14-16 Ekim tarihleri arasında Odeon’da gerçekleşen, yedi farklı ülkeden sanatçılarla birbirinden değişik müzik tarzlarını dinleyicilere sunan Bilkent World Music Fest, okulumuzda geçtiğimiz haftalarda adından en çok söz ettiren müzik etkinliğiydi.
Festivaldeki konser yelpazesinin çok geniş olması; daha önce dinlemeye fırsat bulamadığımız müzik türleriyle tanışmamızı sağlamakla beraber, takipçisi olduğumuz sanatçılarla buluşmayı ve sevdiğimiz şarkıları onlarla bir ağızdan söyleme şansını bize verdi.
Ben ve benim gibi onlarca kişi için, festivalin mihenk taşı Cem Adrian’dı. 16 Ekim Pazar akşamı, soğuk havaya inat Odeon’da yerlerini alanların azımsanmayacak kadar büyük bir kısmı onu yalnız bırakmamak için oradaydı.
Saat ona doğru bizlere merhaba diyen sanatçı, kendisinin de bir zamanlar Bilkentli olduğunu ve bunu özlediğini fark ettiğini belirterek bazılarımızın bilmediği, ‘bizden’ bir özelliğini paylaştıktan sonra merakla beklenen performansına başladı.
Konserin ilk anından itibaren içimizi ısıtan sanatçı, ‘Ben Bu Şarkıyı Sana Yazdım’, ‘Aşk Bu Gece Şehri Terk Etti’, ‘Emir’ ve ‘Kayıp Çocuk Masalları’ adlı albümlerinden toplamda ona yakın parça seslendirdi. Bilindik şarkılarından olan ‘Sonbahar’, ‘Nereye Gidiyorsun’, ‘Herkes Gider mi’yi seyirciyle beraber söyleyerek, onca ruhu ortak cümlelerde tek yürek yapıp yüzlerinde hüzünlü tebessümlerle, içlerine doğru bir yolculuğa çıkardı. Özellikle; bir başka anlamlı şarkı olan ‘Yağmur’, insanları derinden vurdu ve en çok alkışı aldı.
Melankolinin hüküm sürdüğü anlara neşeli bir mola vermek adına; ünlü Summer Love parçasının coverına da yer veren Adrian, bu dakikalarda sesinin eşsizliğini, tiz ve bas arasındaki anlık geçişleriyle bir kez daha kanıtlayarak büyük beğeni topladı.
Konserde, ‘Summer Love’ dışında iki covera daha zaman ayrıldı. Bunlardan biri, ilk olarak yıllar önce Leman Sam’dan duyduğumuz ‘Gül Güzeli’ydi. Bir diğeri de; hepimizin aşina olduğu ve değer verdiği; ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’ isimli, Âşık Veysel imzalı türkünün düzenlemesiydi; böylece etnik müziği de bünyesinde barındıran festivale o dakikalarda bir katkıda daha bulunulmuş oldu.
Bir saati aşkın süren dinletide, o an söylenen parça ne olursa olsun; etkileyicilik hep had safhadaydı. Bunun en büyük iki nedeninin sözlerdeki içtenlik ve naiflik ile Adrian’ın güçlü sesi olmasının yanı sıra; konseri büyüleyici kılan bir diğer unsur da piyanonun eşliğiydi. Piyanistin notaya her vuruşunda atmosfere daha da kapılarak kendilerini melodinin götürdüğü yerlerde bulan dinleyiciler, bitişteki uzun alkışlarıyla Cem Adrian’a ve usta müzisyene olan teşekkürlerini belli ettiler.
Festival içerisinde ayrı bir yere ve değere sahip olan Cem Adrian; performansına duyulan yüksek beklentiyi işte böyle harika dakikalarla yanıtlamış oldu ve dinleyenlere şimdiden kendini özletti.