Mayıs’ın sonu biz Bilkentlileri rahatlattı, finallerin de sona ermesiyle memleketlerimize, yaşadığımız şehirlere dağıldık yahut da Ankara’daki evimizin tadını çıkarmaya başladık. Ben de Ankara dışına çıkanlardan oldum, İstanbul yolunu tuttum. İstanbul’dan gelenler bilir, bazen Ankara’ya isyan edilir, gözlerde İstanbul tüterken tüm dertler tasalar Ankara’ya bağlanır. Hatta çoğu kez şairin dediği yad edilir “Şu Ankara’nın bir tek İstanbul’a dönüşü güzel.” denir. Fakat bugün isteğim Ankara’yı değil İstanbul’u konuşmak, bir dönemin özlemi sonrası kavuşulan şehirden bir kesiti sizlere yansıtabilmek.
Dediğim gibi belki küçük bir kesit fakat “Tarihi Yarımada” dendi mi ilk akla gelen yerdir belki de Beyazıt, Sultanahmet Camisi ve Ayasofya Müzesi etrafları. Halbuki biz Türkler, hatta biz İstanbul’da yaşayanlar bir turist kadar bilmeyiz buraları. Her ne kadar tarihini, mimarisini bilmesek de güzel şehir İstanbul’un hengâmesinden, gürültüsünden sıkıldığımızda ilk kendimizi attığımız yerlerden biridir bu bölge. Belki de nedeni yürüme mesafesiyle nefes alabileceğimiz birçok durağa sahip olması. İşte bu duraklardan birkaç tanesini göstererek o taraflarda güzel bir tur yapalım. Bahsedeceklerim bu bilinen gezilmesi gereken mekânlar haricinde biraz daha kıyıda köşede kalmış olanlar olacaktır.
1- İstanbul Türk Ocağı
Burası tramvayda Çemberlitaş durağında inildikten sonra Sultanahmet’e doğru yürürken tam olarak solunuzda kalacaktır. İsminden her ne kadar bir dinlenme yeri gibi durmasa da aslında ağaçların arasında size güzel bir çay içme fırsatı sağlayabilir. Bu güzel mekanda geçen yıl bir yangın çıkmış, hatta Cağaloğlu Anadolu Lisesi’ni etkilemesi son anda önlenebilmişti. Sultanahmet civarına inerken bu mekanın havasını da solumak sizlere iyi gelecektir.
2-Ahmet Hamdi Tanpınar Kütüphanesi
Bu sefer de artık Sultanahmet Camisi ve Ayasofya Müzesi ziyaretleri sonrasında şöyle Eminönü sahile inip belki balık ekmek yemeğe giderken bize mola verdirecek bir mekandayız. Burası aslında pek çoğumuzun duyduğu Gülhane Parkı’nın içerisinde. Parkın girişinde solda yer alan kütüphane, bana kalırsa standart bir kütüphaneden oldukça farklı. Tarihi yapısı, yürürken çıkan ahşap sesleri ve oda oda bölünmüşlüğü ile oldukça farklı bir müze kütüphane burası. Lise ve üniversitelere yakın konumuyla bir çok öğrencinin tercih ettiği bir yer aynı zamanda. Bir diğer güzel yanı ise, çalışmaktan bunaldığınızda dışarıda Gülhane Parkı’nın sizi bekliyor olması.
3-Nuruosmaniye Cami
İstanbul’da en keyifle gezdiğim yerlerden biridir Nuruosmaniye. Aynı zamanda burada birçok hediyelik eşya satan güzel mağaza bulmak mümkündür. Bir de burada gezerken muhteşem mimarisiyle bir cami dikkatinizi çekecektir. Tarihine baktığımızda buranın İstanbul’da inşa edilmiş ilk barok cami olduğunu görüyoruz. Elbette ki biz sıradan bir gözle nasıl bir yapı olduğunu bilemesek de, ne kadar güzel bir yapı olduğunu fark etmemek elde değil. Burası aslında bir camiden öte külliye. Yani içerisindeki medresesi, türbesi, çeşmesi de camiye eşlik etmekte.
4-Sahaflar Çarşısı
Burası birçok kişi tarafından bilinen Beyazıt’taki o güzel sahaflar. Dersaadet’teki gezinizden sonra yorgunluğunuzu kitaplara karışarak atmak istiyorsanız burası tam da size göre. Eski kokan o güzel kitaplar sizi karşılayacaktır. Bir şey daha eklemek gerekir ki, burayı sıcak yapan bir büyük unsur da samimi kitapçılardır.
İstanbul’un en çok gezilen yerleri, yani Sultanahmet Camisi, Ayasofya Müzesi, Yerebatan Sarnıcı gibi yerler, bittikten sonra ben artık İstanbul’u yaşamak, farklı yerler görmek istiyorum diyorsanız bu duraklar tam da sizler için.
Keyifle gezmeniz dileğiyle.