Geçtiğimiz haftasonunun en güzel aktivitelerinden biri de İstanbul’dan Ankara’ya turneye gelen Antonius ile Kleopatra oyunuydu. Hem cumartesi hem de pazar günü Nazım Hikmet Kültür Merkez’inde seyirciyle buluşan oyun, Londra Olimpiyatları’nın bir bölümünde düzenlenen Shakespeare’s Globe’s 2012 International Shakespeare Festival’ine katılmıştı. Mayıs ayı sonunda seyirciyle İngiltere’de buluşan oyun yoğun ilgi görmüş ve oldukça beğenilmişti. Duyduğum günden beri çok merak ettiğim oyunun biletlerini bir ay önce Biletix’te görüp, heyecanla almış, merakla beklemiştim ve nihayetinde pazar günü izleme mutluluğuna eriştim.

 

Oyunun başrolleri Zerrin Tekindor ve Haluk Bilginer

Antonius ile Kleopatra’nın yasak aşkını anlatan oyunun başrollerini Zerrin Tekindor ve Haluk Bilginer üstleniyor. Yasak aşkı, tutkuyu, savaşı ve ihtirası anlatan oyun, sadece başrolleriyle değil tüm oyuncu kadrosuyla ışık şaçıyor. Mert Fırat, Emre Karayel, Onur Ünsal, Evrim Alasya, Gözde Kırgız, Zeynep Alkaya ve Tuğçe Karaoğlan performansları çok inandırıcı ve sürükleyiciydi. Shakespeare’in trajedisi sahnede hayat bulurken, seyirci de yaşananlara misafir oluyor. Yer yer güldüren, yer yer de duygulandıran oyunun özellikle müzikleri, sahne ve ışık tasarımı öyle güzel ayarlanmış ki seyircinin ilgisini kaybetmesi imkansız. Bu tasarımla, zamanın ötesinde bir dünya kurulması sağlanıyor. Özellikle sahne geçişleri benim için hikayeden bir adım daha öteye gidiyor.

 

Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde daha önce hiç bulunmamıştım. Yeri biraz uzak olduğundan bana göre ters bir istikamete düşüyor. Özel araçla gittiğim için, yayan veya otobüsle nasıl ulaşılır bilemiyorum ama Yenimahalle’de olduğunu söyleyebilirim. Nazım Hikmet Kültür Merkezi farklı amaçlara da hizmet ediyor; nikah salonu, sergi alanı vs. Açık ve kapalı olmak üzere iki geniş otoparkı var. Çok amaçlı salonu ise oyunu ağırlayan oldukça geniş bir salon. Biletimi neredeyse bir ay öncesinden almış olmama rağmen, yoğun ilgi sebebiyle “J” sırasında ancak yer bulmuştum. Ankara’nın kemikleşmiş tiyatro seyircisi bütün koltukları doldurmuş, iğne atılsa yere düşmeyecek bir kalabalık vardı. Büyük bir salon olmasına rağmen ses donanımı ve ışık kullanımı oldukça başarılıydı, havalandırma da tam amacına göre işliyordu. Yalnız tiyatronun verdiği keyif, otoparktan çıkmaya çalışırken kendini hafif bir gerginliğe bırakıyor. O kadar fazla arabanın bir anda çıkmaya çalışması, mimarisi çok da başarılı olmayan binada zorluk yaratıyor.

 

Oyunu çok keyif alarak izlememde, başarılı oyunculukların oldukça etkisi var fakat bir de o yüzlerin televizyondan tanınıyor oluşu, işi daha da eğlenceli hale getiriyor. Bire bir izleme şansına sahip oluyorsunuz sevdiğiniz oyuncuları. Bu sebeple de pek keyifli izledim oyunu ama keşke boğazıma bir şeyler takılsaydı oyun sona erdiğinde, biraz kafa yorabilseydim diyorum. Oturmuş kurgusunu beğeniyorum ama hikayenin basit oluşu, verdiği mesajı gölgeliyor ve anlatılanlar biraz havada kalıyor. Ayrıntılar birbiriyle ilişkili, her şey uyumlu, sanırım hepsi birleşince etrafı aydınlatıyorlar.

 

Koyu, kasvetli bir pazarı, etkileyici müziğin, başarılı oyuncularla buluştuğu iç acıcı bir oyunla taçlandırmak pek hoşuma gitti. Ankara’dan rüzgar gibi geçtiler. Tekrar gelme ihtimalleri varmış; benden size tavsiye, gelirlerse kaçırmayın.

İyi seyirler, bol keyifler!!!

Oyun afişi

Leave a Reply