Semavi dinler öncesindeki dönemlerde de var olan ve hemen hemen tüm efsanelerde bahsedilen –çoğumuzun da bildiği- bir hikaye aslında Mu. Dünyanın gidişatını değiştiren “Büyük Tufan” ya da diğer adıyla “Nuh Tufanı”nın da içinde bulundurduğu bu efsane, aynı zamanda Türklerin ilk toprağı olduğu düşünülüyor. Tevrat, İncil ve Kuran gibi kutsal kitaplarda da yer alan bu olayın ilk yazılı kanıtları, İngiliz Albay James M. Churchward tarafından, Hindistan da ki Budist bir rahip’in sahip olduğu Naakall Tabletleri olduğu iddia ediliyor. Kısaca bahsedecek olursak, bu tabletlerdeki hikayede, dini kitaplarda anlatılan tufan olayının benzerinin günümüzden on binlerce yıl önce Pasifik okyanusunda var olmuş bir kıtada yaşandığı, bunun sonucunda kıtada bulunan, teknolojik ve kültürel açıdan günümüzden çok ileri bir uygarlığın ve burada yaşayan milyonlarca insanın felakette yok olduğu anlatılmaktadır. Anlatılan bu olay gerçekten de yaşanan depremler ve yer hareketleri, koskoca bir kıtanın ve orada yaşayan milyonlarca insanın okyanuslara gömülmesine yol açmış olabilir mi?
Bu iddiayı belki de gerçek kılacak bir şiir var gözlerimizin önünde. iddiaya göre bu şiir, kara maya sözcüklerinden oluşturulmuş ve halk tarafından Mu’nun çöküşü sırasında hayatlarını kaybedenlere ithaf edilmiştir..
Sözcüklerin Kara Mayaca anlamları;
Alpha = (al-paa-ha) al, şiddetli; paa, zorla girmek, hücüm etmek; ha, su
Beta = (be-ta) be, yürümek; ta, nerede olduğu yer, düzlük, zemin
Gamma = (kam-ma) kam, almak, uğramak, maruz kalmak; ma anne, yeryüzü
Delta = (tel-ta) tel, derin, dip, alt; ta bulunduğu yer, nerede olduğu
Epsilon = (ep-zil-on-om) ep, tıkama, engel; zil, knar oluşturma; onom, kasırga, hortum
Zeta = (ze-ta) ze, vurmak, çarpmak, dövmek; ta bulunduğu yer, Zemin
Eta = (et-ha) et, ile; ha, su
Theta = (thetheha-ha) thetheha, uzanmak kaplamak dağılmak; ha su
Iota = (io-ta) io, canlı ve hareket eden her şey; ta, bulunduğu yer, Zemin
Kappa = (ka,paa) ka, çöküntü, tıkanma; paa, kırılma, engel, mani
Lambda = (lam-be-ta) lam, batma, suya gömülme;be, yürüme, gitme; ta bulunduğu yer
Mu = (mu) mu
Ni = (ni) ni, uç, zirve, doruk
Xi = (xi) xi, yükselmek, bir şeyin üzerinde görünmek
Omicron = (om-ik-le-on) om, girdap, dönme; ik, rüzgar;le,yer; on, dairesel
Pi = (pi pi) yavaş yavaş veya azar azar yerleşmek
Rho = (la-ho) la, -e kadar; ho, gelmek
Sigma = (zi-ik-ma) zi, soğuk; ik, rüzgar, ma, anne, yeryüzü
Tau = (ta-u) ta, bulunduğu yer; u, alt, vadi, uçurum
Upsilon = (u-pa-zi-le-on) u, uçurum; pa, su deposu, havuz; zi, soğuk;le, yer; on, dairesel yuvarlak
Phi = (pe-hi) pe, gelmek;hi çamur
Chi = (chi chi) ağzını açma
Psi = (pe-zi) pe, gelmek, dışarı; zi; duman, buhar
Omega = (o-mec-ka) o, orada; mec, girdap; ka, tortular, birikintiler
Bu sözcüklerin anlamlarına göre serbest okumayla ortaya çıkan şiir:
şiddetle hücum eden sular,
yayılarak düzlüklerin üzerinde
kaplar toprağı
tüm alçak yerlerde,
engel çıkaran yüksekliklerde dalgalar oluşur ve hortumlar
döver engelleri sularla
sular örter üzerini
canlı ve hareket eden her şeyin
engelleri yıkarak
sulara gömülür toprakları
Mu’nun
zirvelerdir yalnızca
gözüken suların üzerinde
hortumlar eser çevrelerinde
ve yavaş yavaş
oraya kadar gelir
soğuk rüzgar.
önceki vadilerin yerini
artık
uçurumlar, soğuk derinlikler almıştır,
yuvarlak çukurlar
balçıkla dolmuştur
bir ağız açılır,
çıkar dumanlar
püskürür dışarı volkanik tortuları…
Yaklaşık M.Ö. 1200 civarlarında gerçekleşen bu olay sonucunda kıtadan ve ada kolonilerinden kaçarak kurtulabilen az sayıdaki insanların, bugün medeniyetin beşiğini oluşturan Mısır, Mezopotamya, Hindistan ve Güney Amerika’daki çeşitli bölgelere yerleştikleri ve sahip oldukları bilgiyle buralarda yeni uygarlıklar kurdukları düşünülüyor. Özellikle Mısır ve Sümer uygarlıklarının doğuşu direk olarak bu göçlerle ilişkilendirilmektedir. Tabi ki anlatılanlara göre bu yeni kurulan uygarlıklar, büyük bir felaket sonucu yok olan, teknolojik ve kültürel açıdan ileri Mu Medeniyetinin devamı olmayacak kadar yetersizdirler. Göz ardı edilmemelidir ki aralarında kültürel ve gelişmişlik açısından büyük farklılıklar bulanan milletler arasında bu denli “yok oluşsal” efsaneler oldukça fazla. Dilden dile yayılabilen bu tür “travma”, bir toplumu kolayca alt etmenin en etkili yöntemlerinden. Şimdi bir nükleer savaş çıksa ve dünya nüfusunun çoğu yok olma eşiğine gelse, bir şiirle anlatılırdı roketler, kayan bir yıldız betimlemesi gibi… Bu metropol yaşamımızda zihnimiz bu denli kapalıyken bir efsaneye de bizim kurban gitmemiz çok zor olmasa gerek, hatta roketlere ne hacet, birkaç gök taşı yeterli sanki…
Kaynakça
http://www.guvencelikkaya.com/
https://seyler.eksisozluk.com/