“Gülün Adı” adlı kitabıyla dünya kamuoyunun gündemine giren İtalyan yazar Umberto Eco, yeni romanı “Prag Mezarlığı”– “Il Cimitero di Praga”yı 2010 da İtalya’da yayınladı. Roman, 2 günde 230 bin adet satıldı ve çok satan kitaplar listesinin birinci sırasına oturdu.

Umberto Eco, Prag Mezarlığı’nda, 19. Yüzyıl Paris günlerini ele alıyor. Ancak Paris’i duyduğunuzda sanmayın ki bu bir aşk romanı. Aksine, cinayetlerin, kanalizasyonda yatan cesetlerin, patlamaların, isyanların ve satanist örgütlerin profosyonelce resmedildiği bir romandır. Eco, Hitler’in Yahudi soykırımının gerekçesini oluşturduğu iddia edilen Siyon Belgelerinin Protokolleri’nin ortaya çıkışını ele alıyor. Umberto Eco bu konuları ele alırken, dönemin popüler macera romanlarından gazete yazılarına kadar, kendi ikonografik arşivinden de yararlanarak resimlerle birlikte engin tarih, edebiyat ve popüler kültür bilgisini harmanlayarak önümüze müthiş bir roman sunuyor.

Romanın üç ana karakteri; Ajan Simon Simonini, Rahip Dalla Piccola ve Eco’nun yazar rolünü üstlenen Anlatıcı’dır. Ajan Simon Simonini Paris’teki evinde günce tutmaya başlar ve amacı bazı unutmaya başladığı anıları kayda geçirmektir. Ancak ilerleyen sayfalarda, Simonini’ye ek olarak, Dalla Piccola ve Anlatıcı da günce tutmaya başlar. Ajan Simonini güncelerinde, en eski Yahudi mezarlığından biri olan Prag Mezarlığı’nda sözde yapılan toplantıya ilişkin sahte bir raporu nasıl hazırladığını anlatır.Günceler yazıldıkça ortaya bir sorun çıkmaktadır. Simonini ile Dalla Piccola kişilik çatışması yaşarlar ve kendilerinin aynı kişi olma ihtimalini yazdıkları güncelerle birbirlerine irdelerler.

Eco, komploları, cinayetleri ve sahtekarlıkları karakterlerin üzerinden giderek, soğuk bir hava yaratarak anlatır. Bu kitabın her bir satırında karakterlerin soğukkanlılığından dolayı şok olabilirsiniz. Romandan alıntı yaptığım ve üzerlerinde tekrar düşünülmesi gereken aşağıdaki cümleleri vurguyla okumanızı tavsiye ediyorum.

 “Bazılarını şişman karılarını ve yarım düzine bebeklerini kucaklamak için eve dönerlerken de izliyorum. Adresi not ediyorum. Hiç belli olmaz. İmzasız bir mektupla hayatlarını karartabilirim. Günün birinde, diyorum, gerek olursa.” Yüzbaşı Simonini

“Dünyanın birinci gücü altınsa, ikincisi de basındır.”

“Öyle bir an geliyor ki, insanın içinde birşeyler kırılıyor; ne enerji ne istek kalıyor. Yaşamak gerekir diyorlar ama yaşamak son vadede intihara sürükleyen bir sorun.”

“İnsan birini, bütün bir ömrü boyunca sevemez, bu olanaksız umuttan zina, ana katli, dosta ihanet doğar…Oysa insan ömür boyu birinden nefret edebilir. Yeter ki nefretimizi körüklesin. Nefret yüreği ısıtır.”

“Kendisi Yahudilerden aşkla, seçilmişlikle, bağlılıkla nefret ediyordu-adeta cinselliğin yerini tutan bir dürtüydü bu.”

Leave a Reply