İstanbul, göz kamaştıran pullarıyla yüzgeçlerini çırparak meleyenlere derya-yi bigeran. Kalbi deniz gibi geniş olanlara kapılarını açan Çiçek Pasajı’nın dili olsa da konuşsa… Anason kokan sofralar, aslan ile kuzunun karşılaşmasına sahne olacak da acaba aslan, kuzuyu misafir edecek mi? Şişede durduğu gibi durmuyorsa eğer, kimler oltaya düşecek?
Adabı vardır derler içkiyi içmenin, içeceği içmenin değil. Mesela bir ayranı içerken kalbin kilidini açmaya yeltenmezsin. Ama rakının bulunduğu sofra çilingir sofrasıdır ya… Bir de bu adabı öğretenler vardır. Ah keşke sofrasında bulunsam diyeceğiniz kişilerden. Rakı içmenin adabı denilince, sosyal medya paylaşımlarından sonra (!) aklımıza ilk gelen kişi kuşkusuz yakın zamanda kaybettiğimiz Aydın Boysan olacaktır. Buyurun dostlar buyurun; Aydın Boysan ile içki sohbeti ve daha fazlasına…
Her ne kadar rakı içmenin kültürüyle anılsa da aslında Boysan, Mimar Sinan Üniversitesi’nin Mimarlık Bölümünü bitirmiş ve Türkiye’ye birçok yapı kazandırmıştır. Aynı zamanda Türkiye Mimarlar Odasının kurucuları arasındadır. 96 yıllık ömrüne mimarlıktan, yazarlığa birçok şey sığdırmıştır. Yolun yarısında yabancı dil öğrenmiş, 60’lı yaşlarında gazeteciliğe başlamış ve birçok kitap yazmıştır. Ders niteliğinde bir hayat; hiçbir şey için geç değil sanki. Bizim zihnimizde ise tatlı dili, fıkraları, muhabbeti yer etmiş ve bunların da insan ruhunu okşadığını kanıtlamıştır. Muhabbetin de bir sanat olduğunu öğretmiştir.
İçki içmenin de kültürel yanı mı olur diyenlere inat, rakı adabının da mimarıdır Boysan. Sokaklarda, meyhanelerde rastlanılan birçok sözün kendisine ait olduğu belki de bilinmez. ‘Rakı öyle içilmez’ diye ahkâm kesenlere birçok içerik üretmiştir. “Rakı yalnız içilmez. En az iki kişinin katıldığı demokratik saygın bir cemiyettir. En büyük mezesi muhabbettir.” Ha bir de yanında gidebilecek mezelere (turşu gibi ekşi mezeler, tam yağlı koyun peynirinin üzerine kırmızı toz biber…) değinmeden de edemez; hem sofra hem muhabbet gurusudur kendisi. En sevmediği meze ise beyaz leblebidir. Öyle ki Atatürk’ün ölümünün bile sirozdan değil beyaz leblebiden kaynaklandığını söylemiştir.
Mimar, yazar, mizahşör, sıfatlarını kullanmak yerine “demci” der kendisine. Hatta birlikte demlendiği arkadaşlarına “demak” nam-ı diğer demciler akademisi adını takmıştır. Doğum gününü kutlamak yerine içkiye başlayışını kutlar. Şerefe. “Rakıyla 70 yıldır, eşimle 60 yıldır evliyim. Demek ki evlenme kararını almak için 10 yıl kafayı çekmek gerekiyormuş” diyebilecek nüktedanlıkta olmasına karşın, “Karım beni unutmasın diye evde ona şarkı söylüyorum. Daha yeni evli sayılırız. Şunun şurasında 59 yıllık evliyiz” diyecek kadar da hayat dolu biri. Sözlerinden de anlaşılacağı üzere mizah üstadı ve mizah kitabı yazarıdır Boysan. “Öyle kabak çekirdeği gibi eğlencelik bir şey değil. Aklın sanatıdır mizah.”
Siz hangi hayvana özenirdiniz? Bir kuş; uçabiliyor diye. Ya da bir kaplumbağa; evini beraberinde taşıyabilen… Rakının en güzel evresi boğazdan aşağıya iniş anıymış. Zürafaya imrendiğiniz oldu mu? Aydın Boysan gibi…
İstanbul’un tanığıdır yaşamı. Değişimini yansıtır gözleri. Samatya’da doğduğu evin sokağını anlatırken çıkmaz sokak olduğunu söyler. “Ama iki taraftan da çıkıyorduk biz, öyle bilinen çıkmaz sokaklara benzemiyordu“, diyerek kahkahayı da basmayı ihmal etmez. İstanbul’da bir zamanlar sarhoş olup etrafı rahatsız edenleri Taksim’den otobüse bindirip Sarıyer’de bırakırlarmış. Ceza olsun diye de Sarıyer’den şehre yürütürlermiş. Aydın Boysan ekler, “Bu onurlu yürüyüşte ben de yer aldım.” Fahri Atabey, Boysan’dan yaşlılar yurdu projesi çizmesini ister. Son aşamaya gelindiğinde Fahri Atabey bu parayı ödeyemeyeceğini ama Boysan adına bir hayır projesi yapabileceğini söyler. Bunun üzerine Boysan, Bebek-Etiler yolunun yapılmasını ister. İçki içilen sofralar hayırlara da vesile oluyormuş. Bazen de eleştirisini dile getirmekten çekinmez. “İstanbul’da balıkçı sayısı kebapçıların altına düştüyse sorun var demektir.”
Ünlü fotoğrafçı Mehmet Turgut, Aydın Boysan’ın Türkiyedeki tek süper kahraman olduğunu düşündüğü için onu Superman kostümüyle çekmiştir. Ama Türkiye’nin kültürel ikonu olan bir süper güç. “Hayatta yapılması gereken en önemli şey, giderken vicdanını kirletmeyecek olaylarla dolu bir ömür geçirmektir” diyen gururlu bir kahraman.
Zeytin yanında iyi giden bir meze midir? Balık şişeye daldı. Yem; zam getiren zom beyinler. Oltaya gelme sakın. Konuyu değiştirin. Ah, o son kadehi içmeyecektim, diyenlerden en kötü günümüz böyle olsun diyenlere, sağlığınıza…
Not: Rakıdan bahsetmişken Paşabahçe’nin Aydın Boysan imzalı rakı kadehi koleksiyonuna da değinmeden olmazdı:
https://www.pasabahcemagazalari.com/arama/aydin-boysan?k=ayd%C4%B1n+boysan