Unutulmaz Persepolis çizgi romanının yaratıcısı Marjane Satrapi, yeni bir projeyle geri döndü!
Marjane Satrapi, aynı adla iki cilt halinde yayınladığı, otobiyografik çizgi romanının sinema uyarlaması olan “Persepolis” filmiyle, 2007 senesinde sıkı bir yankı uyandırmıştı hatırlarsanız.; film, o yılın Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’ne layık görülmüştü. Yeşil Devrim’i, burjuva bir ailenin küçük kızı Marjane’ın, yani kendisinin gözünden aktardığı, yurt dışında eğitim gördüğü yılların deneyimleriyle zenginleştirdiği çok farklı, çok renkli bir öyküydü bu. (İronik bir şekilde, Persepolis filmi Satrapi’nin isteği üzerine siyah beyaz çekilmiştir.) İran hükümetinin büyük tepkisini çekmiş olan ve Batı aydınlarının ilgisini İran Devrimi üzerine çekmeyi başarmış olan cesur sanatçı, “Poulet aux Prunes” adlı yeni filmiyle beyaz perdeye geri dönüyor!
1969 doğumlu İranlı sanatçı bugün Paris’te yaşıyor ve çocuk kitapları resimlemeye, The New York Times gibi saygın gazeteler için genellikle politik içerikli illüstrasyonlar yapmaya devam ediyor. Ancak son iki yıldır, “Poulet aux Prunes” filmi üzerine yoğunlaşmış durumda. Film, tıpkı Persepolis’te olduğu gibi Fransız yapımı ve yönetmen koltuğunda Satrapi ile birlikte Vincent Paronnaud oturuyor.
Film, yine Satrapi’nin yazmış olduğu bir romandan uyarlanmış beyazperdeye. İlk gösterimi 2011 Venedik Film Festivali’nde yapılan “Poulet aux Prunes”, Fransa’da 26 Ekim tarihinde gösterime girdi. Henüz kitabı bile Türkçe’ye çevrilmemiş olan filmin Türkiye’de vizyona gireceği tarih hala belirsiz.
“Poulet aux Prunes”, Satrapi’nin büyük dayısı olan Nasser Ali’nin hüzünlü öyküsünü anlatıyor. 1958 yılında, Tahran’da geçen film boyunca, Nasser Ali’nin hayatının son 8 gününe tanıklık ediyor izleyici. Isabella Rossellini, Mathieu Amalric, Maria de Medeiros ve Chiara Mastroianni filmin başrolleri paylaşıyor ve Fransız eleştirmenlere göre etkileyici bir performans sergiliyorlar. Film, şimdiden yılın favorileri arasında gösteriliyor. Zamanında Persepolis’in etkileyici ve bir o kadar neşeli anlatımının tadını almış olan Türk izleyicisine de, sabırsızlıkla beklemek düşüyor haliyle.