in hayat hikayesinin bir özetiydi bu… Hakkında onlarca kitap yazılıp film yapılan bu moda devini daha da yakından tanıyalım şimdi.
Gabrielle Bonheur Chanel yani Coco Chanel 19 Ağustos 1883’te Fransa’da doğmuştur. Ne yazık ki küçük yaşta annesini kaybetmiş ve babası tarafından yetimhaneye bırakılmıştır. Kumaşlarla ilk tanışması da bu yıllarda Notre Dame Manastırı’nda başlıyor işte. Bir gün rahibe onun eline büyük bir kumaş verip iki tane kuğu işlemesini ister. Bu kuğuları işlerken kendi stilini yansıtan Gabrielle Chanel sonuçtan oldukça memnun bir şekilde bunu rahibeye gösterir ve aralarında şöyle bir diyalog geçer:
Rahibe Marie: Gabrielle, güzel ya da çirkin olması benim için önemli değil. Bu çalışma olsa olsa beni güldürür, o kadar. Böyle bir şey yapmak aklına nereden geldi söyler misin bana?
Gabrielle Chanel: Bunun sizi gerçekten güldürdüğünü mü düşünüyorsunuz?
Rahibe Marie: Evet Gabrielle,kesinlikle.Yeniden söylememi istiyorsan. Bu gülünç bir nakış olmuş.
Gabrielle Chanel: Biliyor musunuz Rahibe Marie ? Belki siz beni gücendirdiğinizi düşünüyorsunuz. Oysa ben bana söylediklerinize çok memnun oldum. Gülünç olduysa, içinde biraz ironi barındırıyorsa, bence bu hiç fena değil. Hatta birilerini eğlendirecek bir şey yaratabildiysem kendimi daha iyi hissederim. Bunun bana kendimi iyi hissettiren bir duygu olduğunu içtenlikle söylüyorum.
Rahibe Marie: Sen fazla yol alamayacaksın Gabrielle. Eğer aklını bu tip düşüncelerle doldurursan seni kimsenin anlayamayacağından emin olabilirsin. Dikkatli ol!
Gabrielle Chanel: Haklı olabilirsiniz. Ama korkarım bu fazla bir şey değiştirmeyecek. Ben kendim için nasıl bir hayat istediğimi biliyorum. Ve bunun gibi riskler almak konusunda hevesli olduğumu da biliyorum.
Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere Gabrielle Chanel hayata karşı boyun eğmez, güçlü duruşunu ve hayattan ne istediğini o yaşlarda belli etmiştir. Gelelim hayatının geri kalan kısmına. 18 yaşında ablasıyla birlikte yetimhaneden ayrılmıştır ve yepyeni bir hayat kurmak üzere yola çıkmışlardır. Gündüzleri terzilik yaparak, geceleri ise bir kabarede şarkı söylemişlerdir. “Qui qui’a Vu Coco” şarkısıyla sahneden ayrıldığında izleyiciler “Coco Coco” diye tempo tutup, onu tekrar sahneye çağırmışlar. Böylece Gabrielle Chanel artık yeni ismini alır ve Coco Chanel olur…
Bu noktadan sonra da Coco için yaşam çok kolay olmamıştır. Ablasının kasabadan taşınmasının ardından yalnız kalınca kabarede tanıştığı zengin Etienné Balsan’ın çiftliğine sığınır. Belki de hayatının dönüm noktası o çiftliğe taşınmasıdır. 3 yıl boyunca Etienné Balsan ile bir ilişki yaşar. Coco için bu ilişki ve yaşam tarzı başlarda oldukça çekici gelse de sonrasında yine de mutsuz olduğunu hisseder. Etienné’nin çiftliğinde tüm gün parti ve içki eşliğinde misafir ağırlamak Coco’ya göre değildir, fakat bu partiler sayesinde Coco Chanel Paris Sosyetesiyle tanışmaya başlar.
1908 yılında Balsan’ın düzenlediği bir partiye arkadaşı Boy Capel de davetlidir. Boy Capel, İngiliz üst sınıfına mensup, aristokrat bir aileden gelmektedir. O gece birbirini gören Boy Capel ve Coco, Etienné’yi arkalarında bırakarak beraber Paris’e giderler. Birbirlerine aşık olmuşlardır…
Paris’te birlikte yeni bir yaşama başlamışlardır. Boy Capel, Coco için Paris’te bir apartman dairesi kiralar ve Chanel’in ilk mağazasını açması için ona maddi ve manevi anlamda destek olur. Coco ilk olarak şapka tasarlar. 1910 yılında Chanel’in 21 tane şapka dükkânı vardır. Ardından Coco’nun lüks ve kişiye özel kıyafet tasarımları gelir ve Chanel markası büyümeye başlar. Bu sıralarda ne yazık ki büyük aşkı Boy Capel’i bir trafik kazasında kaybeder ve bu acıyı şu sözlerle ifade eder : “ Onun ölümü benim için büyük bir şok oldu. Capel’i kaybettiğim gün aslında her şeyimi kaybettim. Hayatta gelebilecek tüm mutlulukları da kaybettiğimi söylemek zorundayım.”
Bu acı Coco’yu tamamen işine bağlar. Coco Chanel ilklere de imza atar bu dönemde. Beyaz tenin soyluluk olarak gösterildiği dönemde yanık tenle dolaşıp bu algıları yıkmış ve yeni bir akım yaratmıştır. İlk kez pantolon tasarlayan ve giyen kadın olarak tarihe geçmiştir. O dönem korsesiz kıyafet neredeyse yoktu ve bu korse giyme zorunluluğunu da yok ederek kadınlara büyük bir rahatlık sağlamıştır. Ayrıca belki de yaptığı en önemli yenilik siyah elbise kavramını da hayatımıza katmıştır. Yasın rengi olarak kabul edilen siyah o dönemden sonra şıklığın rengi olmuştur. Siyah ve beyazın asil uyumu onun tasarımlarında belki de hiç bu kadar zarif olmamıştı.”Omuz askılı çanta en iyisidir çünkü elleri serbest bırakır.” felsefesiyle günümüzün de vazgeçilmezleri arasında olan zincir saplı kapitone omuz çantasını tasarlamıştır.
Parfüm kullanmayan kadının geleceği yoktur diyecek kadar parfüme önem veren Coco Chanel 1922 yılında Chanel No5’i yaratır. Bir röportaj sırasında, bir gazeteci, Marilyn Monroe’ya” yatarken ne giyersiniz, pijama veya gecelik diye sordu”. Monroe’nun cevabı ilginçti: “ Yatarken ne mi giyerim? Neden? Tabi ki No. 5 yeterli”. İstemeden de olsa Marilyn’in bu sözleri, mükemmel bir reklam sloganı oluşturmuştur. Bu, Chanel için büyük bir şanstı çünkü o zamana kadar No.5’in satışlarının çok da iyi gittiği söylenemezdi.
Aşk hayatı kaldığı yerden aynı hızla devam eder bu süre içerisinde. Westminster Düküyle tanışır ve yeni bir ilişkiye başlarlar. Ona neden Westminster Dükü’yle evlenmediği hakkında sorulan soruya şöyle cevap verir: “Bugüne kadar birkaç tane Westminster Düşesi olmuştur ancak dünyada yalnızca bir tane Chanel vardır.”
1939 yılında İkinci Dünya Savaşı nedeniyle Chanel, butiklerinin hepsini kapatır ve tasarımlarını evinde dikerek hayatını sürdürür.1954 yılında ise modaya geri dönmüştür. Kaldığı yerden aynı hızla tasarımlarına devam etmiştir. Ne yazık ki 1983 yılında hayat gözlerini yummuştur. İsmi “Time:Yüzyılın en önemli 100 kişisi” arasına giren tek modacıdır.
Sıfırdan bir dev haline gelen Coco Chanel; yaptığı sıra dışı yenilikler, ilham verici sözler ve unutulmaz tasarımlarıyla tarihe adını kazımıştır.
2009 yılında yayınlanan Audrey Tautou’nun Coco Chanel’i canlandırdığı Coco Before Chanel filmi hayatını çok güzel bir şekilde yansıtmıştır.