II.
İç Mimarlar Odası Kurucu Üyesi İç Mimar Muammer Narin Röportajı 5 Mayıs 2017
- Sizin zamanınızdaki İç Mimarlık ve eğitimi ile şimdikini nasıl değerlendirirsiniz?
Bugün için üniversitelerimizin İç Mimarlık eğitim ve öğretiminde gelişmiş ülkelerdeki bilimsel, teknik, sanatsal gelişmeleri izleyen, tasarım sürecinin araştıran, sorgulayan, literatürü takip eden İç Mimarlar yetiştirmek hedefleniyor. Bizim dönemde iç mekan tasarımında kullanmayı düşündüğümüz malzeme çok kısıtlı idi, teknoloji henüz uyanmamıştı, endüstrideki gelişmelerle daha en az yirmi yıl vardı. Şimdiki dönemde malzeme çeşidi, teknolojik üretimi, çok fonksiyonu olması, alternatif seçme özelliklerinin bulunması, geniş malzeme yelpazesini sunması, İç Mimarların işlerini zenginleştirmektedir. Proje tasarım sunumunu kolaylaştırmaktadır. Bizim zamanımızda iki kurumda İç Mimarlık öğretimi ve eğitimi veriliyordu. O zaman ki ismi Devlet Güzel Sanatlar Akademisi İç Mimarlık Bölümü, 1982 yılından itibaren de Mimar Siman Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü adını almıştır. 1950-70 arası Akademinin eğitim modeli Fransız eğitim sistemiydi. Diğerinin ise o zamanki adı Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu İç Mimarlık Bölümü 1982’den itibaren Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü adını almıştır. Öğretime 27 Ekim 1957 yılında başlamıştı ve Bauhaus eğitim modeli benimsenmişti.
- Sizce toplumumuzdaki İç Mimar algısı nasıldır ve sizce olması gereken algı nedir?
İç Mimarlık eğitimi ve öğretimi ülkemizde 1925 yılından beri verilmektedir. Buna rağmen toplumda tanınan bir meslek değildi. O dönemin yaşam koşulları nedeniyle yaygın bir şekilde ihtiyaç duyulan bir meslek olmamıştı. Günümüzde ise gelişen teknoloji, sosyal ve ekonomik yaşam koşulları İç Mimarlık mesleğinin uygulama alanını çok daha fazla genişletmiş ve bu durum ülkemizde ciddi bir İç Mimar ihtiyacı doğurmuştur. İç Mimarlık, profesyonel düzeyde eğitim, deneyim ve ilgili sınavlarla kalifiye olmuş, insanoğlunun yaşam kalitesini ve verimliliğini arttırmak, sağlığını, güvenliğimi ve mutluluğunu sağlamak amacı ile İç Mekanların niteliğini yükselten, zenginleştiren meslek olduğu yadsınamaz. Toplumun İç Mimarlara olumlu yaklaşması için gerekli eğitimleri alan ve sonunda yetenek sınavlarını vererek diplomalarını alan İç Mimarların öncelikli yapacakları görev; sabırlı olmaları, kendilerine güvenmeleri, mesleğini sevmeleri, çok çalışmaları, sevgi, saygı ve heyecanlı olmaları. Toplumdaki sosyo-ekonomik olgu ile kültürün gelişmesi neticesinde ancak İç Mimarlık önem kazanacaktır. Ekonomik güç ile yakıdan ilgili bir meslek sahibiyiz, düşünün ekonomi ile kalkınma toplumda refahı beraberinde getirecektir. Topyekûn ekonomik kalkınmada, ithalat ve ihracatı tetikleyecek, endüstrideki teknolojik gelişmeler beraberinde AR-GE birimlerini harekete geçirecektir. Toplumda mevcut yapıların dönüşüm yolu ile yenilenmeleri ile inşaat ve yapı sektörünün hareketlenmesi sonucu İç Mimarlara da önemli tasarımla imza atmaları kalıyor. Üniversitelerimiz Güzel Sanatlar Fakültelerinin İç Mimarlık Bölümünden mezun olanlar, akıllı ve her ebattaki iç mekanlara çözüm üreterek, problemleri çözen meslek sahibi olarak yetişirlerse sorun çıkmaz demektir. İç Mimarlık, mekan sorunlarına çağdaş ve ekonomik çözümler getiren meslektir. Olması gereken algı, akıllı, çözüm üreten, doğru tasarım, ülke ekonomisine doğrudan katkı yapar sloganını doğurur.