“Sen atlarsan, ben de atlarım Jack…”
Gilmore Girls dizisinde geçen Yaşam ve Ölüm Tugayı, Yale Üniversitesi’ndeki gizli bir topluluktur ve Gilmore Girls dizisinin meşhur Rory’si, okul gazetesinde bir makale ödevi için araştırma yaparken bu esrarengiz kulüple, tamamen tesadüfen karşılaşır. Rory’nin bu kulüple tanışma hikayesi girdiği okul binsında goril maskeli bir kızla karşılaşmasıyla olmuştur. Maskeli kız makyajını tazeledikten sonra koşarak bir arabaya biner. Rory bu tuhaf maskeli kızı takip eder ve “in omnia paratus! “ diye haykırdığını fark eder. Haliyle Rory’nin makalesi için gizemli ve şahane olan bir malzeme, araştırılmayı bekler. Kulübün üyesi olan Logan ile konuştuktan sonra birtakım bilgiler edinir:
Yaşam ve Ölüm Tugayı, üyeleri dışında kimsenin hakkında hiçbir şey bilmediği bir kulüptür ve varlığı üyeler tarafından sır gibi saklanır. Bu kulüpte, tehlikeli gösteriler ve zaman zaman suç faaliyetleri yaşamak ve ölmek adına gerçekleştirilir. Bazen çok yüksekten şemsiyelerle atlar, bazen de gecenin üstlerini örttüğü gizemli bir ormanda birtakım eğlenceler, şölenler düzenlerler. Rory, Yaşam ve Ölüm Tugayı’nın düzenlediği bir etkinliğe makalesi için gözlemci olarak katılarak üyeleri sorgulamayı dener ancak hepsi onun sorularını yanıtlamayı reddeder. Sebepleri, Rory’nin 1930’ların modasına uyum sağlamaması, üyelerin oynadığı oyunun kurallarına uymak istememesi, onun yalnızca şirin ve masum gazeteci bir kız olduğunu düşünmeleridir.
Bu kulübün düzenlediği bir etkinlikte, resmi kıyafetli herkesin şemsiyeleriyle birlikte yedi katlı bir iskeleden atlamaları söz konusu olacaktır. Şüphesiz; bu aktivite sıradışı, tehlikeli fakat kulübün amacı olan yaşamayı da ölmeyi de aynı anda hissettirecek bir macera olacaktır. Güvenlik ekipmanları oldukça şüphelidir ve bu atlayış, dizide ironik bir şekilde bahsedildiği üzer daha önce yalnızca patatesler üzerinde test edilmiştir. Rory; onun da bu maceraya katılması hakkındaki teklifleri reddederek, yalnızca bir gözlemci olarak orada bulunduğunu söyler. Ancak Logan, Rory’yi çekingen olmamaya ve okul gazetesi için yazdığı hikayeye bizzat dahil olmaya teşvik eder. Bir gazeteci olmak isteyen Rory’e, deneyimlemeden ve gerçekten yaşadığını hissetmeden hiçbir şey yazamayacağını söyler. Rory sonunda ikna olur. Logan ve diğer dört üye ile iskeleden atlarlar ve bu, Rory için hayatta bir kez yaşanabilecek çok değerli bir an olur.
Etkinlikten döndükten sonra Rory, yurt odasının kapısında daha önce el konulan kamerasını, bir goril maskesini ve bir şişe şampanyayı bulur. Bu, onun artık Tugay’ın bir parçası olduğu anlamına gelmiştir.
Yaşam ve Ölüm Tugayı kurgusal bir okul kulübü olmaktan ötedir. Her şeye hazır anlamına gelen mottosu in omnia paratus, bize çok şey anlatır. Hayat bir süreç değil, şuandır. Şuan yaşanmamış, okunmamış, gezilmemiş ve cesaret edilmemiş hiçbir anı, kayda değer değildir. Böyle anılar için bekler, bu anılar bitince yenisine hazırlanırız. Bu şekilde hem mutlu hem mutsuz olmayı iyi biliriz. Sürekli mutluluğu arayanlar kadar mutsuz olmamanın ve sürekli mutsuz kalmayacağını bilenler kadar mutlu olabilmenin sırrını yakalamış oluruz. Sürekli geçmişi düşünerek pişmanlık duymadan, sürekli geleceği düşünerek tedirgin olmadan, tam da şu an için yaşarız. Yazılmaya değer her anımızı doyasıya yaşarız. Korkmadan, içimizde günden güne büyüyen cesur ruhlarımızla, her şeye hazırız.
Yaşadığınızı her hissettiğinizde size eşlik etmesi için yaptığım çalma listesi “her şeye hazır” olarak aşağıda bekliyor. In omnia paratus!