Cumartesi’yi Güzelleştiren Senfoni: Film Müzikleri Konseri

Musikinin ritminde bir sır saklıdır, eğer onu                                                                                      ifşa etseydim dünya alt üst olurdu.                                                                                                         Şems-i Tebrizi

Geçtiğimiz cumartesi güzel bir gündü. Yazın o yakıcı sıcağı olmasaydı da içimizi ısıtabilecek bu cumartesiyi güzel yapan ise “Film Müzikleri Konseri”ydi. Eminim ki gitmeyenleriniz dahi haberdardır, zira “ne film müzikleri konseriymiş ama!” yorumlarını haksız çıkarmayacak derecede ilgi gördü konser. Pek çok kişi son anda bilet arayışına geçti, hayli kalabalık olan salon da rağbetin en büyük kanıtıydı.

IMG_1462

Beni fazlasıyla etkileyen konserin nasıl geçtiğini anlatmanın, gitmeyenler için sonraki senelerde bu fırsat yine olursa değerlendirmeye almalarına katkıda bulunmanın vakti geldi. Konser diğer birçok BSO konserinin aksine Odeon’da gerçekleşti. Program’da olan filmler ise şunlardı: Indiana Jones, Harry Potter, Titanic, Star Wars, Gladiator, I Got Rhythm, Enrico IV, Frantic, Superman, Memoirs of a Geisha (Bir Geyşanın Anıları), Mission: Impossible (Görevimiz Tehlike), Evita, Lord of the Rings (Yüzüklerin Efendisi), Schindler’s List (Schindler’in Listesi), Chicago, Cinema Paradiso (Cennet Sineması), Pirates of the Caribbean (Karayip Korsanları).

Konser ara ile birlikte iki saatten dahi uzun sürdü. 17 filmden nasıl bu kadar uzun konser çıkar sorusunun cevabı ise oldukça basit: kimi filmlerden bir eser çalınırken, kimi filmlerde bu sayı sekiz esere kadar çıktı. Her filmin, her parçanın özenle seçildiği bu konserde kendi adıma “keşke şu da olsaydı” dediğim şey ise The Godfather ve ilk tanıtımda yazıyor olmasına rağmen son anda çıkarılan Scent of a Woman’ın müziklerinin çalınmaması oldu.

20070919-0062

Konserin şefi okulumuz mezunu ve pek çok başarıya imza atmış Işın Metin’di. Kendisi konser süresince başarılı yönetimi dışında, oldukça sempatik ve kibar hareketleriyle de dikkatleri çekti. Hatta bir senfoni orkestrası konserinde rastlanmayacak şekilde bir ara konserde kendisine sevgisini bağıranlar dahi oldu. Onun dışında orkestra her zamanki bir BSO konserine nazaran oldukça kalabalıktı, zira pek çok misafir sanatçı kemik kadroya eşlik etti. Gecenin iki sürprizi ise Julian Lupu ve Cem Güngör oldu. Enrico IV ve Frantic‘in müzikleri çalınırken orkestraya trompetiyle katılan Julian Lupu aynı zamanda şık kıyafetiyle de konsere renk kattı. Cem Güngör ise trombonuyla birlikte Chicago’ya eşlik etti ve enerjiyi oldukça fazla artırdı.

Ayrıca bir not düşmek isterim ki, bundan sonraki yıllarda gidecek olup da filmlerin çoğunu bilmediği için gitmekte tereddüt yaşayanlara olacak. Ben de filmlerin bir kısmını izlememiştim, fakat dinlemekten en keyif aldığım izlemediklerim arasından çıktı, Evita. Hatta inanın bana dinlerken, acaba filme müzik değil de, bu güzel müziğe mi film yaptılar diye düşünmekten kendinizi alamadığınız zamanlar olacak. Şöyle iki saat kendinizi müziğin akışına bırakmak, streslerinizden ve hayatın o bitmek bilmeyen hengâmesinden kurtulmak için yani kısacası kendiniz için bu dakikaları çok görmeyin. Gidin, hatta arkadaşlarınızla gidin. Dinleyin, dinlettirin!

Leave a Reply