Kumbara Yaşam Dükkânı (Bölüm – II)

Dün birinci bölümünü yayınladığmız röportajın ikinci bölümü…

 

Kumbara’nın hedef kitlesinden, müşterilerinden biraz daha bahsedelim mi? Ürünlerin bedenleri farklı farklı, ayakkabıların da çoğu 42 numara. Bu sizi sınırlayan ama anladığım kadarıyla özellikle oluşturduğunuz bir durum. Görünüşe göre Kumbara’yı pek çok mağazadan farklı yapan bir başka ayrıntı daha…

İlhan: Evet. Mesela bazı ürünler medium, bazıları small, ya da bazen sadece xlarge bedeni oluyor bir ürünün… Bu içerde doğal olarak insanlara “denk gelme” olayını yaşatıyor. Müşteri de bunu kabulleniyor zaten yavaş yavaş.

Çağlar: Biraz ikinci el anlayışı diyebiliriz. İkinci el kıya fet satın almaya gidenlerin şansıdır aslında bu. Bir ikinci el mağazasına gittiğinde insan orda bir şeye denk gelir ya, burada da kıyafet konusunda aynı durum söz konusu. Aynı şekilde, ikinci el alışverişte de satın alınan şey artık piyasada olmayan, bulunmayan üründür; çünkü çoktan satılıp tüketilmiştir ve sadece alan kişide olur bu sayede. Bizim sattıklarımız da böyle. Ya hiç buraya gelmemiş ürünler ya da satılmış bitmiş, artık piyasada bulunmayan ürünler. İşte bunun karşılığı da biraz kısıtlayıcılık doğurabiliyor beden açısından.

İlhan: Bazen öyle durumlar oluyor ki, fazlasıyla satacağımızı bildiğimiz halde bazı şeyleri özellikle almıyoruz. Bu bizim mantığımızın dışında kalıyor çünkü. Mesela en son İstanbul’da herkesin giydiği şu desenli taytlardan almamı önerdi arkadaşım, ama neden alayım ki dedim herkeste var zaten. O günün sonunda en az yirmi kişide görmüştük hatta onlardan. Koysak satarız biliyorum ama bu bizi ifade etmiyor. Oysa Ankara’da tekstil işi yapanlar, Kumbara’nın sattığı markaları bilmiyor hatta tanımıyorlar bile.3_

Yaşadığınız zorluklar sıkıntılar neler?

Çağlar: Taklit meselesi var. Birileri güzel bir şey yapınca, doğal olarak her zaman taklit olayına giriliyor. Bu da senin kaliteni aşağı çekme tehlikesi barındırabiliyor, çünkü bu tarz adamlar benzer ürünler satıyor. Bu konuda önlem alabilirsin. Ama bu da yine güç ile alakalı. Maddi anlamda güçlüysen kendini bu tarz durumlardan korumak daha kolay oluyor. Ama Kumbara genel anlamda taklit edilmesi zor bir yer, çünkü gerçekten sıkı çalışma gerektiriyor. Bu kadar sıkı çalışacak bir adam zaten kendi projelerini hayata geçirebilir.

İlhan: Burası zaten özgün bir yer. Böyle bir yeri taklit etmek gerçekten insanların kendi içine sindirebilecekleri bir şey değil. Ancak bizim prensiplerimizle iş yapmayan insanların yapabileceği bir şey, ama bunun da başarılı olabileceğine inanmıyoruz. Burada temsil ettiğimiz şey bir yaşam tarzıysa, bunu sürekli takip etmen gerekir. Her gün yeni beğeniler, yeni şeyler çıkıyor çünkü bu kendi kendini yenileyen-geliştiren bir tema. İnsanların dinlediği müzikten, giydikleri ayakkabılara kadar her şeyle ilgilenmeye, takip etmeye çalışıyoruz. Sevdikleri filmler, renkler bile bizi çok etkiliyor. Kaldı ki biz de onlardan biriyiz zaten, aynı şekilde yaşıyoruz.

Peki, kapıdan içeri ilk kez giren insanların tepkileri nasıl oluyor?

Çağlar: Önce şaşkın bir şekilde birkaç saniye dükkânın ortasında duruyorlar, özellikle bayanlar tabii. Ondan sonra sağa sola dağılıyorlar ve çığlıklar yükseliyor Kumbara’dan “Aaaa!” “Hoa!” diye. Biri sağa, biri sola gidiyor müşterilerin sonra yer değiştiriyorlar falan. Lomo’ları, elbiseleri, hediyelik eşyaları, ayakkabıları görüyorlardolaştıkça ve sürekli “Aaa!” diye devam ediyorlar. Kısaca çığlıklar, çığlıklar, çığlıklar yani. (gülüyor).

2_

Müşterilerin dükkâna girer girmez sağa sola koşturmasına sebebiyet veren rengârenk eşyalar

Bundan sonra yapmak istedikleriniz hakkında konuşalım mı biraz da? Farklı bir projeniz var mı?

İlhan: Kahvaltıcı açmak istiyoruz!

Çağlar: Aslında o da benim hayalim. İlhan nasıl bu işlerle yıllardan beri ilgileniyorsa, ben de cafe-bar işi yapıyordum ve bunun üzerinden düşündüm hep. Erkenden açılıp, sadece kahvaltı verip akşamüstü kapanan bir yer gibi. Düşündüğüm tarzda bir yer de Ankara’da yok galiba.

İlhan: Bu arkadaş çevremizden de birçok insanın içinde olabileceği bir iş aslında. Benim şöyle bir düşüncem var. Ne iş kuracaksan bunu kesinlikle önceden biliyor olman lazım. Bu, çevremizdeki insanların da sahip olduğu bir şey aslında. Eğer böyle bir şey yapacak olursak da, Kumbara gibi farklılık yaratacak bir şekilde yapmak isteriz. Bunu yapabilecek kadroya sahip olduğumuza inanıyoruz. Kumbara’nın bu noktada bize kattığı bir perspektif ve tecrübe var. Kahvaltıcı açacak olursak oranın dekorasyonunu da yine tamamen biz yaparız, bize özgü yaparız mesela. Bildiğin gibi Kumbara’ya hiç usta girmedi, her şeyi biz yaptık. Etrafımızda mühendisler vardı, fizik okuyan bir eleman vardı, görsel alanda çalışanlar, yetenekli insanlar vardı. Bu insanlar da bizim gibi olduğu için ne anlatmak istediğimizi anlıyorlardı. Hepsinden ziyade burada emeği geçen onca insan bu hayali yıllardır bildikleri için kurmak istediğim şeyi önceden kafalarında aşağı yukarı oluşturmuşlardı. Sonuç olarak başarılı bir dekor ortaya çıktı.

Başka söylemek istediğiniz bir şey?

Çağlar: Kumbara Yaşam, aradığınız her şey orada!

Gidip görmek isteyene:

Adres: Büklüm Sokak 29/D Kavaklıdere

Çalışma Saatleri: 12.00-20.00 (her gün)

http://www.facebook.com/pages/Kumbara-Yasam/477560065599002?fref=ts

Leave a Reply