ben sana mecburum bilemezsin/adını mıh gibi aklımda tutuyorum
ben hiç böylesini görmemiştim/ vurdun kanıma girdin itirazım var
ne olur kim olduğunu bilsem pia’nın/ ellerini bir tutsam ölsem
kimi sevsem sensin/hayret
elimden gelen bu ben iki kişiyim/ çoğalmak neyse ne azalmak zor
gözlerin gözlerime değince /felaketim olurdu ağlardım
ben hiç böylesini görmemiştim/ vurdun kanıma girdin itirazım var
çünkü ayrılık da sevdaya dahil/ çünkü ayrılanlar hala sevgili
ne kadınlar sevdim zaten yoktular/böyle bir sevmek görülmemiştir
aysel git başımdan ben sana göre değilim
Attila İlhan şiiri denilince belki de akla ilk gelen bu dizelerdir. Bu güçlü dizeleriyle okuyucusunun hayatına dokunduğu gibi, belleğine de yılların eskitemediği sesleri yerleştiren Attila İlhan, şiirlerinde döneminin siyasi havasını da taşır insanın içindeki çetrefilli hislerini de. Tutsaklıkları gibi düşsel sevgilerinden de bahseder. Sirkeci Garı da geçer dizelerinde Leipzig Garı da. Saz semaisi ve kırmızı melek şarkısı duyulur onun şiirlerini okurken. Aragon’dan da Baki’den de alıntıları vardır. Kimi zaman Maria Missakian’a, Belma Sebil’e seslenir; kimi zaman Ömer Haybo’ya. Ağustosa da kasıma da hisleri vardır. “ümitten ümit kesilmez” de diyen İlhan’dır “an gelir/attilâ ilhan ölür” diyen de. Bu yüzden herkes için farklı anlamlara gelir Attila İlhan.
Bir röportajında aşk denilince akla ilk gelenin kendisi olduğu söylendiğinde “Benim yazdığım aşkla onların anladıkları aşk aynı aşk değil. Benim yazdığım aşka dikkat edilirse imkansız aşktır. Ben daima imkansız aşkları yazarım. Benim yaşadığım hayat içinde vuslat mümkün değildi ki. Hep birtakım zor şartlar içindeydik, hep bir takım başı belada adamlar halindeydik. Onun için kızlara gidin diyorduk, biz gidin diyorduk. O bakımdan o bir dönemin esprisidir. O dönemin esprisi içinde onlara dikkat edin bakın hiç sonu mutlulukla biten aşk yoktur. Hep askıda kalan.” karşılığını verir.
Attila İlhan ve askıda kalan “imkansız aşk“larından :
sen benim hiçbir şeyimsin
sen benim hiçbir şeyimsin
yazdıklarımdan çok daha az
hiç kimse misin bilmem ki nesin
lüzumundan fazla beyaz
sen benim hiçbir şeyimsin
varlığın yokluğun anlaşılmaz
galiba eski liman üzerindesin
nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
dudaklarınla cama çizdiğin
en fazla sonbahar otellerinde
üniversiteli bir kız uykusu bulmak
yalnızlığı öldüresiye çirkin
sabaha karşı öldüresiye korkak
kulağı çabucak telefon zillerinde
sen benim hiçbir şeyimsin
hiçbir sevişmek yaşamışlığım
henüz boş bir roman sahifesinde
hiç kimse misin bilmem ki nesin
ne çok çığlıkların silemediği
zaten yok bir tren penceresinde
sen benim hiçbir şeyimsin
yabancı bir şarkı gibi yarım
yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
hiç kimse misin bilmem ki nesin
uykumun arasında çağırdığım
çocukluk sesimle ağlayarak
sen benim hiçbir şeyimsin
Bir dizeden neden etkilendiğimizin yanıtı bizim kişisel dünyamızdayken, bir dizenin nelerin etkisiyle oluştuğunun yanıtı da şairinin dünyasındadır. Attila İlhan da bu dünyasını bazı şiir kitaplarında Meraklısı İçin Notlar diyerek kaleme almıştır. Şiirlerinin arka planına yer vermesi bazı edebiyatçılar tarafından şiirin mahremiyetine tehdit olduğu gerekçesiyle eleştirilse de ben bunun “meraklısı” için oldukça değerli olduğu görüşündeyim. Kimi zaman şiirlerini öyküleriyle birlikte daha da sevmişimdir kimi zamansa hayal kırıklığına uğramışımdır. Bu açıdan bu notları okumak Attila İlhan’ın bana vaat ettiği dünyayla bir nevi yüzleşme gibiydi diyebilirim.
Şairin “Bela Çiçeği” kitabında yer alan ve diğer şiirlerine nazaran daha az göz önünde olan “sen benim hiçbir şeyimsin” hikayesi bakımından bana şairin en farklı ve anlamlı gelen şiiri oldu. Attila İlhan için de ilginç sayılan bu hikaye, şairin İzmir’de tanımadığı kızlar tarafından telefonla sıklıkla arandığı dönemlerde geçer. Bu telefon tanışıklıkları, bazılarıyla deniz kahvelerinde buluşmaları beraberinde getirirken bazılarıyla da “meçhul” bir şekilde devam eder; yalnızca telefon aracılığıyla konuşulur. Şiirde bahsi geçen ilişki de bu türdendir. Attila İlhan kim olduğunu bir türlü öğrenemediği genç kız için “en çok da geceleri beni arar, sıcak, biraz kırık sesiyle, dakikalarca konuşurdu.” der. Konuşmalarda şair de kıza çok şeyler anlatmıştır, şair de çok konuşmuştur. Konuşmalarının belki de en can alıcı noktası “onun benim neyim olduğu sorusuna takıldık” diye anlattığı diyaloglarında geçer. Bu sorunun cevabı şiirin ilk dizesidir ve şiirin büsbütün ilhamıdır. Bu karşılığın kızı adamakıllı içlendirdiğini belirten Attila İlhan ekliyor: “kimdi dersiniz?” .
KAYNAKÇA
bela çiçeği, Attila İlhan
elde var hüzün, Attila İlhan
sisler bulvarı, Attila İlhan