Opera denince akla ilk gelen şey “şişman bir kadının” bağırarak şarkı söylemesi ya da sonunda mutlaka birilerinin ölmesi olabilir. Fakat opera bunun çok ötesinde şeyleri barındırır. Müzik ve tiyatronun yanı sıra edebiyat, resim, heykel gibi birçok sanatı içeren operanın izleyiciye verebildiği duygu da kapsadığı her bir sanatla daha da güçlü ve etkileyici olur. Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde geçen sezondan beri Ankara İtalyan Kültür Merkezi’nin de desteğiyle sahnelenen “Tosca” bu anlamda çok iyi bir örnek oluşturmakta.
Giacomo Puccini’nin 1899 yılında bestelediği Tosca, sevgilisine olan aşkı için her şeyi yapabilecek kıskanç, güçlü ve bir o kadar da nazik bir kadın olan Tosca’nın ve devrim uğruna hayatını bile gözden çıkaran Mario’nun hikâyesini anlatır bize. Opera, politik bir suçlu olan Angelotti’nin hapisten firar edip, eski dostu Mario Cavaradossi’nin yardımıyla muhafızlardan saklanmaya çalışmasıyla başlar. Tosca’nın Mario’ya kıskançlıklarıyla devam ederken, operanın üçüncü başrolü olan komiser Scarpia’nın kaçak Angelotti’nin izini sürmesiyle işler karışır. İkinci ve üçüncü perdede ise Scarpia’nın uzun süredir peşinde olduğu Tosca’yı elde etmek için çevirdiği entrikaları, Mario’nun ülkesine Cumhuriyeti getirmek için hayatını hatta sevgilisini umursamayışını ve Tosca’nın aşkı uğruna yapabileceği şeyleri görüyoruz.
Atatürk’ün en sevdiği, belki de Türkiye’ye Devlet Opera ve Balesi’ni kurmasını sağlayan opera olan Tosca, Puccini’nin muhteşem müziği ve ADOB’un etkileyici dekorları ile bizlere duygu dolu dakikalar sunuyor. Benim bir sezonda beş kere izleyip, hala prömiyerinde olduğu kadar heyecanla izlediğim Tosca özellikle operaya yeni başlayanlar için tavsiye edebileceğim, opera sanatını sıkıcı bulanlar için gidilmesi gereken bir eser.
Merak edenler için ADOB’da bir Tosca temsilinden örnekler:
http://www.youtube.com/watch?v=YA59meYCDuc&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=DBJIIkkcyWI&feature=related