Bu “Kare”de Herkese Yer Var: 2017 Altın Palmiyeli “Kare” Filminden Modern Toplumlara Bir Bakış

Dünya’nın dört bir yanındaki modern sanat müzeleri ve galeriler; açtıkları sergiler, seçtikleri konu başlıkları ve ağırladıkları farklı sanatçılar ile gündem yaratmaya ve ulaştıkları kitleleri arttırmaya çalışıyorlar. Birçok farklı geçmişten gelen sanatçıların üretimlerinin sergilendiği bu etkinliklerde, ziyaretçiler değişik bakış açılarıyla yaratılmış eserleri gözlemleme fırsatı buluyor. İnsanların odaklanma sürelerinin gitgide azaldığı bugünlerde ise, en çok konuşulan eserler genellikle izleyiciyi hemen yakalamayı başaran sarsıcı yapıtlar oluyor. Kimi zaman ise şaşırtma payının yüksek olduğu eserler ya da performanslar, insanların sanat hakkındaki düşüncelerinin karmaşıklaşmasına neden oluyor. Gördüğü eserleri ya da performansları içselleştiremeyen ziyaretçiler akıllarında “modern sanat nedir, nasıl olmalıdır?” soruları ile dolaşıyorlar. Bu kavram kargaşasına verilebilecek güncel örneklerden biri de San Francisco Modern Sanatlar Müzesi’nde gerçekleşen trajikomik bir olay. İki lise öğrencisinin yere bıraktıkları bir gözlüğü, insanların müzede sergilenen bir eser sanıp fotoğrafını çekmesi sanırım insanların modern sanata dair kafa karışıklıklarını açıklamak için yeterli olacaktır. Ve ne yazık ki, insanları bu şakaya inandıkları için, durumları ne kadar komik görünse bile, suçlamak mümkün değil.

2017 Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye ile ayrılan Kare (The Square) filmi de konusunu günümüzün modern sanat dünyasının görünmeyen yüzü ve modern toplumlardaki ikiyüzlülük üzerine kuruyor. İsveç’te önde gelen bir modern sanat müzesinin baş küratörü olan ana karakterimiz Christian, yeni açılacak “Kare” enstalasyonunu tanıtmak üzere bir reklam ekibiyle anlaşıyor. 4 metre uzunluktaki kenarlarıyla tanımladığı alan ile bu “Kare”, içine girecek insanların güvende ve eşit olduğu, yardım istediğinde ise diğer insanların cevap vermesini gerektiren ütopik bir alanı temsil ediyor. Öte yandan ise Christian, şehirde yaşayan çoğu insan gibi çevresine karşı duyarlı bir tavır sergilemiyor. Zorla çekildiği bir sokak kavgasında telefonunu ve cüzdanını çaldırmasının ardından navigasyon ile hırsızların yaşadığı binayı buluyor ve her daireye tehdit içerikli notlar bırakıyor. Binanın bulunduğu bölgenin, Christian’ın yaşadığı hayattan ve gelir düzeyinden farklı olması yüzünden karakterin korku ve şüpheye kapılması toplum içindeki kutuplaşmaları gözler önüne seriyor. Reklam ajansının, serginin daha çok dikkat çekmesi için kullandığı ırkçı ve şiddet dolu dil ise, ters teperek basında olumsuz şekilde yer ediniyor. Daha çok izlenmek amaçlı yapılan bu reklam ise günümüzde içerikten çok insanların dikkatini çekmeye yönelik çalışmalar üzerinde durulduğuna dikkat çekiyor. İnsanlar arasındaki sınırları kaldırmayı planlayan bu yerleştirme ise, yanlış tanıtılarak vermeye çalıştığı iyi mesajı ne yazık ki kaybediyor.

İnsanları eşitlik üzerine düşündüren “Kare” yerleştirmesi

Sanatta sınır var mıdır? Sınırı geçtiğinizi nasıl anlarsınız ve bu durumda kendinizi sansürler misiniz? Oto sansür, düşünce özgürlüğünü ne derece kısıtlar ve topluma etkisi nasıl olur? Bu soruları çarpıcı bir performans sahnesiyle düşündürüyor film. Kişisel alanları ihlal eden bir sanatçının gerçek ile kurmaca arasında gidip gelen performansıyla, insanların kendilerine dokunulmadıkça tepkisiz kalması ve ilk adımı atmaktan çekinip sonrasında hep birlikte sanatçıya saldırması, bireyselleşmenin ortaya çıkardığı sorunları sarsıcı bir dil ile ortaya koyuyor.

Filmin en vurucu sahnelerinden performans anı

Yönetmen koltuğunda Ruben Östlund’un oturduğu İsveç, Danimarka, Almanya ve Fransa ortak yapımı “Kare” 142 dakika boyunca izleyicinin ilgisini korumayı başarıyor. Komedi-dram türündeki film, çağdaş sanatla ilgilenenleri eğlenceli bir biçimde çizginin dışında düşünmeye iterken, festival filmlerinin çizdiği ağır tempolu görüntüden uzak durarak izleyicisine keyifli zaman geçirtmeyi vaat ediyor. Filmin bazı sahneleri toplumsal mesaj vermeyi çok fazla ön plana çıkarsa da, alt metinlerinde yatan iyi niyetli atmosfer takdiri hak ediyor. Avrupa’nın günümüzdeki toplumsal sorunlara bakış açısını bir de sanat kurgusu etrafında keşfetmek isteyenler için “Kare” filmi bu sebeplerle önerebileceğim iyi bir tercih.

 

Kaynaklar:

www.nytimes.com/2016/05/31/arts/sfmoma-glasses-prank.html

http://www.imdb.com/title/tt4995790/

Fotoğraflar:

www.wviff.org/the-square/

https://www.nytimes.com/2016/05/31/arts/sfmoma-glasses-prank.html-Kevin Nguyen

http://edition.cnn.com/style/article/cannes-2017-the-square-ruben-ostlund/index.html-Plattform Produktion AB

http://www.rollingstone.com/movies/features/the-square-why-this-art-world-satire-will-make-you-squirm-w509261- Magnolia Pictures

 

 

Leave a Reply

1 comment

  1. Merve

    Bu yazıyla çağdaş sanata oldukça iyi bir eleştiri getirişmiş ve bahsedilen filmle kurulan ilişkide oldukça başarılı , yazınızda bahsettiklerinizi daha detaylı görmek için büyük bir heycan ve keyifle filmi izleyeceğim.