“Grander than anything left to us by Greece or Rome”

Henri Mouhot

 

Kamboçya denince akla ilk gelenlerden Angkor Wat, dünyanın en büyük tapınağı olma özelliğini taşıyor. Her yıl iki milyona yakın turist ülkeye sadece bu tapınağı görmek için geliyor. Tapınak, ülke için de ciddi bir öneme sahip; turizm açısından önemli bir gelir kapısı ama bunun ötesinde Kamboçyalılar tapınakla gurur duyuyor. Bu sebeple bayraklarında bile Angkor Wat simgesine yer vermişler.

kamboçya bayrağı ile ilgili görsel sonucu

Kamboçya Bayrağı

Angkor Wat, oldukça geniş bir alanda konumlanmış durumda; tamamını gezmek için 3-4 gün ayırmanız gerekiyor ancak hızlandırılmış bir turla 1-2 günde de önemli yerleri tamamlayabilirsiniz. Özellikle Tomb Raider filminin burada çekilmesinden sonra iyice popülerleşmiş, Asya’ya seyahat eden herkesin rotasını Kamboçya’ya çevirmesine sebep olmuş. Uzakdoğu’da dini açıdan büyük önem taşısa da tapınak artık aktif bir şekilde kullanılmıyor, sadece turistik amaca hizmet ediyor. Her ne kadar ülkemizde çok bilinmese de, Angkor Wat çoğu kişi tarafından dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul ediliyor. Bu yazıda Angkor Wat’ın tarihi ve dizaynından bahsetmek yerine Angkor Wat için Kamboçya’ya gitmeye değip değmediğinden ve Kamboçya’nın güvenli bir ülke olup olmadığından bahsedeceğim. Ama yine de kısaca Angkor Wat hakkında birkaç şeye değinelim:

Dünyanın en büyük dini tapınağı olarak bilinen Angkor Wat, Kimerler tarafından 12. yüzyılda Hindu tanrısı Vishnu adına inşa edilmiş ve Hindu inanışına uygun olarak dizayn edilmiş. Angkor Wat tapınağı, Hindu mitolojisindeki en önemli tanrı Brahma’nın yaşadığı kutsal Meru dağını temsil edecek şekilde inşa edilmiş.Tapınaklar Hinduizmdeki ölümün yönü olan batıya doğru yapılmış. Ancak zamanla Hindu inancından Budist inanca hizmet etmeye başlamış. Şu anda aktif bir tapınak değil; yalnızca turizm amacı ile kullanılıyor. Angkor Wat, Kimer dilinde şehir tapınağı anlamına geliyormuş. Yine Kimer dilinde Angkor, başkent demekmiş. Tapınak 400 metrekarelik bir alana yayılıyor, bu sebeple tapınağın tamamını gezmek için 3-4 gün ayırmanız gerekiyor.

“Görülmeden ölünmez”

Henri Mouhot

 

Angkor Wat, Siem Reap kentinde bulunuyor. Kentin 5,5 km kuzeyinde ormanlarla çevrili bir alanda konumlanmış durumda. 1113-1150 arasında inşa edilen tapınak 13. yüzyılda Tayland’dan gelen saldırılar artınca terk ediliyor. Tapınağı çevreleyen ormanlar sebebi ile keşfedilmesi birkaç yüzyılı buluyor. Şöyle ki; ağaçlar tapınağın olduğu alanı tamamen sarmış ve tapınak bu sayede yıllarca gizlenmeyi başarmış. Tapınakları ortaya çıkarmak için bu ağaçlar kesilmeye çalışılsa da ağaçlar tekrar yükselmiş ve tapınağı çevrelemiş. İlk defa 1580 yılında Portekizli bir rahip tarafından ziyaret edilmiş olsa da dünyada tanınmasını sağlayan kişi Fransız doğa bilimci Henri Mouhot olmuş. Henri Mouhot 1858 yılında keşfettiği Angkor Wat ile ilgili yazdığı kitabında tapınakla ilgili çizimlere de yer vermiş ve bu sayede tapınağın başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada tanınmasını sağlamış.

Tapınağa giriş ücretleri ise gezmek istediğiniz gün sayısına göre değişiyor. Biletleri internetten alamıyorsunuz; yalnızca şehirdeki bilet ofisinden alınabiliyor. Ücretler ise şöyle:

  • 1 günlük 37 dolar
  • 3 günlük 67 dolar
  • 7 günlük 72 dolar

Angkor Wat hakkında kısaca bilgi verdikten sonra asıl değinmek istediğim konuya gelirsek: Kamboçya, tarihi acılarla dolu bir ülke.1953 yılına kadar Fransız sömürgesiymiş. 1953 yılında bağımsızlığını kazansa da ülkedeki huzur ortamı çok uzun sürmemiş ve Vietnam-Amerika savaşından nasibini almış. Savaş sırasında Vietnam’a yardım ettiği gerekçesiyle Amerika tarafından yıllarca bombalanmış. Ülkedeki birçok pirinç tarlası bu bombalamalar yüzünden tamamen kuruduğu için ülke yıllarca açlıkla mücadele etmiş. Maalesef ülkenin kanlı tarihi bununla da bitmemiş. Pol Pot yönetimindeki Kızıl Kimerler ülkede 1970 yılında ABD destekli askeri darbe yapmış ve ülkede iç savaş başlamış. 1975 yılında Pol Pot başa geçmiş ve ülkede kelimenin tam anlamıyla katliam yapmış. Pol Pot’a göre iyi insanlar çiftçilermiş. Çiftçi olmayan herkesin modern toplumun yozlaşmış insanları olduğunu düşünüyormuş. Pol Pot, çiftçilerin güçlenmesiyle Kamboçya’nın zenginleşeceğine ve bunun için kapitalizme dair tüm unsurların yok edilmesi gerektiğine inanıyormuş. Ülkedeki üniversiteler, okullar, postaneler, fabrikalar, gazeteler, dergiler, fabrikalar ve bankalar ya kapatılmış ya da tahrip edilmiş. Yeni kurulan düzende paraya ihtiyaç olmadığını düşünerek parayı yürürlükten kaldırmış. Merkez bankası ve tüm bankalar kapatılmış. Kısaca, dış dünya ile bağlantıyı kesen Pol Pot, parası ve eğitimi olan herkese düşmanmış. Entelektüel olduğu düşünülen herkes öldürülmüş. Sadece başka bir yabancı dil bildiği ve hatta gözlük taktığı için bile birçok insan öldürülmüş. Pol Pot döneminde yaklaşık 3 milyon insan katledilmiş. Bu kanlı dönem, Vietnam ile savaşa girilmesiyle son bulmuş. 1993 yılında monarşi yeniden kurulmuş ve ülke bugünkü Kamboçya Krallığı ismini almış.

pol pot ile ilgili görsel sonucu

Pol Pot

Kamboçya bu karışık siyasi atmosferin yükünü henüz üzerinden atabilmiş değil; dolayısıyla ülke için güvenli bir yer demek oldukça zor. Hala temizlenememiş birçok mayın olduğu söyleniyor ve her ay 300 kişi bu mayınlara basarak yaralanıyor ve ölüyormuş. Seyahat etmek isteyenler için 2 rota bulunuyor: başkent Phnom Penh ve  Siem Reap. Soykırım müzesi, Kraliyet Sarayı ve Gümüş Pagoda gibi turistik yerler başkent Phnom Penh’de bulunuyor. Siem Reap ise Angkor Wat’a ev sahipliği yapıyor ve Phnom Penh’den daha çok turist çekiyor. Açıkçası benim rotamda hiçbir zaman Phnom Penh olmadı çünkü Siem Reap ile arasında 8-9 saatlik mesafe bulunuyor ve Kamboçya’da asla yapmamanız gereken şeylerin başında otobüs yolculuğu geliyor. Kendi vatandaşları bile otobüs yolculuğunun güvenli olmadığını açıkça söylüyorlar. Siem Reap sadece Angkor Wat’tan ibaret de değil: Pub Street ve Tonle Sap gibi başka turistik noktaları da mevcut.

Tonle Sap

Asla yapmamanız gereken ikinci şey ise ülkeye karayolu ile giriş yapmak. Özellikle Tayland veya Vietnam’dan ülkeye geçmek isteyen turistlerin tercih ettiği bu yöntem aslında hiç güvenli değil. Öncelikle, Kamboçya’nın bizim ülkemizde temsilciliği bulunmadığı için vizeyi kapıdan alıyorsunuz. İnternetten e-vize şeklinde de alınabiliyor ama tercih edilen yöntem genellikle kapıdan vize almak. Vize ücreti ise 32 dolar. Karayolu ile giriş yaptığınızda sınırdaki polis sizden rüşvet isteyebiliyor, vermediğiniz takdirde sizi saatlerce sınırda bekletebiliyor ve hatta pasaportunuzu yırtabiliyor. İhtimaller bununla da sınırlı değil, birçok kişiye mühür basmadıkları ve bu kişilerin ülkeden çıkarken sorun yaşadığını da okumuştum. Ayrıca sınıra geldiğinizde otobüsünüzden inip diğer otobüse aktarma yapmanız gerekiyor ve kapıdaki bu muğlak durum sebebi ile ne kadar bekleyeceğinizin hiçbir garantisi yok; kısaca diğer otobüsü muhtemelen kaçıracaksınız. İşte tüm bu olumsuzluklar yaşanırken bir de herkes sizden para koparmaya çalışacak ve sizi dolandırmaya çalışacak. O yüzden sakın karayolunu tercih etmeyin. Ülkeye havayolu ile giriş yapmak en güvenilir olanı. Tabii Kamboçya’ya gidince bu dolandırılma hikayelerinin sonu gelmiyor maalesef. Herkesin tek amacı sizden biraz daha fazla para koparmak, o yüzden çok dikkatli olmalısınız. Ayrıca, insanlar ülkenin siyasi atmosferinden o kadar kötü etkilenmiş ki herkes çok mutsuz. Neyse ki iyi yönleri de var: Siem Reap, birçok turistin uğrak noktası olduğu için şehirde çok sayıda otel bulunuyor ve neredeyse tamamı cazip seçenekler sunuyor: ücretsiz havaalanı transfer hizmeti gibi. Kamboçya pahalı bir ülke değil bu yüzden lüks bir otelde kalmayı tercih edebilirsiniz. Güzel bir otelde konaklarsanız bir de Angkor Wat için iyi bir rehberle anlaşırsanız seyahatinizi çok sorun yaşamadan tamamlayabilirsiniz.

Nasıl Gezilir?

Angkor Wat çok geniş bir alana yayılmış durumda ve içerisinde birçok tapınak bulunuyor. Bu tapınaklardan alana adını veren Angkor Wat, Angkor Thom ve Tomb Raider’ın çekildiği Ta Prohm en çok ilgi görenler arasında. Angkor Thom içinde birçok tapınak bulunduran bir alan. İnsan yüzleri ile ünlü Bayon tapınağı da bu alanın içinde bulunuyor. Bence birkaç tapınak belirleyip onları gezmeniz yeterli olacaktır; çünkü arkeolog değilseniz ya da bir araştırma için orada bulunmuyorsanız tamamını gezmenize gerek yok. Yine verebileceğim tavsiyelerden biri, güneşin doğuşunu izleyebilmek için erken gitmeniz olacaktır. Tapınağa gitmek için tuk tuk (Kamboçya’da ulaşım için yaygın olarak kullanılan motor) veya taksi kullanacaksanız, bu araçlar belli bir ücret karşılığında tapınağı bütün gün size gezdiriyorlar. Bunların yanında birçok tur da mevcut ve tapınakları gezmek için bence en ideal olanı. Rehber eşliğinde önemli yerleri gezmek 1-2 günlük zaman ayıranlar için avantajlı olacaktır.

bayon ile ilgili görsel sonucu

Bayon

Ta Prohm

angkor wat ile ilgili görsel sonucu

 

Angkor Wat ile ilgili az bilinenler

  • Yapımında 3000 fil ve 600 bin insan çalışmıştır.
  • İçinde 100’den fazla tapınak bulundurur.
  • 9 sayısının önemi vardır. Çoğu merdiven 54 basamaklıdır (5+4=9). İnsan yüzleri ile ünlü Bayon tapınağında 54 kule vardır. (Bana biraz zorlama geldi ama bu şekilde bir çok sayının 9 sonucunu verdiği iddia ediliyor)
  • Angkor alanının içindeki Ta Prohm tapınağı ünlü Tomb Raider filmi çekimleri sırasında Paramount Pictures film şirketi tarafından 7 gün boyunca günlüğü 10 bin dolardan kiralanmıştır.

 

Bütün bu anlattıklarımdan sonra tek bir yapı için bir ülkeye gidip gitmeme kararını size bırakıyorum. Kamboçya seyahatinizi Siem Reap ile sınırlı tutacaksanız Angkor Wat dışında görülmeye değer bir yer olmadığını bilin. Bana sorarsanız sadece Angkor Wat için Kamboçya’ya gidilir ve bazı olumsuzluklara göz yumulabilir. Ama gidecekseniz mutlaka dikkat etmeniz gereken tek şey: seyahatinizi iyi planlamak. Bütün bunları kenara bırakırsak, ben de Henri Mouhot gibi düşünüyorum: Görmeden ölmeyin!

Leave a Reply