GazeteBilkent ve Bilkent Edebiyat Topluluğu’nun ilk ortak yazısı olan Yazmak ve Türkçe Dersi Ödül Töreni Üzerine; Hilal Şimsek, Güvenç Arman Arı ve Rana Ahsen Ak tarafından alındı.

Üniversitemizde Türkçe dersi koordinatörlüğü tarafından 29 Kasım Cuma günü, ikincisi gerçekleştirilen ödül töreni ile dereceye giren ilk on öğrenci ödüllendirildi. Konuşmasında Türkçe dersinin öncelikli amacının öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirmek ve onları yazmaya teşvik etmek olduğunu anlatan Türkçe dersi koordinatörü Seda Uyanık Tanrıverdi, ödüle layık görülen yazıların on üç bin yazı arasından titizlikle incelenerek seçildiğini belirtti. Türkçe Ödül Töreni, Bilkent Üniversitesi’nde görevine devam eden birçok öğretim üyesi ve bölüm başkanının yanı sıra üniversitemiz mezunu, senarist ve yazar Levent Cantek’i de ağırladı. Cantek, yaptığı açılış konusmasının ardından öğrencilere ödüllerini takdim eetti. Törenin ardındn yazarın sevilen eserleri okuyucuyla buluştu.

Bilkent Üniversitesi Türkçe Dersi Ödül Töreni. 29 Kasım 2019.

Bilkent Üniversitesi Türkçe Dersi Ödül Töreni. 29 Kasım 2019.

Bu seneki ödül törenine Levent Cantek konuk olarak katıldı. Kısaca Cantek ve çoğu mizah ve yerel komedi öğeleri içeren senaryoları ile tanınan eserlerinden bahsetmek isteriz.  Daha çok çizgi roman ve mizah ile ilgili çalışmalarıyla tanınan Cantek,  kültür tarihi üzerine çalışmalar yapıyor.

Levent Cantek. Bilkent Üniversitesi Türkçe Dersi Ödül Töreni. 29 Kasım 2019.

Levent Cantek. Bilkent Üniversitesi Türkçe Dersi Ödül Töreni. 29 Kasım 2019.

Bir yandan dizi ve film senaryoları yazan Cantek, bir yandan da editörlük ve akademisyenliğini sürdürüyor. Kitapları: Türkiye’de Çizgi Roman (İletişim Yayınları, 1996), Markopaşa, Bir Mizah ve Muhalefet Efsanesi (İletişim Yayınları, 2001), Çizgili Hayat Kılavuzu (der. İletişim Yayınları, 2002), Karaoğlan, Erotik ve Milliyetçi Bir İkon (Oğlak-Maceraperest, 2003), Çizgili Kenar Notları (der. İletişim Yayınları, 2007), Cumhuriyetin Büluğ Çağı (İletişim Yayınları, 2008), Anadolu Masalları (Dipnot Yayınları, 2009), Şehre Göçen Eşek (İletişim Yayınları, 2011), Dumankara (Grafik Roman, İletişim Yayınları, 2013), Emanet Şehir (Grafik Roman, İletişim Yayınları, 2014), Uzak Şehir (Grafik Roman, İletişim Yayınları, 2015), Kuş Eppeği (İletişim Yayınları, 2017), Muhalefet Defteri: Türkiye’de Mizah Dergileri ve Karikatür (Levent Gönenç ile birlikte, YKY, 2017), 1951 (Grafik Roman, Sefa Sofuoğlu ile birlikte, İletişim Yayınları, 2018).

 

Onur Karabıçak. 2 Aralık 2019.

Onur Karabıçak. 2 Aralık 2019.

On üç bin yazı arasından üslubu ve özgünlüğü ile üçüncü seçilen Onur Karabıçak, Bilkent Üniversitesi Uluslararası ilişkiler bölümü öğrencisi. İki yıl önce başlayan yazma serüvenini, Söylenti Dergisi’nde editörlük yaparak aynı zamanda da Lirik Dergi ’ye şiirler yazarak sürdürüyor. Şiirin yanı sıra Daktilo1984‘te Okulumuz eğitim görevlilerinden Burak Bilgehan Özpek ile çalışmalarını sürdürüyor. Ödül töreninin hemen ardından Edebiyat Topluluğu ile bir araya gelerek kendisi ile hem yazısı hakkında hem de kendi yazma serüveni hakkında bilgi almak maksadıyla bir röportaj gerçekleştirdik.

-Dereceye giren yazın, Düşüş’ ü genel hatlarıyla bize anlatır mısın?

2 yıldır yazıyorum. Yazı yazma işini romantikleştirmem ve böyle şeylere de  pek inanmam açıkçası. Yazdığım yazıların bir şeyler değiştirdiğine de inanmıyorum. Ya da “İnsan gece kaçar melankolik yazar” diyenlere… Fakat Düşüş’ ü yazarken inanılmaz üzgündüm. Tanım olarak depresyondaydım maalesef. Genelde sağlıklı iken yazdıklarınız daha iyi olur, Van Gogh değilseniz ki değilim! Basit şeylere çok fazla üzülmüştüm o dönem. Bazen böyle şeyleri hepimiz yaşıyoruz. Yazımda insan düşüyordu. İnsan hakikatten düşüyor. Ben de çok kötü düştüm. Hayatında ciddi mana da zorluklarla karşılaşmamış, genelde her şeyi yolunda giden bir insanım. İşte o insanda da düşebiliyormuş. Ben onu ilk defa gördüm. Düşüyormuş insan… Âdemden beri mi düşüyor, benden beri mi düşüyor, senden beri mi düşüyor onu tam bilemiyorum ama ben âdemden beri dedim. Yazı, düşerken birine bağlanmaya çalışmakla ilgili aslında. Kementini birinin kemerine atıyorsun yahut kuyuya düşüyorsun. Kuyunun zirvesine atıyorsun yine çıkmaya çalışıyorsun. Kemere yani birine bağlarsan daha çok düşüyorsun. Attığın kement başkasının kemerini yırtabiliyor. Anlatırken burası metafordan çok daha gerçek bir şeymiş gibi gözümde canlanır! İnsan düşüyor işte! Tamamen bundan ibaret.

Bu yazıyı Şükrü Erbaşın Otların Uğultusu Altında adlı kitabından 2 dizesi üzerine ele almış Onur. Başta Kitabın başlığını çok etkileyici bulup devamında kitap üzerine de “Kitap sanki bütün değilmiş de, hep başlığın parçalarıymış gibi hissettirdi” diyor. İlk başta bu başlığı çok kıskanmış. Hatta bu kadar basit ve mükemmel bir şeyi o akıl etmiş diye kızmış Erbaş’a. Bu yüzden “Önce Erbaş’a gıcık oldum, kendisini çok sevmediğimi düşündüm fakat aslında çok hayran kalmıştım.” diye ekliyor.

-Normalde de yazmayı sever misin?

Ben sevmek, romantizm ya da sadece yazmak gibi kavramlarla ilgilenmiyorum aslında. Bir şeyler üretmeyi seviyorum. Bu sabah 15 dakikalık bir vaktim vardı. İki Satır diye bizim küçük bir platformumuz var sevdiğim bir abime birlikte yazıyoruz orada. Onlar çocuk gelişimi üzerine, ben de politika üzerine yazıyorum. Maksadım kaynakça kullanarak daha çok bilimsel yaklaşabilmek konuya. Hemen orası için bir iki satır bir şeyler yazdım. Yani olay üretmekle ilgili.  Üretmeyi sevdiğim için de genelde arkama bakmam. Yani diğer türlü az zamana çok fazla şey sığdırmış olabilirim yahut tam tersi. Ama önemli olan dediğim gibi sadece yeni bir şeyler üretmek. Mesela bu dönem dersler dışında 3-4 makale yazdım. Okulumuz politika bölümü hocalarından   Ioannis N. Grigoriadis, sağ olsun bana bir fırsat verdi; birlikte çalışıyoruz. Biri 6 ay sürdü ve daha sonra 2 tanesine daha başladık. İşte anlatmak istediğim tam olarak bu. Bu çok güzel bir şey. Üretme, üretmeye devam etme. Hani her futbolcunun oynamayı sevdiği bir pozisyon vardır. Benim de oynamayı sevdiğim pozisyon bu. Bireysel manada küçük şeyler de olsa üretmek ve üretmeyi sürdürmek.  

-Peki, sence yazmak için yahut iyi yazabilmek için ne yapmak gerekir?

Yeni bir şey aramak gerekir ama kuralları çok ihlal etmeden! Daha önceden yapılmış şeyleri aynı masa üzerine, yan yana, sıkça yerleştirilmiş çiviler olarak düşünelim. Bu sık çivilerin arasından hiç birine dokunmadan, kıvrak hareketlerle geçmeye çalışıyorsunuz. Yani başka masalara gitmek yerine aynı masadan giderek ama hiçbir çiviye değmeden ilerlemeye çalışmak. 

İlhama inanır mısın?

Yarı yarıya inanırım. Herhangi bir şey görünce yazı yazasım gelmiyor. Aslında aklım hep bir şeyler arıyor. Keyif verici bir cümle arıyorum sürekli yani. Bulmaca yaratan bir cümle. Onu buluyorsun ama ondan sonrası çalışmakla geçiyor.  Ben biraz tembelim sanırım bu şiir konusunda çok fazla çalışmıyorum. Ama dediğim gibi çalışmak önemli.

-Kampüste duyuyoruz, Türkçe yazıları bazı öğrenciler için zorluk olarak adlandırılıyor. Sence neden?

Tabi ki insanların hayat, eğlence veya yaşayış tarzlarını bir lafım yok ama genellikle bu yaşlarda yalnız kalmamak üzerine kurulu hayatlarımız. Kendi kendine kalan insan tabi ki var, kampüste görüyorum ama hep aynı insanları görüyorum açıkçası. Bauman’ın deyişi ile akışkan bir hayat yaşıyorsunuz. Akışkan hayatta yalnız kalamazsın. Sık sık çevre ve arkadaş değiştirirsin. E tabi böyle bir hayatın içinde de sadece Türkçe ödevi için değil, kendimiz için de içe dönüp düşünmek pek mümkün değil. Hem zor hem de faydasız geliyor insanlara. Ayrıca sadece Türkçe ödevi üzerinde konuşmak gerekirse de insanlar daha çok not için yani pragmatist yaklaşımda yazı yazmaya çalışıyorlar. Tabii bu da çok faydalı olmuyor. Bende bunun tam tersi, keyif arayan bir insan olduğum için yazıya çok fazla önem vermiş olabilirim.

-Son olarak Türkçe ödül töreni ve diğer yazılar için neler söyleyeceksin?

Türkçe dersi ve ödül için öncelikle bana böyle bir şans tanıdıkları için çok teşekkür ederim. İnsan kendini özel hissediyor tabii. Ben alışkın değilim öyle çok kişi tarafından övülmeye. Törende de herkesin önünde ödül verildi. Çok farklı bir histi, açıkçası utandım bu konuda. Ayrıca törende 1. ve 2. olan arkadaşlarının da yazılarını dinledim. Çok heyecanlıydılar ve bu çok güzel bir şey. Hepsini tebrik ediyorum.

 

Gazete Bilkent: HİLAL ŞİMŞEK &  GÜVENÇ ARMAN ARI

Bilkent Edebiyat Topluluğu: RANA AHSEN AK

 

Kaynakça:

https://www.iletisim.com.tr/kisi/levent-cantek/5338

Karabıçak, Onur. Kişisel görüşme. 2 Kasım 2019.

Leave a Reply