Modern Türk Resmi’nin kurucularından Osman Hamdi Bey ressam olmakla birlikte, arkeolog ve müzeciydi. Osmanlı ve Batı kültürleriyle eğitilerek yetişmiş bir teknik ve siyaset adamı olan Sadrazam İbrahim Ethem Paşa’nın en büyük oğlu olarak 1842’de İstanbul’da dünyaya geldi. İlkokul öğrenimini Beşiktaş’ta tamamlayan Osman Hamdi, 1856 yılında Maarif-i Adliye okuluna başladı. Daha 16 yaşındayken yaptığı kara kalem resimlerle çevresinin dikkatini çekti. Babası ile birlikte gittiği Viyana’da, müze ve sergilerle ilgilendi. 1860 yılında Paris’e hukuk tahsiline gönderildi. Hukuk Fakültesi’ne yazıldı fakat tutkusu olan ressamlıktan vazgeçemedi; Güzel Sanatlar Akademisi’nde çağın önemli imzalarından Boulanger ve Gerome’nin atölyelerinde resim çalışmalarına katıldı. 12 yıl kaldığı Paris’te sergilerde Osmanlı Hükümeti’nin temsilcisi olarak bulundu (1867).
İstanbul’a dönüşte, yabancı büyükelçilerin protokol işleriyle uğraşma görevine atandı. Bu sırada düzenlenen Viyana Sergisi’nde birinci sergi komiseri olarak görevlendirildi ve takdir madalyasıyla ödüllendirildi.
1881 yılında Padişah Abdülhamid’in şahsi emriyle, eski eserler işlerini düzenlemek için Müze Müdürlüğü’ne getirildi. Devletin üst kademelerinde çeşitli görevler yapan Osman Hamdi Bey, 11 Eylül 1881 tarihinde İmparatorluk Müzesi Müdürlüğü’ne atandı. Bu göreviyle kendi yaşamında olduğu gibi, Türk müzeciliğinde de yepyeni ve verimli bir dönem açılmış oldu.
1884 yılında eski eserlerin yurt dışına çıkarılmalarını yasaklayan ve o gün için Türk müzeciliği ve eski eserler korunması bakımından büyük bir adım olan Asar-ı Atika Nizamnamesi’ni çıkararak uygulamaya koydu.
Osman Hamdi Bey, Nemrut Dağı, Lagina Tapınağı ve Sayda’da ilk resmi arkeolojik kazıları yapmıştır. Sayda kazısında bulduğu ve arkeoloji dünyasının başyapıtları kabul edilen, aralarında İskender Lahiti’ nin de bulunduğu lahitler ve diğer eserlerin sergilenmesi için, büyük bir ileri görüşlülükle ilk Türk müze binası olan İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin 1881 yılında temelini attı ve 1891’de hizmete açtı.
Müzecilik çalışmaları ile birlikte resim çalışmalarını da sürdüren Osman Hamdi Bey, doğu anlayışı ile yaptığı figürlü kompozisyonları ile Türk resim sanatının başarılı bir temsilcisi oldu. Osman Hamdi Bey, kendi kuşağının diğer sanatçıları arasında bir kültür adamı kimliğiyle de ayrıcalıklı bir yere sahip olmuştur. Batının, Doğu’ya ve Osmanlı’ya karşı tutumunun ön yargılı ve bir anlamda küçümseyici olduğu, Osmanlı topraklarını bir sömürge alanı olarak görmeye başladığı bir dönemde, Avrupa’da oryantalist resimler özel bir ilgi uyandırmaktaydı.
Avrupa’da oryantalist resimler genelde Doğu insanını hiçbir şey yapmayan, tembel ve yabanıl olarak yansıtmaktaydı. Avrupalı ressamların gözünde Doğu dünyasının kadınları ise daha çok harem sahnelerinde bir obje kimliğiyle ön plana çıkmıştı.
1867’de Paris Dünya Sergisi’nin hazırlık çalışmalarına katılmış olan Osman Hamdi’nin resim kariyeri ve sanat görüşü büyük ölçüde Paris döneminde biçimlenmeye başlamıştı. Jean-Leon Gerome’ un Paris’teki atölyesinde çalışmalarını sürdüren Osman Hamdi, aynı zamanda doğuya ait çok sayıda objenin bulunduğu küçük bir müze gibi olan bu atölyede üretmeye başladığı resimlerinde, hocasının anlayışına karşı çıkan bir yaklaşımı benimsedi.
Hocası Gerome yapıtlarında, Doğu’ nun renkli, egzotik ve dekoratif taraflarını kullanarak albenili atmosferler yaratmıştır. Osman Hamdi Bey ise değişim sancıları çeken 19.yy sonu Osmanlısı’nın önündeki sorunları ve ikilemleri simgesel bir dil kullanarak yansıtmıştır.
Osman Hamdi Bey’in resimleri bir anlamda Batı’nın oryantalizmine bir tepkidir. O, kendi içinden çıktığı kültürü tüm gerçekliğiyle ifade etmiştir. Resimlerin çoğunda yaşadığı toplumun ve coğrafyanın kültürüne ait önemli mesajlar vardır. Bu mesajlar kompozisyonlarında kullandığı objeler tarafından yansıtılır.
Üslup olarak hocası Gerome’un da benimsediği akademik tarzı sürdürmüş ancak seçtiği konularda, Osmanlı’ya özgü iç mekanlar, objeler ve kıyafetlerin çevrelediği sahnelerde, Osmanlı insanının okuyan, tartışan, düşünen kimliğini vurgulamıştır. “İlahiyatçı”, “Cami Kapısı Önünde Konuşan Hocalar”, “Silah Tacirleri” gibi çalışmalarında Osman Hamdi resminin bu ana teması izlenir.
Resimlerini çoğunlukla yaz aylarını geçirdiği ve en sevdiği yer olan Eskihisar’ da yapmış olan Osman Hamdi Bey’in vefatı, memlekette büyük yankı uyandırır. Osman Hamdi Bey, son çağ biliminin en seçkin simalarından ve gerçek manada uluslararası ün kazanmış birkaç sanatçımızdan biridir.