Son günlerde fark ettim ki hepimiz bir bahane bulmuşuz ve onun arkasına sığınıp devam ediyoruz hayatımıza. “İnan ki hiç zamanım yok, aslında tiyatroyu çok severim ben!” diyenler ile “Bu oyunları çok takip edemiyorum, sen nereden öğreniyorsun?” taraftarları bir rekabet içindeler sanırım. Anladığım kadarıyla “güzel” oyunlara yalnızca belirli kişiler gidiyor ve diğerlerine yer kalmıyor. İşte bu konuda çok büyük bir yanılgıya düşüyorsunuz sevgili vakit ve oyun bulamayanlar. Öncelikle şu konuda hemfikir olalım: Hepimizin bol bol vakti var. Yalnızca önceliklerimiz farklı. Bu noktada anlaşırsak herkese hak verebilir ve her şeye zaman ayırabiliriz aslında. İşte tiyatro repertuarınızda yeni bir sayfa açmanın ve ilk adımı atmanın tam zamanı!

Öncelikle Ankara hakkındaki önyargılarımızı ve kalıplaşmış fikirlerimizi bir yana bırakalım. Kabul etmek gerekirse Ankara’daki özel tiyatro ve sahne sayısı çok yüksek değil. Ancak emin olun bu hiçbir şekilde engel değil. Dört tarafı turnelerle kaplı bir şehir burası. İstediğiniz, beklediğiniz oyun Ankara’ya uğramadan perdelerini kapatmayacaktır. Hiç mi olmadı? O zaman amatör tiyatrodan bol ne var bu şehirde? Ya da Devlet Tiyatroları’nın on sahnesinden birinde haftanın altı günü oynanan temsillerden birine gitmek ne kadar zor olabilir ki?

Bir diğer karmaşa da tiyatro oyunlarından ne beklediğimiz ve onların bize ne verdiğiyle ilgili sanırım. Geçenlerde amatör tiyatro grubumuzdaki eğitmenlerimizden birisi tiyatro oyunlarındaki ilk 7 dakikanın öneminden söz etti. Hiçbir seyirci bir tiyatro oyununu ilk 7 dakikasında yargılamazmış. İster o sahnede birbiriyle alakalı olmayan replikler sunun, ister hiçbir şey yapmadan sadece seyirciye bakın. Seyirci oyunun devamına duyduğu güvenle ve merakla o ilk 7 dakikada hiçbir şeyden şikayet edemezmiş. Tabii ki sonra beklediğini bulamayınca beyin sinyal verir: “Bu oyun çok da iyi değil galiba.”, “Kostümler ne kadar alakasız olmuş.”… Bundan söz etmemin asıl nedeni şu: Beynimiz ya da içgüdülerimiz bile sahnenin karşısına geçtikten, o koltuklara oturduktan ve perde açıldıktan sonra bir tiyatro oyununu yargılamak için 7 dakika bekliyor. Peki ya biz daha biletini bile almadığınız bir oyunun işe yaramaz olduğuna nasıl karar verebiliyoruz? Sizce de kulağa çok kötü gelmiyor mu? Sadece açıklamasına, oynadığı sahneye veya oyuncularına bakarak bir oyunu yargılamak, beklentilerimizi düşürmek ya da en kötüsü toptan o oyunda gitmeyi aklımızdan silmek ne kadar adil? İşte bu yüzden biraz iştahlı olmak gerekiyor tiyatro oyunlarında. Fragmanları yok çünkü. Tam da bu yüzden imkanımız olan her oyuna gitsek keşke. Ayırt etmeden, çekinmeden, zevkle…

Tiyatroya çok meşgul hayatlarımızda vakit ayırmaya ve bir bilet almaya ikna olduysak eğer sizin için Ankara’da Nisan ayında sahnelenecek birkaç oyundan bahsetmek istiyorum. İşte bunlar benim bu ay sabırsızlıkla beklediğim ya da daha önce izleyip gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim oyunlar:

Shirley 

Sumru Yavrucuk’un 42 yaşındaki Shirley Valentine’ı canlandırdığı bu oyunda kendinizden çok şey bulabileceğinize eminim. En azından 2016 yılında Ankara Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde bu oyunu izlediğimde ben öyle hissetmiştim. Herkesten tam not alan ve şiddetle tavsiye ettiğim bu oyun 27 Nisan’da Dört Mevsim Tiyatro sahnesinde. Çok küçük bir ihtimal ama oyun bittiğinde beğenmemiş olsanız bile eve dönerken aklınızın bir ucunda Kalbim Egede Kaldı şarkısı size eşlik edecek, benden söylemesi.

Gidion’un Düğümü

Tatbikat Sahnesi’nin her oyununda olduğu gibi Gidion’un Düğümü’nde de bizi bekleyen sürprizlere ve değişikliklere hazır olmakta fayda var. Bu oyunu “Eğitim sisteminin çarpıcı bir şekilde irdelendiği Gideon’un Düğümü, bir birey yetiştirmenin sorumluluğunun sorgusunu, bir anne ve bir öğretmeni karşı karşıya getirerek, bizleri adalet, sanat, farkındalık ve suçluluk duygusu üzerinden gerçeklerle yüz yüze bırakıyor.” diye tanımlamış Tatbikat Sahnesi.  24-25 Nisan’da Tatbikat Sahnesi’ne gitmek için güzel bir sebep.

39 Basamak

Bir casusluk serüvenini konu alan Patrick Barlow’un sahneye uyarladığı defalarca kez oynanmış eseri 21 Eylül’den bu yana Zorlu PSM’de kapalı gişe oynuyor. Engin Hepileri, Demet Evgar, Okan Yalabık ve Bülent Şakrak gibi isimlerin oynadığı bu komedi 29 Nisan’da MEB Şura Salonu’nda.

Gördüğünüz gibi sahneler perdelerini açmaya hazır. Kulisler dolu. Artık seyirci koltuğundaki yerinizi alma ve  tiyatroya perdelerinizi açmanın zamanı gelmedi mi?  Motivasyonunuz, vaktiniz ve hangi oyuna gitsem sorularına cevabınız olmasında ufak bir katkım olması dileğiyle…

 

 

 

Görsel kaynaklar:

www.haberankara.com/sumru-yavrucuk-un-ses-getiren-oyunu-shirley-ankara-da/57742/

tiyatronline.com/39-basamak_-kenter-tiyatrosu

tiyatro.co/sakin-patikadan-ayrilma-anne/

www.mirvish.com/theatres/ed-mirvish-theatre/360

 

Leave a Reply